Mustafa Suphi Vakfı tarafından yayınlanan Politika Gazetesinin 86.sayısı çıktı. Gazetenin “1 Mayıs 14 Mayıs’ın Arifesidir” başyazısında seçim sürecinde iktidarın tabanını oluşturan işçi emekçi kesimlerin kazanılmasının önemine dikkat çekilerek, “Seçimlere yönelik liste ve adaylar tartışmalarını bir kenara bırakarak işçi sınıfı, emekçi ve yoksul halklarımızın bu seçimlerde sonucu belirleyecek damgayı vurmayı sağlamak günün görevidir” deniliyor.
“Tartışma bitmiştir… Faşizme Karşı Omuz Omuza!” başlık yazısında Kemal Atakan da, Emek ve Özgürlük İttifakı içinde liste tartışmalarının bir kenara bırakma çağrısı yapıyor. “Ne aşırı hırs ve kibir ne de kıskançlık ile bu süreçleri yönetmek mümkün değildir. Bu anlamda sosyal medyada ve sahada seçim çalışmalarında yaşanan siyasal atmosfere artık bir dur demek çok gerekli” diyen Atakan, az bir süre kalan seçimlere yoğunlaşarak seçim günü ve sandıkların güvenliği konusunda ciddi hazırlıklar gerektiğine dikkat çekiyor.
Halkların Demokratik Kongresi Eşsözcüsü Esengül Demir “Adayım Ama Neden?” başlıklı yazısında, aday olma/belirleme sürecinde yaşanan yanlışlıklara değiniyor. “Kendinden önce ötekini önceleyen, tavrı, duruşu, sözü ile farkını ortaya koyan, benmerkeziyetçiliğe karşı devrimci dayanışmadan beslenen kültürün yerini ne yazık ki önce ben, ben olmadan olmaz, diyen gidişe itiraz ediyorum” diyen Demir, “Kişisel kırgınlık ve hırslara teslim olmadan var gücümüzle çalışmaları büyütmek, sonuçlarını kendimizin belirleyeceği seçimin kaybedeni olmamak için seferber olma zamanıdır” diyor.
“14 Mayıs Seçimlerinin Devrimci İçeriği” başlıklı yazısında ise Veysi Sarısözen, dört devletin “iç sömürgesi” olarak dört parçaya bölünmüş Kürdistan gerçekliğine değinerek, bu dört devletin de krizde olduğuna ve dört parçada da Kürt halkının eskisi gibi yönetilmek istemediğini ayaklanmalarla gösterdiğini savunmaktadır. “’Bölgesel devrimci durum’ ‘bölgesel devrimin’ habercisidir” diyen Sarısözen, metropollerdeki milyonlarca Kürt işçi ve emekçi Kürdistan’da süregiden devrimci durumun iletkenleri olduğuna dikkat çekiyor. Sarısözen, parlamentarist ve legalist eğilimlerin yaydığı pembe seçim havalarına karşı iktidarın karşı devrimci saldırıya geçme ihtimaline, Yüksek Seçim Kurulu eliyle darbe yapma durumuna işaret ederek bu “sivil darbe”nin engellenmesi için yapılması gerekenleri tartışmaktadır.
“Sınıf Siyaseti ve Seçimler” başlıklı yazısında Mehmet Tosun, “kapitalist devlet yapısında belli aralıklarla gündeme gelen seçimlerin, koşulların doğru okunuşu üzerinden ortaya çıkarılacak taktiksel yaklaşım, işçi sınıfının dünya görüşü ve mücadelesi açısından ilkesel bir tutum üzerinden yaklaşımı gerektiriyor” diyor. “’Kapitalist devlet kurumlarını halkların çıkarları lehine tümden dönüştürme gücüne ulaşılamadıkça işçi sınıfı burjuva parlamentosunda çalışmalıdır” ilkesini hatırlatan Tosun, “Seçimler elbet her şey değil. Ama sandıkta Emek Özgürlük bloğunun gösterdiği ittifak partisine kullanılacak tercih, devrimci sınıf siyasetinin büyümesi ve halkların özgürleşmesi yolunda azımsanmayacak bir katkı olacaktır,” demektedir.
Almanya Sol Parti Eyalet milletvekili olan Metin Kaya ise “Seçimler ve Avrupa’daki Göçmenler” başlıklı yazısında, seçim sürecinin göçmenlerin siyasete, siyasi partilerin de göçmenlere ilgisini arttırdığına çekerek Avrupa’daki seçmenler arasındaki dört farklı eğilimi analiz etmektedir. Kaya, “Zaman, barışa, demokrasiye, halkların kardeşliğine, adalete sahip çıkma zamanıdır” diyor.
