Ziyaret sonrasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, 2021 yılına herkesin umutla başlayacağını belirterek, “2021 yılının açısız bir yıl olmasını, güzel, sağlıklı, kovid-19’un artık ülkemizden ve dünyadan gitmesini istiyoruz. Çocuklarımız okullara gitsinler, öğrensinler, sosyal yaşamın içinde yer alsınlar, hayatın güzel olmasını istiyoruz ve diliyoruz. Bu akşam da bütün yurttaşlarımızın huzur içinde bir akşam geçirmesini diliyoruz. En büyük arzumuz bu” dedi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni yıl mesajı ve sanatçı açıklamalarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“2020’de sadece pandemi süreci değil, depremler değil, ekonomi konusunda da çok kötü bir yıl geçirdik. Yoksulluk derinleşti. Malum açlık, binlerce insan çöp konteynerlerinden besleniyor. Ekonomide ciddi bir değişime, dönüşüme ihtiyaç var. Yani faiz ve döviz ekseninden ekonominin kurtarılarak, üretim, yatırım ve istihdam eksenine dönmesi lazım. Eğer bunu yapabilirlerse çok güzel bir şey yapmış olurlar. Milyonlarca üniversite mezunu bu ülkede işsizken herhalde bunun bir sorumlusu vardır. O sorumlu diyor ki; ‘Ben milyonlarca işsize iş bulacağım, ekonomiyi düzelteceğim, ekonomide reform yapacağım.’ Bunları yaparsa alkışlarız bu kadar basit. Keşke herkesin işi olsa, keşke herkes rahatlıkla huzur içinde çalışsa, üretse alın teri dökse, kazandığı parayla akşam evine huzur içinde dönse. Bizim de en büyük arzumuz bu. Bunu vadediyor ve gerçekleştiriyorlarsa, benimde görevim onları alkışlamaktır. Ama bunu yapmıyorlarsa kimse kusura bakmasın ben o zaman eleştiririm. Yani Londra’daki bir avuç tefeciye değil, bu ülkenin insanına çalışacaklar. Eğer akılları başlarına gelmiş, ‘artık biz faizcilere değil, tefecilere değil kendi halkımıza, kendi işsizimize çalışacağız, onlara istihdam yaratacağız’ diyorlarsa benim başımın üstünde yerleri var.
Sanatçılar aykırı insanlardır, düşüncelerini özgürce ifade ederler. Dünyanın her tarafından, çağların her döneminde de sanatçılara her zaman saygı duyulmuştur. Sanatçılar her zaman toplumun saygın bireyleri olarak görev üstlenmişlerdir, görevlerini yapmışlardır. Herkes kendi alanında, sanatın 7 dalında da insanlar çalışmışlardır, görevlerini yapmışlardır. Bu vesileyle bütün sanatçılarımızı saygıyla anmak isterim. Pandemi süreci içerisinde özellikle sanatçılarımızın önemli bir kısmı, büyük bir ekonomik krizle de karşı karşıya kaldılar. Belediyelerimiz bu konuda destekler verdiler, vermeye de devam ediyorlar. Umarım 2021 yılında pandemi sona erer ve sanatçılarımız sanatlarını icra etmeye devam ederler.”
“BİZ HİÇBİR ZAMAN CANİLERİ SAVUNMADIK, HİÇBİR ZAMAN, TERÖRÜ DE SAVUNMADIK”
Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “Patır patır cinayet işleyen katilleri azmettiren bunlara yardım ve yataklık yapan canilerin tıpış tıpış serbest kalacağı bir dünya, bir Türkiye yoktur” sözlerinin hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu:
“Biz hiçbir zaman canileri savunmadık, hiçbir zaman, terörü de savunmadık. Tam tersine şiddeti kim hayatının bir parçası olarak kabul ediyorsa, insanları öldürüyorsa, cinayet işliyorsa bunların tamamına karşıyız. Ama hayatı boyunca sadece düşüncesini açıkladı diye insanları hapse atarsanız bu yanlıştır. Dünyanın gidişine terstir. Allah’ın bize verdiği en değerli şey nedir? Akıldır. Her birimiz farklı şeyler söyleyeceğiz. Düşüncelerimizi açıklayacağız. Düşüncelerini açıkladı diye bir insan hapse mi atılır? Hele hele 21. yüzyılda. Herkesin düşüncesi kendi düşüncesi saygındır, o düşünceye katılırsınız veya katılmazsınız. O ayrı bir şeydir. Bunları birbirinden ayırmamız gerekiyor. Farklı düşünceler ifade etti diye insanı terörist olarak cani olarak ilan edemezsiniz. Herkesi kucaklayıcı mesajlar vermek istiyorum, hiç kimseyi eleştirmek istemiyorum. Ama beklentimiz nedir daha güzel bir Türkiye, huzur içinde yaşayalım bu ülkede. Kavgasız bir Türkiye istiyoruz biz. Birlikte yaşayabileceğimiz bir Türkiye istiyoruz. Elbette ki herkesin siyasi görüşü, yaşam