Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, 22 Aralık’ta Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın derhal tahliye edilmesi yönünde kesin ve bağlayıcı kararına rağmen tahliye edilmedi.
Kararın ardından Demirtaş’ın avukatları yaptığı tahliye başvurusuna Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği, 26 Aralık tarihinde hukuki durumunda bir değişiklik bulunmadığına gerekçesiyle tahliye talebini reddederek, tutukluluğunun devamına hükmetti.
Mahkeme, bu kararı almasının gerekçesini ise, itiraz başvurusuna AİHM kararının Türkçe tercümesinin konulmamasına dayandırdı.
AİHM kararından sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kararın siyasi olduğunu ve kararı tanımayacaklarını açıkladılar.
AİHM’in kararını tanımayan iktidarın ülkedeki hukuksuzluğu uluslararası arenaya taşıdığını anlatan siyasi parti başkanları, Demirtaş’ın derhal serbest bırakma çağrısında bulundular.
TUTAL: MUZ CUMHURİYETİ’NİN TAVRI
Uluslararası sözleşmelere imza atmış demokratik hukuk devleti olan her ülkenin AİHM’in kararlarına uymak zorunda olduğunu vurgulayan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Genel Başkanı Sözcüsü Sinan Tutal, Erdoğan’ın da daha önce AİHM’e defalarca başvuruda bulunduğunu hatırlattı. Tutal, “Kendisinin de daha önce başvuruda bulunduğu bir üst mahkemenin kararını ‘tanımıyorum’ demek otoriter tek adam rejimlere özgü bir tavırdır. Türkiye gibi bir ülke açısında bu tavrın kabul edilebilir bir yanı yoktur. Türkiye’de zaten bağımsız bir yargı olsaydı, AİHM’in bu kararına hiç gerek kalmayacaktı” dedi.
Tutal, AİHM kararında Türkiye’nin demokratik yapısını gözler önüne serdiğine dikkati çekerek, “AİHM’in ‘kararı tanımıyoruz’ tam da ‘Muz Cumhuriyeti’ devletlerinde olabilecek tavırlardır. İktidarın bu tavrını reddediyoruz. Demirtaş ve siyasi faaliyet yürüttükleri için cezaevinde olan bütün siyasetçilerin derhal serbest bırakılmalı” çağrısında bulundu.
YÜCE: ANAYASA’YI ÇİĞNİYORLAR
Uluslararası hukuk ve Anayasa göz göre göre çiğnendiğini anlatan Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, “Anayasa, açık ve net biçimde, Türkiye’nin altına imza koyduğu uluslararası sözleşmelerin iç hukukun üzerinde olduğunu, bu bağlamda AİHM kararlarına Türkiye yargısının uymakla yükümlü olduğunu söylüyor. AKP lideri Tayyip Erdoğan da MHP lideri Devlet Bahçeli de elbette bunun farkında. Anayasa’yı da uluslararası taahhütlerini de bilerek çiğniyorlar. Bu Kürt, kadın, emekçi düşmanı yönelimin, faşizmi kurumsallaştırma sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Parlamentoyu işlevsiz hale getiren, devlet kurumlarının tümünü bir kişiye bağlayan ve tüm kararları onun vermesini sağlayan yeni sistem, geçmişte görece bir anlam ifade eden ve sonuç yaratan hukuk sistemini de ıskartaya çıkarmış durumda” diye konuştu.
‘KÜRT DÜŞMANLIĞININ YANSIMASIDIR’
Kararın ardından Erdoğan’ın yaptığı açıklamaların yargıya talimat olarak yorumlayan Yüce, Erdoğan’ın yargıya “Bir teröristi serbest bırakırsanız sizden hesap sorarım” mesajı verdiğini söyledi. AKP-MHP’nin tavrının “Acizliklerinin ve Kürt düşmanlığının bir yansıması” olarak değerlendiren Yüce, “Erdoğan Demirtaş’ın şahsında, ‘Yeni Yaşam Programı’nın Türkiye halklarını, işçi ve emekçilerini, ezilenlerini özgürleştirme ve demokratikleştirme potansiyeline öfke ve nefret duyuyor. Kuşkusuz, muktedirler her devirde ve her yerde iktidarlarının ebedi olacağını sanırlar ve her istediklerini yapabilecekleri, halkın taleplerini zorla susturabilecekleri zannına kapılırlar. Ama halkın yükselen öfkesi karşısında hiçbir muktedirin durabildiği tarihte görülmemiştir. Yeter ki tüm faşizm karşıtı ve demokrasiden, özgürlükten yana tüm güçler mücadelelerini, öfkelerini birleştirebilsin. Bu gün iktidara bu rahatlıkla ‘kararı tanımıyoruz, yok hükmündedir’ dedirten, demokrasi güçlerinin faşizme karşı ortak bir program etrafında mücadele edemiyor olmasıdır” ifadelerini kullandı.
AKDENİZ: KARAR GERÇEKLİĞİN SAPLANMASIDIR
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ise; kararın ardından Demirtaş hakkında açılan davaların siyasi olduğu ortaya çıktığını dile getirdi. Kararı “Gerçeğin saplanması” olduğunu ifade eden Akdeniz, AİHM’in Demirtaş hakkında daha önce verdiği kararı da hatırlattı. Akdeniz, “Hatırlarsak iktidar ‘Biz de karşı hamlemizi yaparız’ demişti. İşte AİHM’in kararı bunun sonucudur” dedi.
Kararın ardından iktidar bloğu tarafından gelen açıklamaların yargı üzerinde siyasi bir baskının olduğunun kanıtı olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Akdeniz, Erdoğan’ın daha önce hukuki anlamda yaptığı “kabile devleti değiliz” söylemlerine atıfta bulanarak, “Erdoğan işine gelen mahkeme kararlarını tanıyor işine gelmeyenleri tanımıyor. Kendisi, partisi, partili arkadaşları; AİHM’e daha önce başvurular yaptılar. O zaman bu mahkemeler hukukiydi de şimdi mi hukuk dışı ve gayrı meşru oldu. Demirtaş ya da HDP’li olduğunda mı gayrı meşru oluyor. Bu birileri için meşru birileri için de gayrı meşru olmaz” diye belirtti.
UYULMASI ZORUNLULUKTUR
Uluslararası sözleşme hükümlerinin, iç hukukun üstünde tutulduğunu hatırlatan Akdeniz, “Altına imza attığımız sözleşme ‘Bunu tanımak zorundasınız’ diyor. Siz bunu uygulamakta yükümlüsünüz, tercihen bunu yapmak ya da yapmamak diye bir şey olamaz. Bunu uygulamak zorundasınız. Erdoğan ‘kararı tanımıyorum’ demesi hukuki olmayan bir söylemdir. Çünkü bu söylem Anayasa’nın 90’ıncı maddesine aykırıdır. Eğer bu noktada ısrar edilirse Türkiye evrensel hukuk nezdinde çıtanın epey altına düşer. Demirtaş’ın derhal tahliye edilmesi, özgürlüğüne kavuşması gerekiyor. AİHM’in bu kararı aynı zamanda haksız hukuksuz yere tutuklu bulunan birçok siyasetçi, aydın ve gazeteciye de yol açacak düzeydedir. Buna uyulması zorunluluktur” şeklinde konuştu.
Naci Kaya / MA