Seçimlerle ilgili bir diğer yazı olan “Gençlik ve Seçimler” başlıklı yazısında Cemil Aksu, yaklaşık 13 milyon seçmenin 18-27 yaş aralığında olduğu ve 5 milyon gencin ilk kez oy kullanacağı gerçeğine dikkat çekerek bu gençlik kitlesinin seçimlerde oldukça belirleyici olacağına değinmektedir. Gençleri apolitiklikle eleştirmek yerine onların kendilerini ifade edecekleri örgütlerin yaratılmasının gerekliliğine işaret eden Aksu, Kürt gençliğinin dinamizminin seçimlerin sonuçlarına da yansıyacağını savunuyor.
Politika gazetesinin 86. Sayısında Dr. Levent Uygur, “Kader Planı”nda Engel Ol(a)madıklarımız” 6 Şubat depremlerinde yaşadığımız felaketi ele almaktadır. Tosun, sermaye sözcülerinin “Kader planı” diyerek depremden de yeni bir rant planı çıkardıklarının bilincinde olmak gerektiğini ifade derek depremi ve deprem öncesinde, esnasında ve sonrasında önlemlerinin nasıl alınacağını ayrıntılarıyla adım adım ele alıyor.
“Sağlıklı ve Dengeli beslenmenin Günlük Maliyeti 325 Lira” başlıklı yazıda ise, Birleşik Metal İş Sendikası Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan raporun özeti sunulmaktadır. BİSAM’ın değişik kaynaklara dayanarak hazırladığı rapora göre, e dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Mart 2023 için 9 bin 752 liradır. Bu harcama tutarı sadece gıda için yapılması gereken minimum tutardır. Açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise yoksulluk sınırı 33 bin 754 lira olarak gerçekleşmiştir.
Politika gazetesinin yeni sayısında, Hamit Erdem, yaklaşan 1 Mayıs’a dair “Gelenekten Geleceğe 1 Mayıs” yazısıyla yer alıyor. Erdem, 1 Mayıs’ın ortaya çıkışı ve Türkiye’deki tarihini anlatmaktadır. Osmanlı döneminde ilk 1 Mayısların kutlanmasında Ermeni ve Rum sosyalistlerden oluşan örgütlerin rolüne değinen Erdem, Cumhuriyet’le birlikte 1 Mayıs’a “devletin el koyarak” “işçi bayramı” ilan ettiğine dikkat çekerek t 1925’te kabul edilen Takrir-i Sükûn Kanunu ile 1 Mayıs’ın yasaklandığını ve 50 yıl yasaklı kaldığını hatırlatmaktadır.
“Dünyanın kutupları -Oluşmakta olan yeni jeopolitik karakteristik üzerine” başlıklı yazısında ise Murat Çakır, ABD-AB ve Rusya ile Çin gibi ülkeler arasında gelişen hegemonya mücadelesinin yükselmesi ile emperyalistler arasındaki iç çelişkilerin de derinleştiğine dikkat çekmektedir. Bu yeni dengelerin sadece iki kutup değil, bölgesel düzeyde de yeni kutupların oluşmasına dikkat çeken Çakır, “Oluşmakta olan çok kutuplu dünya birçok riski ve tehlikeyi beraberinde getirmektedir. Ama zaten kapitalizmin kendisi ve emperyalist yayılmacılık dünya çapındaki her türlü ihtilafın, sorunun ve krizin baş tetikleyicisidirler. Salt bu nedenle dahi aşılmaları, tarihin çöplüğüne atılmaları gerekmektedir” demektedir.
Mehmet Demir, “Yüzyılı Kazanmak için Birkaç Adım Daha Atılmalı” başlıklı yazısında Kürt siyasetinin temel gündemi olan birlik konusu ele almaktadır. Ortadoğu’daki değişen dengeler içinde Kürt halkının ulusal demokratik haklarının kazanmasının tek yolunun birlik olduğuna dikkat çeken Tosun, “Kürtlerin bu yüzyılı kazanmalarının yolu birlik olmaktan geçiyor. Birleşmeden dış saldırılara karşı kendilerini korumaları mümkün değildir” diyor.
Politika Gazetesi’nin bu sayısında ayrıca Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin “1 Mayıs Alanlarından Seçimlere Kararlı Mesaj Verelim” başlıklı 1 Mayıs Çağrısına yer veriliyor. 14 Mayıs seçimleri, 1 Mayıs’ın bu yıl ki içeriğini belirlediği ifade edilen çağrıda, sahadaki muhalefet gücünün Meclis’e yansımasının devrimci demokratik bir sürecin gelişmesinin yolunu açacaktır denildi. Çağrı, “Emek ve Özgürlük Cephesi’nin adaylarını, ortak listemiz Yeşil ve Sol listesi adaylarını Meclise en güçlü şekilde taşıyalım. En az 100 halkın vekili ile Meclis’te ağırlığımızı koyalım” diyor.
Politika Gazetesinin tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:
http://www.politikagazetesi.org/sites/default/files/20230424.pdf