tarzı, kimlikleri, inançları farklı olabilir. Biz, bayrağımızın altında huzur içinde; bir arada, kardeşçe yaşamak istiyoruz. Neden ayrılalım? Niye kavga edelim? Siyasiler bizi kavga ettirmek istiyorlar bizi. Ben, o tuzağa düşmeyeceğim. Ben, 83 milyon yurttaşımızı kucaklayacağım. Hangi kimlik, partide ya da yaşam tarzında olursa olsun, Türkiye’nin ya da dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, benim insanım, çok değerlidir ve ben o insanların düşüncesine, inancına, kimliğine saygı duymak zorundayım. Peki benim derdim nedir? Eğer o açsa, ben de açım. O işsizse, ben de işsizim. Ben ona iş ve aş bulacağım. Huzur içinde akşam evine gidecek. Siyasetçinin derdinin bu olması lazım. Siyasetçiler neden kavga eder? Vatandaş açsa, ‘Onun karnını neden doyurmadın’ diye benim sorma hakkım var. Çünkü ben, iktidar değilim. İktidarsam, onun bana bu soruyu sorma hakkı var; ‘Sen iktidarsın bu insanlar neden aç?’, ‘Bu kadar insan neden çöp koyteynırlarından geçiniyorlar’ diye. İnşallah göreceksiniz önümüzdeki süreçte, iktidara geldiğimizde, bütün bu sorunlardan Türkiye’yi arındıracağız. Samimiyim, inanıyorum. Türkiye, zengin bir ülke. Türkiye’nin kaynaklarını bir avuç tefeciye yedirmeyeceğim. Bu ülkenin insanı, esnafı, memuru, emeklisi, çiftçisi için kullanacağım. Kim üretiyorsa, kim alın teri döküyorsa benim başımın üstünde yeri var. Onlar için çalışacağım. İBB Başkanımız Ekrem Bey de burada. Az önce belediyeyle ilgili bazı bilgiler verdiler. Burada kaç kişi çalışacak hem de üretim yapılacak. Burada hem çevre açısından hem üretim açısından, üretilen elektrik açısından ekonomiye ciddi katkı var. Duran bir yer, ayağa kaldırılıyor. Kavga değil, bu işleri yapmamız lazım. Bunları yaptığımız takdirde büyüyeceğiz.”
“BAŞÖRTÜLÜ HAKİM”
Kılıçdaroğlu, Eski Bakan Fikri Sağlar’ın “başörtülü hakim” ile ilgili görüşlerini paylaşıp paylaşmadığının sorulması üzerine de “Nasıl paylaşırım arkadaşlar? Çağın neresindeyiz biz? Kişi başörtüsü takar takmaz. O, onun tercihidir. Peki benim görevi nedir? Onun tercihine saygı duymaktır. Efendim ‘Hakim böyle olursa şöyle olursa…’ Hakim hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verirse gerçek anlamda hakimdir, benim başımın üzerinde yeri vardır. Başörtüsü takar takmaz başka bir şey yapar yapmaz o ayrı bir şey, o onun özel yaşam tarzıdır, ona benim saygı duymam lazım. Ama ben saygı duyarken ondan ne bekleyeceğim gerçek anlamda adalet dağıtmasını bekleyeceğim. Adalet dağıttığı süre içinde hiçbir sorunum yok. Kaldı ki bizim parti meclisinde de var, üstelik hukuk mezunu arkadaşlarımız da var parti meclisinde görev yapıyorlar. Dolayısıyla böyle bir ayrımcılığı asla kabul etmiyorum ve doğru bulmuyorum” dedi.
YERLİ VE MİLLİ AÇIKLAMASI
Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’yi “yerli ve milli muhalefet olmadığı” yönünde eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:
“Ben samimi söylüyorum, yerliyim arkadaşlar, milliyim arkadaşlar. Peki onları tanımlamak gerekirse nasıl tanımlamak gerekir? Onlar Katar yerlisi, ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yerlisi ve millisi bir vatandaşım. Onlar da Katar yerlileri, böyle ayıralım yani. Eğer ayırmak gerekiyorsa bir espri ile bunu sonlandıralım. Yerli ve milli olmak ne demektir? Bu ülkenin kaynaklarını bu ülkenin insanı için kullanmak demektir. Bu ülkenin kaynaklarını, bu ülkenin gelirini Londra’daki bir avuç tefeciye teslim eden kişiler, yerli ve milli olamazlar. Kendi ülkesinde, kendi devletinde, kendi vatandaşından dolarla borç alanlar ve dolarla faiz ödeyenler, Türk lirasına itibar etmeyenler yerli ve milli olamazlar. Kendi parana, kendi ülkende, kendi vatandaşından dolarla borç alıyorsun, dolarla faiz ödüyorsun. Bir de diyorsun ki ‘Ben yerliyim ve milliyim.’ Bu doğru değil, bunları kabul etmiyorum. Yerli ve millilik kendi ülkesinin çıkarları için mücadele etmek demektir. Birisinden telefon geldiğinde bir hafta içinde papazı teslim ederseniz bu yerli ve milli mi oluyor Allah aşkına? Neresi bunun yerli ve milli?”
