Demokrasi İçin Birlik (DİB) “Şimdi değilse ne zaman?” başlılığı ile Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde meclis toplantısını gerçekleştirdi.
Toplantıya çevrimiçi bağlanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen, MHP Genel Başkan’ı Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dair konuşmasına dikkati çekerek, “Bu meclis toplantısının birkaç gün öncesinde, ülke çapında önemli bir gelişme yaşandı. Sayın Bahçeli, daha önceki açıklamalarının ardından Meclis’e geldi ve bir konuşma yaptı. Yeni bir açılım sürecinden bahsetti. Şimdi bu meclis, bu genişleme sürecinin gölgesinde toplanıyor ve bu durum yanlış görüyorum. Çünkü Kürt sorunu, demokrasi çerçevesinde ele alınması gereken bir meseledir. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’nin demokratikleşmesi mümkün değildir. Ancak bu konuya doğru bir şekilde yaklaşılmıyor. Türkiye’de, Kürt sorununa çözüm bulunmadan demokrasiye ulaşılamaz. Bu noktada, Türkiye’nin demokratikleşmesiyle Kürt sorununun birlikte ele alınması doğru bir yaklaşımdır” dedi.
KÜRT SORUNU
Anayasa değişikliğine işaret eden Türmen devamla şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanının yeniden aday gösterilmesi için anayasa değişikliği yapılmak isteniyor ve bu ömür boyu Cumhurbaşkanlığına giden bir yol olabilir. Bunun için 360 oya ihtiyacı var. Bu yeni açılımın altında yatan nedenlerden birisi olarak okunabilir. Ancak Bahçeli’nin yaşadıklarına, geçmişte Öcalan’ı idam etmek isteyen bir parti başkanının şimdi Öcalan’ı Meclis’e katmak istediğini görüyoruz. Bu kadar büyük bir parça var. Ancak bunların hepsi olsa bile, PKK de aslında bir sonuçtur. Öcalan’ın ortaya çıkması, Kürt sorununun bir sonuçları. Kürt sorunu çözülemediği için PKK ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.
‘FIRSAT KAPISI ARALANMIŞTIR’
Fırsat kapısının aralandığını belirten Türmen, sürecin ilerletilmesi gerektiğini belirterek, “Niyet ne olursa olsun, bu süreçte bir fırsat kapısı aralanmıştır. Bizim bu kapıdan içeriye girmemiz ve barış sürecini ilerletmemiz gerekiyor. Her gün aynı tekrarlara saplanarak, diyalog kapısını silmek çözüm değil. Bu fırsatı değerlendirerek barışı sağlamak için daha adımları kararlılıkla atmalıyız. Bu süreçten faydalanmalıyız. Bizim demokrasi için birlik olarak burada önemli bir rolümüz var. Daha önce de ifade edildiği gibi, partileri cesur adımlar atmaya teşvik edebilir, bu yönlü fikirler üretilebilir. Belki de bu toplantıda, Türkiye ile ilgili adımları nasıl atacağımız konusunda bir karara varmalıyız. Oynamak için karakterlerin netleştirilmesi ve bu doğrultuda hareketler. Bu süreci doğru anlamalı ve etkin bir şekilde organize olmalıyız” diye konuştu.
‘ORTAK HEDEFİMİZ VAR’
Ardından toplantıya çevrimiçi olarak katılan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, parti olarak geçmiş deneyimlere sahip oldukların belirterek, “Geçmişte birçok tuzağa direnmiş bir gelenekten bahsediyoruz. Bu, yalnızca bireylerden değil; farklı geleneklere sahip olanlardan oluşan bir topluluk. Sonuçta hepimiz, daha eşit ve adil bir hukuk düzeni için mücadele eden insanlarız. Farklı siyasi partilerden ve şahsiyetlerden oluşuyoruz, ama ortak bir hedefiz var. Madem hedefimiz bu, o zaman bu kapıdan içeri girmeliyiz. Henüz bir aralık var; bu aralığı önce açmalıyız. Kapıyı ittirip açmak ve içeri girmek gerekiyor” diye belirtti.
‘YENİ BİR DİLE İHTİYAÇ VAR’
Yeni bir dile ihtiyaç olduğunu belirten Doğan, devamla şunları söyledi : “Kapsayıcı bir güven oluşturmamız şart. Bu güven, otoriterleşmiş bir yönetim insafına bırakılamaz. Çatışan karşıtlıklar ve bu karşıtlıklar arasında bir diyalog kurulmalıdır. Ancak biz, çatışmasızlığımızı nasıl sağlayacağımızı anlatmakla yükümlüyüz. Bu ülkede yaşayanlar, cenazelerin kalkmasını, ölümü istemiyorlar. Eğer niyetimiz kalıcı olursa Kürt meselesini çözer ve Türkiye’yi demokratikleştirirse, bu yolda yasal ve hukuki bir sistem oluşturmalıyız. Meclisin bu süreçte çok önemli bir rolü var. Mesele, mecliste konuşulmalı; geçmişte yapılamayan bu gün yapılmalı.”
MUHALEFETE SORUMLULUK ÇAĞRISI
Ana muhalefet partisine çağrıda bulunan Doğan, 31 Mart yerel seçimlerine dikkati çekerek, şunları dile getirdi: “Cumhuriyet Halk Partisi, bu durumu fırsata çevirebilir. Yeni bir dil kurarak, tüm aktörleri bir araya getirebilir ve daha çoğulcu bir Türkiye için zemin hazırlayabilir. 31 Mart yerel seçimleri sonrasında ortaya çıkan tablo, ana muhalefete büyük bir sorumluluk yüklemiştir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin politikalarından memnun olan kesimler sadece oy vermekle kalmadı; aynı zamanda onlara bir görevde verdi.”
Toplantı soru cevap bölümüyle basına kapalı şekilde devam etti.
MA