■ Politika’dan Yorum
Bir süredir Sedat Peker, ülkenin gündemini belirliyor. Peker, 1990’lardan beri Devlet Partisi’nin bir üyesiydi. Diğerleri gibi o da Devlet’e hizmet etti, hizmetinin karşılığı olarak da mükâfatlandırıldı. İhaleler verildi, üstüne başına bakıldı, hiçbir şeyi eksik bırakılmadı. Devlet Partisi’ndeki herkes gibi, Sedat Peker de, devranın hep böyle gitmeyeceğini bilir; yükselmek için başkalarının kafasına basmak, ya av ya avcı olmak, kardeşine bile güvenmemek, önce kendi cüzdanını doldurmak sonra camiyi düşünmek gibi yasalar vardır. Kim yasalara iyi uyarsa işleri yolunda gider.
Sedat Peker, yasalara iyi uymuş, elinden geleni yapmış. Ama el elden üstündür, başka bir parti, eski bir parti, Susurluk Partisi, daha güçlü çıktı ve Sedat Peker’i bir kenara ittiler. Peker de, dar günde lazım olur diye biriktirdiği sermayesini şimdi kullanıyor. Muhtemelen kendisine bilgi, belge akıyordur. Çünkü bunca zamanda kim bilir kaç kişinin kafasına basıldı, ne paralar kırıştırıldı, ne canlar yakıldı…
Halk sözünün dediği gibi, bozuk düzende sağlam çark olmaz. Bu bozuk düzen öyle birkaç on yıllık değil, asırlardır var. Ol sebepten hala Osmanlı’yı, Lale Devri’ni, İstibdat’ı konuşuyoruz. Sarayları, saltanatları konuşuyoruz. Bu kavramların tedavülde kalması bile bu “bozuk düzen”in tarihini anlatmaya yetiyor.
Fakat o kadar tarihe gerek yok. Bugün öğrendiğimiz yolsuzlukları Özal’ın “benim memurum işini bilir”inden, “turizm” bölgelerinin işadamlarına yağmalatılmasından, Özal’ın bizzat devlet uçağı ile altın, döviz kaçırmasından biliyoruz. Bugün Sinpaş’ın yapmaya çalıştığı Marmaris’teki otel inşaatının hikayesi de Özal’ın icraatlarından biri. Sonra Demirel, Çiller’li yıllarda tankların içinde uyuşturucu taşımadan, banka hortumlamalardan, Parsadan gibi birinin bile Devlet’i dolandırabilmesine ve meşhur Susurluk’tan… O günlerden bugünlere, “çalıyorlar ama çalışıyorlar”a, 17-25 Aralık’a, ve şimdi de Peker’in ifşalarına… Cumhurbaşkanlığı’nın eski resmi uçağı ile kokain kaçakçılığında yakayı ele vermeleri de işin cabası…
Peker 15 Nisan 2020’den itibaren isim isim kim ne yapmış, kim kimin malına nasıl çökmüş, kim kimden rüşvet almış, kim kimi dolandırmış açıklıyor. Bunların sır olmadığı, en azından sıradan halk dışındaki herkesin bu konular hakkında bilgi sahibi olduğu yüzde yüz kesin. Örneğin Susurluk Partisinin Asenası Meral Akşener’in bunları bilmediğine inanabilir miyiz? Ya da TÜSİAD’ın? CHP kurmaylarının bunları bilmediğini söyleyebilir miyiz?
Ama kol kırılır yen içinde kalır… Ne zaman minare kılıfına sığmaz, o zaman hepsi harekete geçer, meşhur İngiliz sözünde olduğu gibi, “hiçbir şeyi değiştirmemek için her şeyi değiştirmeye” başlarlar. İki yıldır Peker yüzlerce ifşaatta bulundu, ama muhalefet partileri daha bu hafta iddiaları söz birliği içinde yargıya taşıdılar! Yargı? Ülkede hukuk var mıydı? 2023’te seçimlerinde iktidara gelirseler bunlarla hesaplaşacaklar! Bekle eşşeğim bekle…
6’lı İttifak’ın hesaplaşacak gücü olmayacak. Epeydir “helalleşme” turları yapan onlar. Hesaplaşma yerine helalleşme… Tıpkı Susurluk’ta yaptıkları gibi, köpüğü silip, “Devlet bağırsaklarını temizliyor” diyecekler… Oysa sorun zaten o işkembede… O sindirim sisteminde. Bedenin tamamında.
Bu yüzden ısrarla ve ısrarla, bu bozuk düzende mağdur olmamak, kafalarına basılan, dolandırılan, emeği, sağlığı, geleceği çalınan olmamak için ÖR-GÜT-LEN-MEK gerektiğini en yüksek sesle söylemek ve yapmak zorundayız. Ancak örgütlü olursak “küçük balık” olmaktan çıkarız. Bugün de bu bozuk düzende onurluca yaşamak için Emek ve Özgürlük İttifakı’nın etrafında kenetlenmek tek seçenektir. Çünkü biz “yıkık bir ülkeyi korumaya değil, yeniden kurulacak bir ülkeyi aşkla örmek” istiyoruz. Çünkü bu düzende bize yani halka, yani işçilere, emekçi köylülere, kadınlara, gençlere reva görülen ezilmekten, sömürülmekten, horlanmaktan, aç aç yatmaktan başka bir şey değil. Buna son vermek de ancak halkın örgütlü gücüdür. Emek ve Özgürlük İttifakı parlamentoda ama ondan daha önemlisi sokakta, yaşamın her alanında. Bu bozuk düzeni değiştirmek, yeni baştan temelden bir kuruculuk için formül Emek ve Özgürlük İttifakı’nda…