YENİ YIL MESAJI
Herkes için 2021 yılına huzur içinde girilmeyi dileyen Kılıçdaroğlu, “Herkes güzel bir akşam geçirsin çoluk diliyorum. Biliyorum yüz binlerce evde huzursuzluk var, çünkü yüzbinlerce evde işsiz var. Üniversite mezunu işsizler var. Mühendisler, mimarlar, jeologlar var. Hayatın her alanında çalışan üniversite bitirmiş işsizlerimiz var. Onlara da 2021 yılında umut vermek istiyorum. İlk iktidar değiştiğinde umuyorum en kısa sürede, herkesin işi olur, aşı olur, her evde huzur olur, her evde bereket olur, her evde tencere kaynar ve Türkiye Cumhuriyet Devleti’nde 21. yüzyılda hiçbir çocuk yatağa aç girmez.” ifadelerini kullandı.
ASGARİ ÜCRET
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu İçişleri Bakanlığının İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki iddialarla ilgili müfettiş görevlendirmesinin sorulması üzerine de şöyle konuştu:
“Eğer İçişleri Bakanlığı, ‘Ekrem Bey’in el attığı dosyalara ben de el atmak istiyorum dolayısıyla yolsuzlukları sadece sen değil ben de tespit etmek istiyorum.’ diyorsa gelsinler zaten. Bizim çekineceğimiz, korkacağımız bir şey yok. Ekrem Bey bütün ihaleleri şeffaf yapıyor mu? Yapıyor. YouTube üzerinden yayımlıyor mu yayımlıyor. Bütün bunlar gerçek mi? Gerçek. Onlar da seyrediyorlar mı? Onlar da seyrediyorlar. Sadece Ekrem Bey mi? Hayır 11 büyükşehir ve diğer belediye başkanlarımız aynı yöntemle çalışıyorlar. Her kuruşun hesabını millete veren bir belediye anlayışımız var. Belediye başkanlarımız böyle çalışıyorlar. Yatırıma ne zaman başladılar, nereye gidiyorlar, finans kaynakları nedir bütün bunların hepsini düşünerek yapıyorlar. Önemli olan şu; yaptığınız harcamaları, verdiğiniz emeği halka anlatıyorsanız ve halktan sürekli destek alıyorsanız bundan daha güzel bir şey olamaz. Belediye başkanlarımız böyle bir anlayışla çalışıyorlar. 11 büyükşehir belediye başkanımız da böyle çalışıyor. İl başkanlarımız, ilçe başkanlarımız böyle çalışıyor. Devasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapamadığı 3 bin 100 liralık asgari ücreti de bizim belediye başkanlarımız uygulayacak. Dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan çok sayıda emekçi oturup kalksın ‘Cumhuriyet Halk Partisi iyi ki büyükşehiri aldı.’ diye dua etsinler. Çünkü burada da asgari ücret net 3 bin 100 lira olacak. Alın teri döken işçi için çalışıyoruz. ‘Açlık sınırında asgari ücret mi olur? Asgari ücretin, minimum, en düşük ücret. Bundan gelir vergisi alıyorsun. İnsan utanır. Bunun nesinden vergi alacaksın sen? Zaten işçi aylığını alırken vergi kesiyorsun, harcamayı yaparken de vergi kesiyorsun. Otobüse binerken vergi ödüyor, elektrik, doğal gaz, arabası olsa benzin, dolmuşa binecek vergi, her şey için, çocuğuna oyuncak alacak yine vergi verecek. Yetmedi mi arkadaş ya? Öbür taraftan bakıyorsun beşli çeteye dünyanın milyarlarca liralık vergi avantajı var. O avantajı neden işçiye vermiyorsun? İşçi hangi koşullarda çalışıyor? Bazen eksi 20, 25 derecede çalışıyor. Emek harcıyor, aldığı parayı hakediyor, devlet de onun hakkını teslim etmeli. Eğer Cumhuriyet Halk Partili belediyeler 3 bin 100 lira net asgari ücret veriyorlarsa bundan utanması gerekenler devleti yönetenlerdir.”
DHA