Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), son bir yıl içinde doğalgaza yüzde 32, elektriğe yüzde 31, baklagillere yüzde 60, peynire yüzde 27, yumurtaya yüzde 80, ayçiçek yağına yüzde 50 zam yapıldığı kaydetti. Yaklaşık 20 milyon insanı ilgilendiren asgari ücret ise net 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak belirlendi. Yeni yılda elektriğe yüzde 6, doğalgaza yüzde 1, köprü ve otoyol geçiş ücretlerine yüzde 26, Motorlu Taşıtlar Vergisi’ne ve cep telefonu aboneliği ilk tesisine yüzde 9,11 zam yapılması da tepkilere neden oldu. Asgari ücretin belirlenmesinden sonra yapılan zamları KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik değerlendirdi.
SORUNLAR 2021’E DEVREDİLDİ
İşsizliğin, hayat pahalılığın her geçen gün derinleştiğini, yoksulluk ve açlığın 2020 yılında giderek arttığına dikkati çeken Bozgeyik, iğneden ipliğe her şeye yapılan zamlardan dolayı yaşanılan tüm sorunların 2021’e devredildiğini söyledi. Belirlenen asgari ücretin işçileri yine açlığa mahkum ettiğinin altını çizen Bozgeyik, “Asgari ücret, TÜİK’in algı operasyonu yaparak enflasyonu düşük göstermesiyle belirlendi. Kamu emekçilerine yoksulluk sınırı altında, emeklilere asgari ücret altında ücretin reva görülmesi değerlendirildiğinde giderek artan bir yoksullaşma süreci ile karşı karşıyayız” dedi.
ZAMLAR GERİ ÇEKİLSİN
Pandemi döneminde 5 milyon insanın işini kaybettiğini sözlerine ekleyen Bozgeyik, “İktidar çarklar dönsün mantığıyla yüz milyarlık bütçelerle tercihini sürekli sermayeden yana kullandı. Bu politikalar nedeniyle son bir yılda doğalgaza, elektriğe, en temel gıda maddelerine yüzde ellilere varan bir zam oranı ile karşı karşıyayız. Yine yollara, köprülere, işçilerin ve emekçilerin ödemiş olduğu vergilere gelen zamları düşündüğümüzde, işçiler ve emekçiler nefes alamaz hale getirilmiştir. KESK olarak, asgari ücret tespit edildiği dönemde de asgari ücretin vergi dışında tutulması ve saymış olduğumuz bu tüm girdilere gelen zamların geri alınması gerektiğini ifade ediyorduk” diye konuştu.
TOPLUM NEFES ALAMIYOR
Ekonomik krizin halkı nefes alamaz duruma getirdiğine dile getiren Bozgeyik, şöyle devam etti: “Bugün asgari ücrete, açlığa mahkum edilen 10 milyonluk bir kitleden bahsediyoruz. Aileleri ile birlikte düşünüldüğünde bu neredeyse 20 milyona yakın bir kitleye denk gelmektedir. Kamu emekçileri ve aileleri de eklendiğinde 30 milyona yakın bir kitleyi ilgilendiren bir yoksullukla, sefaletle karşı karşıya olduğumuzu ifade edebilirim. Baskı politikasından etkilenen muhalif kesimlerle birlikte ülkenin yarısı açlıktan ve yoksulluktan etkileniyor.”
TOPLUMSAL KRİZ YAŞANIYOR
Dünyanın birçok yerinde kapitalist sistemin, neoliberal politikaların iflas ettiğini vurgulayan Bozgeyik, şunları söyledi: “Doğal olarak bu politikaların iflas etmesinden kaynaklı yoğun bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Türkiye de yaşanan ise sadece bir ekonomik kriz değil. Aynı zamanda bir sağlık krizi, toplumsal kriz olarak ifade edebiliriz. Demokrasi konusunda, yargıya erişim, baskı politikaları açısından sürekli bir krizle karşı karşıyayız. İş bulamayan üniversite mezunu bir milyon 300 bine yakın eğitimli işsiz genç var. İş arayıp iş bulamayan, umudunu kaybeden gençler var. Bunları düşündüğümüzde bir yoksulluk ve açlıkla baş edememe sorunu ile karşı karşıyayız.”
BİRLİKTE MÜCADELE ETME ÇAĞRISI
Bozgeyik, sözlerini şöyle tamamladı: “Hem emek, meslek örgütlerine hem de toplumsal muhalefete, kadınlara, gençlere çok yoğun baskılar var. İktidar bu baskılanma ile ömrünü tamamlamaya çalışıyor. Bizlere düşen tüm demokrasi güçleri ile birlikte dayanışma içerisinde bir mücadele yürütmek. Bununla insanca yaşayacak bir ücret alabilir, demokratik bir ülke ortamına kavuşabiliriz. Mücadele edilmez yürütülen politikalara sessiz kalınırsa AKP baskıyı artırarak ömrünü uzatacaktır.”
MA