Akkuyu Nükleer Santrali, Türkiye’de potansiyel riskleri ve güvenliğiyle ilgili endişeleri nedeniyle tartışma kaynağı olan bir projedir. Meslek örgütlerinin, bilim insanlarının ve halkın muhalefetine rağmen, hükümet projeyi ilerletiyor. Son zamanlarda, hükümet yetkililerinden ve projede yer alan Rus şirketi Rosatom’dan, tesisin tamamlanması için zaman çizelgesi hakkında çelişkili açıklamalar yapıldı.
Mart 2023’te Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, ilk nükleer yakıtın 27 Nisan’da sahaya ulaşacağını ve santrale nükleer santral statüsü verileceğini açıklamıştı. Aynı akşam Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in aynı gün açılış törenine katılma ihtimalinin olduğunu ya da online bir sistem üzerinden katılabileceğini söyledi.
Ancak Rosatom Genel Müdürü Aleksey Likhachev, ilk reaktörün inşaatının 2023’ün üçüncü çeyreğinde tamamlanabileceğini söyledi. Hükümet yetkilileri ve Rosatom temsilcilerinden gelen çelişkili açıklamalar, projenin durumu hakkında kafa karışıklığına neden oldu.
Projenin muhalifleri, nükleer yakıtın sahaya taşınmasının ülkenin geleceği için önemli bir tehdit olduğunu savunuyor. Ayrıca, nükleer atıkların bertaraf edilmesinin maliyeti ve potansiyel çevresel ve sağlık tehlikeleri de dahil olmak üzere projenin ekonomik ve sosyal etkisiyle ilgili endişeleri de belirtiyorlar. Dünyadaki ilk “Yap, Sahip Ol, İşlet” modeli olan Akkuyu Nükleer Santrali’nin hem ekonomik hem de sosyal felaketlere neden olması bekleniyor.
Nükleer Karşıtı Platformu Bileşenleri, meslek örgütleri, sendikalar, dernekler ve demokratik kitle örgütleri de dahil olmak üzere muhalifleri, projenin iptal edilmesi için mücadele çağrısında bulunuyor. Projenin iptal edilmesinden kaynaklanan ekonomik kaybın, nükleer bir felaketten kaynaklanan potansiyel ekonomik zarardan çok daha az olacağını savunuyorlar. Ayrıca, tüm nükleer karşıtı bireyleri ve örgütleri projeye karşı mücadeleye katılmaya ve nükleer santrali kapatma sözü vermeyen herhangi bir siyasi partiye oy vermekten kaçınmaya çağırıyorlar.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 29 Mart 2023 tarihinde basına verdiği demeçte, “Akkuyu’da sona yaklaşıyoruz. 27 Nisan’da ilk nükleer yakıt tesisimize geliyor. Böylece Akkuyu nükleer tesis statüsü kazanacak” şeklinde bir açıklama yapmış, aynı akşam Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise santralın açılışına dair bir televizyon kanalında, “Nisan’ın 27’sinde bir ihtimal belki Sayın Putin de gelecek. Veya birlikte online sistemle bağlanacağız, Akkuyu’nun inşallah ilk adımını atacağız” ifadesini kullanmıştır.
Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom’un Genel Müdürü Aleksey Likhachev ise Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nda (NGS), “… Bu bahar santrala taze nükleer yakıt teslim edilecek ve böylece Akkuyu NGS sahası nükleer santral statüsü alacak. … Üçüncü çeyrekte ise birinci ünitede genel inşaat ve montaj işlerini tamamlayarak devreye alma aşamasına geçeceğiz. Daha sonra birkaç ay içinde UAEA gerekliliklerine uygun olarak ekipmanı ve yakıtı doğrudan reaktörde test edeceğiz” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.
Rosatom şirket sorumluları birinci reaktördeki inşaat çalışmalarının 2023 yılı üçüncü çeyreğinde tamamlanabileceğini, ülke yöneticileri ise 27 Nisan 2023 tarihinde santrala nükleer yakıtların getirilerek santralın açılışının yapılacağı yönünde birbirleriyle tamamen çelişen açıklamalar yapmışlardır.
Nükleer yakıt çubuklarının getirilmesi ülke geleceği için büyük bir tehdittir.
Meslek örgütleri, bilim insanları ve Türkiye halkının tepkilerine rağmen, nükleer santral projeleri ısrarla gündemde tutulmaya çalışılmakta olup, Akkuyu’da sorunlu inşaat süreci ise devam etmektedir. Sinop’ta ise 2019 yılında maliyet artışları nedeniyle Japon yüklenici şirketin projeden çekilmesi ve Sinop NGS Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporuna karşı açılmış olan davanın daha sonuçlanmamasına rağmen Rus şirketler ile pazarlıklar yapılmaktadır.
Dünyadaki ilk “Yap, Sahip ol, İşlet” modeline sahip Akkuyu NGS, hem ekonomik hem sosyal çevre felaketine yol açacaktır.
Nükleer santralın proje maliyeti içinde olmayan atık yakıt çubuklarının ve çalışma süresinin bitiminde santralın bertaraf maliyetini, ekosisteme, canlılara, insan sağlığına, tarıma, balıkçılığa verdiği zararların maliyetini proje maliyetine eklediğimizde projenin iptalinden doğacak ekonomik kayıp ile karşılaştırılamayacak ölçüde ekonomik zarar önlenmiş olacaktır.
Bizler, ülkemizde faaliyetlerini sürdüren; meslek odaları, sendikalar, dernekler ve sivil toplum kuruluşları olarak hiçbir koşulda nükleer yakıtın Mersin Akkuyu’ya getirilmesini kabul etmiyoruz. Ne dünyada ne ülkemizde nükleer santral istemiyoruz. Ülke geleceğimizin nükleer felaketlerle yok edilmesine izin vermeyeceğiz.
Ülkemize felaket getirecek nükleer santrallara karşı duyarlı tüm kurumları ve nükleer karşıtlarını mücadeleye çağırıyor, mali açıdan büyük kamu zararı doğursa da “nükleer santralı kapatacağız” demeyen hiçbir siyasi partiye oy vermeyeceğimizin altını çiziyoruz.
– Nükleer yakıtın Akkuyu’ya getirilmesini istemiyoruz.
– Ülkemizi bu felakete sürüklenmesine seyirci kalmayacağız.
– Nükleere İnat Yaşasın Hayat!
HABER MERKEZİ