Künye   Hakkımızda
6 Kasım 2025, Perşembe
Politika Haber
  • GÜNDEM
  • EMEK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • KADIN
  • GENÇLİK
Tüm Haberler
Sonuç Bulunamadı
View All Result
Politika Haber
Sonuç Bulunamadı
View All Result
Anasayfa Tarih

“Sabahattin Ali sınırda değil Kırklareli Emniyeti’nde mi öldürüldü?”

Sabahattin Ali, 12 Ocak 1948'de katledildi. Ali'nin cesedi sınır yakın bir köyde 16 Haziran 1948'de çobanlar tarafından bulunmuş ve katil Ali Ertekin'in onu 2 Nisan 1948'de öldürdüğünü itiraf ettiği ortaya çıkmıştır.

2 Nisan 2023
“Sabahattin Ali sınırda değil Kırklareli Emniyeti’nde mi öldürüldü?”
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsApp'ta Paylaş

Sabahattin Ali, 12 Ocak 1948’de katledildi. Hakim olan teze göre, komünist bir çete tarafından Bulgaristan’a kaçarken öldürüldüğü ve katili Ali Ertekin’in Sabahattin Ali’nin eşyalarıyla yakalandığıdır. Ancak duruşmada, Sabahattin Ali’nin cesedinin aslında sınır yakınındaki bir köyde çobanlar tarafından 16 Haziran 1948’de bulunduğu ve katil Ali Ertekin’in onu 2 Nisan 1948’de öldürdüğünü itiraf ettiği ortaya çıktı.

Gazeteci Ayşe Hür’ün sosyal medyada yaptığı paylaşımda; Ali Ertekin, Yugoslav göçmeni bir Türk vatandaşıydı ve daha önce suç kaydı olduğunu ifade etti. Sabahattin Ali ile hapiste tanışmışlardı ve farklı suçlar için ceza alıyorlardı. Duruşmada, Ali Ertekin, Sabahattin Ali’nin hükümeti devirmek isteyen bir komünist olduğuna inandığı için onu öldürdüğünü iddia etti. Ancak iddiaları hiçbir kanıtla desteklenmedi.

Paylaşımın tamamı şu şekilde:

SABAHATTİN ALİ SINIRDA DEĞİL
KIRKLARELİ EMNİYETİ’NDE Mİ ÖLDÜRÜLDÜ?

Yaşam öyküsünü ve öldürülüş hikayesini hepinizin ezberlediğini düşündüğüm Sabahattin Ali’nin öldürülmesine dair bana daha inandırıcı gelen iddiayı anımsatmak istiyorum.

Önce hakim tezi hatırlayalım. 12 Ocak 1949 günlü gazetelerde üç sütuna ‘Sabahattin Ali öldürüldü’ yazıyor ve devam ediyordu: ‘Huduttan Bulgaristan’a kaçarken öldürüldü. Bulgaristan’a para karşılığı adam kaçıran bir komünist şebekeye mensup Ali Ertekin adındaki katil yakalandı ve evinde yapılan araştırmada Sabahattin Ali’ye ait eşyalar bulundu.”

Ali Ertekin kimdi? Sabahattin Ali’yle ilişkisi neydi? Yazarı neden öldürmüştü? Neden yazarın eşyalarını hala saklıyordu? Polisin veya istihbaratın olaydan haberi var mıydı? Resmi makamların ‘komünist komplo’ dediği cinayetin Nisan ayında başlayan duruşmalarında, bu sorulara cevap almak bir yana kafalar iyice karıştı. Mahkemeye sunulan bir belgeden, Sabahattin Ali’nin ölü bedeninin aslında, 16 Haziran 1948’de, sınırdan 35 kilometre içerde, Hed(i)ye köyü civarında çobanlar tarafından bulunduğu, daha sonra katl zanlısının dediğine göre 2 Nisan’da öldürülüp üstünkörü gömüldüğü anlaşılan cesedin çakallar tarafından ortaya çıkarıldığının sanıldığı, kimliğinin tespit edilememesi yüzünden, tekrar bulunduğu yere gömüldüğü öğrenilmişti.

