Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutukluların hak ihlallerine karşı 30 Eylül’de başlattıkları açlık grevi eylemi birinci ayını geride bırakıyor. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), tutukluların başvuruları üzerine 14 Ekim’de cezaevine gitti. Tutuklularla görüşen hak ve hukuk örgütleri, 28 Ekim’de yayınladıkları raporda, cezaevinde 170 tutuklu bulunduğunu ve bu tutukluların 1 ve 3’er kişilik tek tip hücrelerde tutulduğu bilgisi paylaşıldı. Raporda, tutukluların kitap, sosyal aktivite, yemek ve su gibi ihtiyaçlarına kota getirildiği ya da karşılanmadığına dikkat çekti.
YANGIN ÇIKARABİLİRSİNİZ!
Cezaevindeki ihlalleri yerinde gözlemleyen ÖHD üyesi avukat İshak Demir, 8 tutuklu ile görüştüklerini aktardı. Cezaevinde müdür değişimi sonrası ihlallerde artış yaşandığına dikkati çeken Demir, her hafta sistematik bir şekilde tutukluların kaldıkları hücrelere “arama” gerekçesiyle baskın düzenlendiğini söyledi. Baskınlarda tutukluların eşyalarına el konulduğunu ifade eden Demir, “Ayrıca kitap kotası da 3’e düşürülmüş. Sohbet hakları uzun bir süredir ellerinden alınıyor. Kantinde satılan çakmağa ‘yangın çıkarabilirsiniz’ diye el konulmuş. Bunun yanı sıra bu ‘yangın’ gerekçe gösterilerek koğuşta bulunan kitaplara da el konulmuş. ‘Yangın çıkarsa önüne geçemeyiz’ şeklinde sözler sarf etmişler” şeklinde konuştu.
İNFAZ YAKMAYA “UYDURUK” GEREKÇELER
Tutukluların İdare ve Gözlem Kurulu’nun infaz yakma tehdidi altında olduğunu belirten Demir, “Cezaevinde su kotası olmasına rağmen tutukluya ‘suyu tasarruflu kullanmadın’ denilip tahliyesi engelleniyor. Ayrıca 30 yıldır cezaevinde bulunan tutuklulara ‘hala pişman değilsin’ denildiğini duyduk. Bu gerekçe yapılarak infazı yakıldı. Siyasi tutukluları çokça kitap okur. Ancak cezaevi ‘benim kütüphanemden kitap almadın’ diyerek, infazını yakabiliyor. Öte yandan ‘rehberlik ve imam’ adı altında bazı kişiler cezaevine getirilmiş. Gözlem Kurulu tutuklunun görüşme gerçekleştirmemesi ve programlarına katılmaması gerekçe yaparak infazını yakıyor. Yaptıkları ve yapmadıklarını puanlayarak tahliyesini engelliyor. Bu puanlama sisteminin nasıl yapıldığı da bilinmiyor. Tutsakların ‘iyi halli’ olmadığına karar veriliyor” diye konuştu.
İDARENİN CEVABI
Söz konusu ihlaller üzerine tutukluların eyleme başladığını aktaran Demir, açlık grevi ve eylemler nedeniyle 136 tutuklu hakkında disiplin soruşturması açıldığı bilgisini paylaştı. Demir, “Disiplin cezasına kapı vurmaya dayandırmışlar. Tutuklular taleplerinin duyulması için günün belli saatlerinde kapıya vurup taleplerini dile getiriyor” diye kaydetti.
Demir, cezaevi müdürünün kendileriyle görüşmediğini ve cezaevinin 2’nci müdürü ile görüştüklerini belirterek, “İhlalleri aktırdığımızda bir kulağından girip diğer kulağından çıktığını gördük. Kendisi sürekli tekrar tekrar ‘biz mevzuatı uyguluyoruz’ diyordu. Aslında mevzuatı uygulamadıkları apaçık ortada. Tutukluların kitap hakları, sağlık hakları, sohbet hakları engelleniyor. Pandemi bitmesine rağmen tutuklular ortak alana çıkartılmıyorlar. Atölye etkinliği yapılmıyor. Cezaevlerinde tam bir tecrit hali uygulanıyor” dedi.
“TAM TECRİT HALİ”
Cezaevleri üzerinden bütün ülkenin baskı altına alınmaya çalışıldığına dikkati çeken Demir, “Tehdit ve gözdağı vermeye çalışıyorlar. Tutsaklara yapılan dışarıya da yapılmak isteniyor. Bu yüzden tutsaklar da bunun farkında. Tutsaklar dışarıda bir kamuoyunun oluşmasını istiyor. İktidar, bu ihlalleri İmralı’da başlattı ve bu tam tecrit hali diyebileceğim hali bütün ülkeye yaydı. Yaptığı bu baskılarla 2023 seçimlerini kazanmak istiyor” ifadelerini kullandı.
Toplumun tutuklulara yönelik ihlallere karşı yeterli derecede ses olmadığını söyleyen Demir, şunları söyledi: “Siyasi tutsaklar taleplerini dile getirmekten asla vazgeçmediler. Toplumdaki bu sessizlik halini sonlandırmak için gereken her şeyi yaptılar. İktidar da bunun farkında olduğu için dışarıdaki insanlarla bağını koparmaya çalışıyor. Bu sadece tutsaklara yönelik değil, aileler üzerinde de yapılmak isteniyor. Son dönemde cezaevlerinde sürgün durumu çok artmış durumda. Burada ailelerin cezaevine gitmemeleri amaçlanıyor.”
MA