10 Eylül 2023 tarihinde TKP 103. Kuruluş yıldönümünü kutladı. Önce şunu bilmek gerekir. Kuruluşu kutlanan TKP 1922 yılından beri yasaklı olan bir parti. Ama aynı zamanda Türkiye’nin ilk siyasal partisi. Bugün yasal alanda TKP adını kullanan aslında adı SİP olan parti ile TKP’nin hiçbir organik bağı yok. Hem kadroların devamı açısından yok hem de SİP/”TKP” TKP’nin tarihi ile ilgili işine geldiği dönemleri sahipleniyor. Şefik Hüsnü, Hikmet Kıvılcımlı, Mihri Belli hatta Behice Boran var ama Mustafa Suphi kurucu olduğu için olmak zorunda olduğu için var-yok, Yakup Demir, İ.Bilen ve A. Saydam yoldaşlar hiç yok. SİP/”TKP”nin kurucu ve yönetici kadroları TKP geleneği ile yakından uzaktan alakalı olmayan insanlar. Tam tersine, dönemin TİP’i içinde TKP ile ilişkilere karşı oldukları için partiden atılan Yalçın Küçük ve tayfasını kapsıyor. Metin Çulhaoğlu bu grubun en önemli isimlerinden biriydi. Kemal Okuyan 12 Eylül öncesi dönemde Genç-Öncü üyesi, Aydemir Güler ise Mihri Belli çizgisinde olan kişiler.
SİP/”TKP” 103. Kuruluş yıldönümü vesilesiyle şimdi de çıkmış Kemalistlerle Komünistlerin birliğini gerçekleştirmeyi önüne koymuş. Her sene deneme yanılma yöntemiyle ürettikleri ve kapattıkları cephelere bir yenisini daha ekleme niyetinde oldukları anlaşılıyor.
Mesele Kemalistler ile Komünistlerin birliği meselesi olarak açıklanamaz. TKP’nin tartıştığı program taslağında Kemalist devrimci-demokratlar ile Devrim Cephesi içinde birlikte olma görüşü zaten işleniyor. Önemli ve belirleyici olan Kemalistlerin dışında Kürtlerin, Alevilerin ve Müslümanların Devrim Cephesine kazanılması hedefi ve kararlılığıdır. Türkiye’de toplumsal ve siyasal açıdan köklü ve niteliksel değişiklik yapmak amaçlanıyorsa, yani konu devrim ise, Komünistler ile bu dört toplumsal kesimin mücadele birliğini sağlamak şarttır.
İşte bilgi kirliliğinin bu derece yaygınlaştığı bir dönemde gerçek TKP’nin bilinirliğini artırmak, program ve politikalarını yaygınlaştırmak, eski TKP kadrolarının, yeni ve genç TKP kadroları ile örgütlenmelerini geliştirmelerini sağlamak bize de en doğru yöntem gibi geliyor. Neden? İzlemekteyiz ki her bir siyasi parti ve çizgi yasal alanda bir siyasi parti ile temsil ediliyor. Ancak TKP yok. Halbuki TKP’nin 1920’deki kuruluş kongresinden itibaren Türkiye için ortaya koyduğu ve günümüzde halen çözülmemiş olan can alıcı konular var. Bunlar aynı zamanda programatik tespitler ve çözümler. Bu sorunlar çözülmediği için bugün katmerleşerek sürüyor. Başta üretim araçları üzerindeki mülkiyet sorunu olmak üzere, Kürt ulusal sorununun çözümünden, Amele-Rençber Şuraları Cumhuriyeti, yani İşçi-Emekçi Meclisleri Cumhuriyeti önermesine kadar bir dizi programatik görüş günümüz Türkiye’sinin yaşadığı sorunların çözümüne ışık tutuyor.
Bu nedenlerle Mustafa Suphi Vakfı bünyesinde TKP’nin 103. Kuruluş yıldönümünde somut olarak başlatılan TKP’nin program ve politikalarının yasal alanda temsiline ilişkin tartışmaları değerli buluyoruz. Bu konuda Türkiye’nin siyasi arenasında önemli bir boşluk olduğunu düşünüyoruz. Gerek HDK/HDP, gerekse de Emek ve Özgürlük İttifakı bileşeni olarak yapıcı, birleştirici ve ilerletici bir rol üstlenmesi gereken komünistler bu adımı atarak daha sonuç alıcı çalışmaları gerçekleştirebileceklerdir. Ancak onun ötesinde asıl önemlisi TKP’ye gönül vermiş binlerce eski ve yeni yoldaşın çalışmalarını daha verimli yürütebilmeleri ile fabrikalarda, tersanelerde, madenlerde, işçi yatağı semtlerde ve işyerlerinde daha örgütlü hale gelmelerinde bu adımın belirleyici rolü olacağını görüyoruz.
Bütün bu nedenlerle TKP’nin 103. Kuruluş yıldönümünde bundan daha isabetli bir karar olamazdı. Yolunuz/yolumuz açık olsun yoldaşlar.