TANIDIK TİP

Pek tanıdık karanlık tiplerden biriydi Yugoslavya göçmeni Ali Ertekin. Türk uyruğuna geçtikten sonra Gönüllü Erbaş Okulu’nu bitirmiş, 1945’te Süvari Gönüllü Çavuşu iken silah çaldığı gerekçesiyle askeri mahkemede dört ay 20 gün hapis cezasına çarptırılmış ve askerlikle ilişiği kesilmişti. İddialara göre ertesi yıl Bulgaristan’a kaçmış, kısa süre sonra dönerken sınırda yakalanmış, komünizm propagandası yapmaktan hapis yatmıştı. Sabahattin Ali’yi, hapishane arkadaşı berber Hasan Tural vasıtasıyla tanımıştı. Sabahattin Ali’nin bir başka hapishaneden tanıdığı Hasan da göçmendi. Bulgaristan’dan gelmiş, komünizm propagandası suçundan o da hapis yatmıştı. Bazıları polis ajanı olduğunu söylüyordu, ama dava boyunca kimse bu iddiayı araştırmaya kalkmadı, kalkmadığı gibi Hasan Tural mahkemeye bile gelmedi.

Tüm dava boyunca usta bir tiyatro oyuncusu gibi ezberlediği replikleri tekrarlayan Ali Ertekin mahkemede epey şov yapmıştı. Önce konuşmak istememiş, sonra konuştukça konuşmuştu. Bazen ağlamış, bazen buz gibi bakışlarla izlemişti etrafını. Anlattığına göre, berber Hasan’ın ricası üzerine Bulgaristan’a geçirmeye yardımcı olmayı kabul ettiği Sabahattin Ali, Kırklareli’nin Üsküp nahiyesinin Sazara köyü yakınlarına geldiklerinde, Ali Ertekin’e güya “Ben buradan gideceğim. Ruslarla beraber döndüğüm zaman bu memlekette hürriyetin ne demek olduğunu öğreneceksiniz (…) Moskova’da bir Çek pasaportu çıkarttıktan sonra önce Romanya’ya oradan da Fransa’ya gideceğim. Fransa’daki Türkleri teşkilatlandıracağım. Yapılacak yardımlarla onları bir taraftan mülteci sıfatıyla, öte yandan muntazam pasaportla Türkiye’ye sokacağım. Onlar dışarıdan geldikleri için kolay tanınmazlar. Böylelikle memleket içindeki teşkilatı kuvvetlendirip işin başına geçeceğiz. Bu rejimi yıkacağız” demişti. Ali Ertekin de “bir gün Türkiye’ye Bulgarlarla Rusların geleceğini düşünerek deli olmuş”, aklına, vaktiyle 93 Harbi’nde dedesine yapılan fenalıklar gelince de kendini kaybetmişti. Elindeki sopa ile kitap okumakta olan Sabahattin Ali’nin kafasının sol tarafına şiddetli bir darbe patlatmıştı. Sabahattin Ali’nin suratı, gözlükleri, kulağı kan içinde kalmıştı. Arkasından bir kez daha vurmuştu. Sabahattin Ali sağ tarafına doğru yıkılmıştı. Ağzından burnundan kanın boşaldığı halde ölmediğini görünce, ensesine üçüncü darbeyi vurmuştu. En sonunda Sabahattin Ali’nin nefesi kesilmişti. Ölmüştü…

HAFİFLETİCİ NEDEN

Ertekin’e göre güya başka bir olay yüzünden yakalandığında, polisler Sabahattin Ali’nin eşyalarını buldukları için, cinayetle ilişkisi ortaya çıkmıştı. Eşyaları niye atmadığına dair garip gerekçeleri bir yana, Sabahattin Ali’nin böyle saçma sapan bir konuşma yapacak biri olmadığı açıktı ama kimse bunun üzerinde durmadı. Ceset sınırdan 35 kilometre içerde bulunmuştu, kimse bu çelişkiye değinmedi. Ali Ertekin’i askerlikten tanıyan bazı tanıklar, sanığın milli hislerle cinayet işlemesinin inandırıcı olmadığını söylediler, bir Milli İstihbarat (MİT) memuru, Ali Ertekin’in sık sık MİT’e geldiğini söyledi, Emniyet Müdürlüğü’nden gelen bir yazıdan Ali Ertekin’e iki kez 50’şer lira ikramiye verildiği öğrenildi ama cevap gizli celse oldu. Dolayısıyla, işin aslı hiç bir zaman öğrenilemedi.

