PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için 10 Ekim 2023 tarihinde başlatılan küresel düzeydeki “Abdulluh Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm” kampanyası sürüyor. Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), bir yılını geride bırakan kampanyanın ikinci evresi olarak “Tîrêjên Rojê” adıyla yeni bir eylem süreci başlattı.
Kampanya kapsamında 21 Ekim tarihinden itibaren Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AK BK), İmralı’daki “işkenceyi” durdurmaya yönelik pratik adımlar atması için mektup ve karpostal kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında Alman, Fransız, Arap, İngiliz gibi halklara ulaşıp, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasının talep edilmesi amaçlanıyor.
Kampanya dair TJK-E Sözcüsü Ayten Kaplan, değerlendirmelerde bulundu.
‘EYLEME VE ETKİNLİKLERİMİZ DEVAM EDİYOR’
Kampanya kapsamında Avrupa’nın bütün ülkelerinde eylem ve etkinliklerin devam ettiğini belirten Kaplan, “Tîrêjên Rojê” kampanyası ekseninde 21 Ekim’den itibaren Bakanlar Komitesi’ne rolünü oynayarak pratik adımlar atması için mektup ve karpostal göndermeye başladıklarını anımsattı. Kaplan, çalışmalar kapsamında Abdullah Öcalan’a dair okuma günleri, panel, seminer ve sokak eylemlerinin sürdüğünü dile getirdi.
İMRALI’YA DAİR TALEPLER İLETİLECEK
Bakanlar Komitesi’nin Abdullah Öcalan’ın “Umut Hakkı”nın sağlanması ile ilgili Türkiye’ye Eylül 2025’e kadar süre verdiğini anımsatan Kaplan, bunun kabul edilemez olduğunu söyledi. Komite’nin acil harekete geçmesi için kampanyayı başlattıklarını belirten Kaplan, mektuplarda yer alan talepleri şöyle açıkladı: “Abdullah Öcalan’ın hapsedilmesi doğrudan Kürt halkının haklı barış mücadelesine yöneliktir. Türkiye’nin İmralı adasındaki cezaevi koşullarının insanlık dışı olduğu ve mutlak bir tecride maruz bırakıldığı, avukat ve aile ziyaretleri ve dış dünya ile her türlü iletişim yasaklandığını ifade ettik. Sayın Öcalan ile avukat ve aile görüşlerinin düzenli sağlanmasını istedik. Ayrıca Komite’nin kararına dayanarak, Abdullah Öcalan’ın tutukluluk koşullarının gözden geçirilmesinin Eylül 2025’e kadar gerçekleşmeyecek olmasının endişe verici olduğunu ve bunun 25 yıldır süren tecridin ciddi insan hakları ihlalini teşkil ettiğini ifade ettik. Kartpostalda ise insan hakları, demokrasi, özgürlük ve barışı savunduğunu iddia eden kurumlara, ‘Bu adaletsizliği reddetmek için bize katılın! Aşağıdaki kartı imzalayıp göndererek ‘Abdullah Öcalan’a Özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm’ kampanyamıza katılın’ ifadelerini içeren çağrılar var.”
HEDEFİMİZ 1 MİLYON MEKTUP VE KARPOSTAL
Kampanyanın Nisan 2025 yılına kadar devam edeceğini kaydeden Kaplan, hedeflerinin 1 milyon mektup ve kartpostal olduğunu kaydetti. Kaplan, “Avrupa’nın tüm kentlerin bu kampanyayı kadınlar yürütecek. Mektuplar her şehirde yaşayanların posta kutularına bırakılacak. Bunu yaparken aynı zamanda bulunduğumuz binalarda, şehirlerde halkın posta kutularına da reklam gibi dağıtılacak. Mektuplarda Sayın Öcalan’a dair bilgilendirmeler yazılı olacaktır. Sadece Almanya’da 400 bin tane mektup hedefimiz var. Ama meclislerimizin bulunduğu her ülkede ve şehirde planlaması yapılacak” diye belirtti.
16 KASIM’DA KÖLN’DE YÜRÜYÜŞ
Kampanyanın aynı zamanda Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için 16 Kasım’da Almanya’nın Köln şehrinde yapılacak büyük yürüyüşe de çağrı niteliğinde olduğunu vurgulayan Kaplan, “Kadınların, Kürt halkının ve dostlarının ortaya koyacağı irade ile Önder Apo’nun özgürlüğünü meydanlarda bir kez daha haykıracak. Komite’nin aldığı kararların bir yıl sonra değil hemen şimdi uygulanması için mücadele yürüteceğiz. Komplocu güçlerden hesap sormak için Kürt kadınları başta olmak üzere tüm halkımızı mektup kampanyasına güçlü katılmaya ve bu kapsamda 16 Kasım’da Köln sokaklarını doldurmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
BİR HALKIN ÖZGÜRLÜĞÜ
Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün Kürt halkının yeniden dirilişi ve varoluşunu temsil ettiğini vurgulayan Kaplan, “Şimdiye kadar ötekileştirilen, hiçe sayılan ve kendi kimliğine yabancılaştırılan bir Kürt halk gerçekliği vardı. Kürt halkının Ortadoğu’daki halklar arenasına çıkması, kendi tarihini yeniden gün yüzüne çıkarması ve bunun iradesini ortaya çıkarması Önder Öcalan sayesinde olmuştur. Kürt halkının kimliğinin kabul edilmesi, kendi iradesiyle, tarihiyle, kültürüyle ve diliyle var olmasının dört parça Kürdistan’da varlığının kabul edilmesini önemsiyoruz. Özellikle Önder Öcalan’ın ortaya koyduğu kadın özgürlükçü paradigmanın, gerçekleşmesi halinde bir toplumun özgür olabileceği tezini önemsiyoruz. Biz kadınlar bu açıdan hem hamlenin öncülüğünü üstleniyoruz hem de bu kampanyanın çalışmasını yürüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘İYİ NİYET VARSA ADRES İMRALIDIR’
Son dönemlerde Türkiye’de yaşanan gelişmelere işaret eden Kaplan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Meclis’te Abdullah Öcalan üzerinde bir tecrit olduğunun kabul edilmesi olumlu bir şey. Ama yapılan açıklamaların çoğunda dışlayıcı, ırkçı ve ötekileştirici dil kullanılıyor. Kürt sorunu olduğunu ve bu sorunun halklar arasında çözülmesi gerektiğini ve halkın taleplerinin dikkate alınması gerekirken, hala ‘terörist’ kavramı kullanılıyor. Yine Kürt Özgürlük Hareketi’nin tasfiyesini dayatan yaklaşımlar var. Yani bu tür süreçlerde dil ve üslup önemlidir ve karşı tarafın da iradesini tanımanız gerekiyor. Sürece dair iyi bir niyet varsa adres bellidir; İmralı’dır” dedi.
Esra Solin Dal / MA