14 Ekim 1950’de karar açıklandı: Mahkeme,’bazı hafifletici sebepleri’ dikkate alarak dört yıl hapis cezası vermekle yetinmişti! Bu hafifletici nedenlerin ne olduğu hiçbir zaman öğrenilemedi. Kararı ‘sağolun’ diyerek karşılayan Ali Ertekin, Demokrat Parti’nin Af Kanunu’dan yararlanarak iki yıl sonra serbest kaldı ama bir süre sonra şüpheli biçimde ortadan kayboldu, mezarı bile bulunamadı. Sabahattin Ali ailesinin iddiasına göre Kırklareli Emniyet Müdürlüğü’nde işkencede ölmüştü, ama bu iddia ispatlanamadı.

İŞKENCEDE Mİ ÖLMÜŞTÜ?

Sabahattin Ali’nin 29 Mart’ta yurtdışına kaçacağını bilen tek dostu Rasih Nuri İleri’ye göre Sabahattin Ali, zekâsına fazla güvenmiş ve hiç kimseden yardım almadan böyle cüretkâr bir işe kalkışmıştı. Ama iddia edildiği gibi Bulgaristan sınırında değil, Kırklareli Emniyet Müdürlüğü’nde işkence ile öldürülmüştü.

Rasih Nuri’yi böyle düşünmeye iten şuydu: Anlaşmalarına göre, Sabahattin Ali sınırı sağ salim geçtiği zaman Rasih Nuri’ye, berber Hasan aracılığıyla meşhur yeşil kalemi ile özel olarak işaretlenmiş bir kartvizit gönderecekti. Kart Rasih Nuri’nin eline geçtiğinde, Sabahattin Ali’nin sağ salim sınırı geçtiği anlaşılacak, Ali Ertekin’e parası ödenecek, ayrıca Sabahattin Ali’nin Ankara’da yaşayan karısına ve İstanbul’da evinde kaldığı Mehmet Ali Cimcoz’a yazdığı iki mektup yerlerine ulaştırılacaktı. Kartı en geç 1 Nisan’da alacağını hesaplayan Rasih Nuri bir türlü haber çıkmayınca endişeler içinde üç hafta beklemiş, sonra polise yakalanmayı göze alarak berber Hasan’ın dükkânına gitmişti. Biraz maceralı biçimde ondan üzeri yeşil kalemle özel biçimde imzalanmış kartviziti almış, sevinçle eve dönüp mektupları da yerine ulaştırmıştı. Kart Sabahattin Ali’ye zorla imzalatılsaydı, şifrenin konmayacağını düşünen Rasih Nuri, Sabahattin Ali’nin ya sınırı geçtikten sonra, ya da sınırı geçtiğine inandırıldıktan sonra, Milli Emniyetçe gözaltına alındığını tahmin ediyordu.

Polisin yine Ali Ertekin tarafından kaçırılacak olan iki kişiyi ele geçirmek için Sabahattin Ali’yi sorguya aldığını tahmin eden Rasih Nuri, Sabahattin Ali’nin sorguda ölmesi üzerine, olayın küçük bir ceza karşılığı polis ajanı Ali Ertekin’e yıkıldığını düşünüyordu. Rasih Nuri’nin polise yakalanmadan berberden kartı alabilmesi ise, Sabahattin Ali’nin sorguda çözülmediğini düşündürüyordu.

Kendisi de 24 Ocak 1993’te karanlık bir cinayete kurban giden Uğur Mumcu, 1973 yılında bir dost meclisinde, Rasih Nuri’nin anlattığına benzer bir hikâyeyi Mareşal Fevzi Çakmak’ın yeğeni olan Adnan Çakmak’tan dinlediğini söylemişti. Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Heyeti Başkanlığı yapmış bir kişi olan Adnan Çakmak’a olayı anlatan ise 12 Mart’ın ünlü işkencehanesi Ziverbey Köşkü’nden kader arkadaşı olan Kurmay Albay Talat Turhan’dı. Bir üst düzey emniyet görevlisi Talat Turhan’a “Sabahattin Ali sınırdan Kırklareli’ne getirildiğinde sorguya çekildi. Fakat konuşmadığı için sıkıştırıldı ve bu sıkıştırma sırasında öldü. Hem de inleyerek kollarımda can verdi…” demişti. Ancak Adnan Çakmak, Uğur Mumcu olayı yazmak istediğini söyleyince bu sözlerinin arkasında durmamıştı.

Olayın olduğu tarihte İstanbul Emniyeti Birinci Şube Müdürü olan ‘Parmaksız’ Hamdi Bey ise, “cinayeti işleyen polis değil, MİT’tir. İnfaz emrini veren de gazeteci, yazar, CHP’de üst düzeylerde bir kişidir. Zaten bu emri veren politikacı da daha sonra feci şekilde öldürüldü, adını veremem” diyerek hem Rasih Nuri’yi ve Uğur Mumcu’yu doğrulamış, hem de kafaları karıştırmıştı. İma ettiği kişi Nihat Erim’di ancak bu iddianın temelsiz olduğu anlaşıldı.

Demokrat Parti’nin milletvekili ve bakanların Samed Ağaoğlu, olaydan 30 yıl sonra Sabahattin Ali olayını aydınlatmak üzere bir kitap hazırlayan Kemal Bayram Çukurkavaklı’ya olayın kendi üzerinde yarattığı büyük etkiyi anlatmış, ancak ’gerçekten kaçıyor muydu, yoksa kaçıyor gösterilerek hudutta öldürüldü mü belli değil’ demişti. Ancak, ölümünden on yıl sonra yani 1992’de yayınlanan günlüğünün 14 Ocak 1949 tarihli sayfasında şunların yazdığı görüldü: “Dün Menderes, Sabahattin Ali’nin hükümet tarafından öldürüldüğünü, hadisenin on gün [doğrusu ’10 ay evvel’ olmalı] kadar evvel olduğunu hükümetin bu işi nasıl meydana çıkaracağını çok düşündüğünü, eğer geçmişte 33 kişinin öldürülmesi [muhtemelen 1943’te Van’ın Özalp ilçesinde 33 Kürt köylüsünün Orgeneral Mustafa Muğlalı tarafından kurşuna dizilmesini kastediyor] hadisesi olmasaydı, meydana çıkartmamak yolunu tutacaklarını, fakat buna imkan bulamadıklarını, bunun için de hadiseye gazeteye yazılan şekli verdiklerini anlattı. Açılan yolun fena olduğunu söyledim. ’Doğru, inşallah bununla ebediyen kapanır’ cevabını verdi.’

Anlaşılan partisi iktidarda iken, arı kovanına çomak sokmaya cesaret edemeyen Samed Ağaoğlu, en azından ölümünden sonra gerçeğin bilinmesini istemişti. Olay CHP zamanında olduğu için Menderes de rahatça itiraf etmişti ama ‘derin’ mekanizmalara el atacak yüreği olmadığı için daha ileri gitmemişti…

Özet Kaynakça: Hıfzı Topuz, Başın Öne Eğilmesin, Remzi Kitabevi, 2007; Alpay Kabacalı, Türkiye’de Siyasal Cinayetler, Gürer Yayınları, 2007, s.354-367; Kemal Bayram Çukurkavaklı, Sabahattin Ali Olayı, Ankara 1978.

HABER MERKEZİ

İlgili Haberler

Ne zaman indirileceğini bilmeden tutulduğun Filistin Askısı: Karihomenlilik
Tarih

Ne zaman indirileceğini bilmeden tutulduğun Filistin Askısı: Karihomenlilik

28 Mart 2025
Hans Beimler: Faşizme Karşı Mücadelenin Enternasyonalist Sesi
Tarih

Hans Beimler: Faşizme Karşı Mücadelenin Enternasyonalist Sesi

1 Mart 2025
Yeni iki telgraf: Ankara Kürtçe okul istemiyor!
Tarih

Yeni iki telgraf: Ankara Kürtçe okul istemiyor!

9 Eylül 2024
FSB, Hitler’in son projesini gün ışığına çıkardı: Nükleer silah
Tarih

FSB, Hitler’in son projesini gün ışığına çıkardı: Nükleer silah

12 Ağustos 2024
Bir çoban, bir koyun ve yavrularının hazin öyküsü: Kuzu
Tarih

Bir çoban, bir koyun ve yavrularının hazin öyküsü: Kuzu

17 Haziran 2024
Mustafa Suphi ve yoldaşları ile Maria Suphi  Trabzon ve Bursa’da anıldı
Tarih

Mustafa Suphi ve yoldaşları ile Maria Suphi Trabzon ve Bursa’da anıldı

29 Ocak 2024
Politika'dan Günün Yorumu
“Dostum Trump” ile buluşma
Politika'dan Yorum

“Dostum Trump” ile buluşma

Politika Haber
28 Eylül 2025
Politika'dan Söyleşi
Sosyalist cumhurbaşkanı adayı Osman Zorba:  Burjuva güçler için çözümsüzlük en iyi çözümdür.
Politika'dan Söyleşi

Sosyalist cumhurbaşkanı adayı Osman Zorba: Burjuva güçler için çözümsüzlük en iyi çözümdür.

Politika Haber
26 Ekim 2025

EN SON HABERLER

Slutskiy: NATO Genel Sekreteri Rutte Avrupa’daki Rusofobik histeriyi tırmandırıyor

Slutskiy: NATO Genel Sekreteri Rutte Avrupa’daki Rusofobik histeriyi tırmandırıyor

6 Kasım 2025
Putin: Spor çatışmaların veya jeopolitik anlaşmazlıkların esiri olmamalı

Putin: Spor çatışmaların veya jeopolitik anlaşmazlıkların esiri olmamalı

6 Kasım 2025
223 emekçiden 100’üncü gün eylemine destek çağrısı

223 emekçiden 100’üncü gün eylemine destek çağrısı

6 Kasım 2025
Opçin ve Bilgi’nin taziyelerine kitlesel ziyaret

Opçin ve Bilgi’nin taziyelerine kitlesel ziyaret

6 Kasım 2025
Sındırgı’da 4.3 büyüklüğünde deprem

Sındırgı’da 4.3 büyüklüğünde deprem

6 Kasım 2025
Gençlik örgütlerinden YÖK eylemi: Mücadeleyi yükseltme zamanı

Gençlik örgütlerinden YÖK eylemi: Mücadeleyi yükseltme zamanı

6 Kasım 2025
İmamoğlu: Demirtaş ve Yüksekdağ tahliye edilmeli

İmamoğlu: Demirtaş ve Yüksekdağ tahliye edilmeli

6 Kasım 2025
Politika Haber

© Tüm hakları saklıdır
Politika Haber'de yayımlanan yazı, haber, fotoğraf ve videoların her türlü telif hakkı Mustafa Suphi Vakfı'na aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilmeden ve link verilmeden alıntılanamaz.

Bizi Takip Edin

Kurumsal

Künye

Hakkımızda

Çerez Politikası

Gizlilik Politikası

Kullanım Koşulları

Politika Haber, MA ve SPUTNIK abonesidir.

© 2025 Politika Haber - Büyük İnsanlık İçin Politika!

Sonuç Bulunamadı
View All Result
  • Politika’dan Yorum
  • Politika’dan Söyleşi
  • Gündem
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kadın
  • Gençlik
  • Göçmen
  • Emeklilik
  • Eğitim
  • Doğa
  • Tarih
  • Kültür
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Spor
  • Video Haber
  • Foto-Galeri
  • Tüm Haberler

© 2025 Politika Haber - Büyük İnsanlık İçin Politika!