■ Politika’dan Yorum
Yakup Demir, Ali İhsan Özgür, Talip Öztürk, Mustafa Hayrullahoğlu, İ.Bilen yoldaşlarımız… tümü Kasım ayında aramızdan fiziken ayrıldılar. Yakup Demir ve İ.Bilen yoldaşlarımız ileri yaş ve sağlık sorunları nedeniyle aramızdan ayrılırken, Ali İhsan Özgür, Talip Öztürk ve Mustafa Hayrullahoğlu yoldaşlarımız sınıf düşmanlarımız tarafından özellikle seçilerek canice katledildiler.
TKP tarihinde binlerce yoldaşımız sınıf savaşımı içinde toprağa düştü. Her biri ayrı değerlerimizdir. Birini diğerinden ayırmak mümkün değildir. Hiçbiri daha önemli veya daha önemsiz değildir. Uğruna baş koydukları Marksizm-Leninizm öğretisi, uzlaşmaz çelişkiler içeren sınıf savaşımı için partinin kızıl bayrağını son nefeslerine kadar dimdik tutmuşlardır.
Partili şairimiz Nazım Hikmet yoldaşın “Güneşi İçenlerin Türküsü”nde dile getirdiği gibi; “Düşmesin bizimle yola: evinde ağlayanların göz yaşlarını boynunda ağır bir zincir gibi taşıyanlar. Bıraksın peşimizi kendi yüreğinin kabuğunda yaşıyanlar!”
Parti tarihimiz, kuruluşundan itibaren burjuvazinin cinayet ve katliamları ile birlikte şekillenmiştir. Parti kurucuları Mustafa Suphi ve yoldaşlarının haince katledilmeleri ile başlayan süreç bugünlere kadar ara vermeden sürmüştür. Bunda şaşılacak bir durum yoktur. İşçi sınıfı militanlarının nasıl ki sınıf kini varsa, burjuvazinin karar vericilerinin de, tetikçilerinin de işçi sınıfına ve onun militanlarına, yöneticilerine, liderlerine karşı sınıf kini vardır. Olmaması sınıf savaşımının niteliğinin doğasına aykırı olurdu.
Hiçbir kazanım bedel ödenmeden elde edilemez. Bedel ödemek ise şatafatlı sözler, yazılar, açıklamalar, etkinlikler düzenlemek demek değildir. Bedel ödemek hiçbir özel çıkar gözetmeden sınıf mücadelesinin gereklerini o an ve zamanda tereddüt etmeden yerine getirmek demektir. Uzlaşma ve taviz vererek sınıf savaşımı veriyor gibi gözüküp durumu “idare” etmek komünistlerin kitabında yazmaz. “İdare” etmenin değişik yol ve yöntemleri vardır. Bunlardan biri de keskin sözler sarf edip, sağ oportünist ve reformist bir siyaset pratiği tarzı yürütmektir. Böyleleri ister istemez burjuva devlet aygıtının bir dizi özelliklerini de üstlenerek yararlanmaya çalışırlar. Örneğin Türkiye’de cumhuriyet tarihinin ilk siyasi cinayeti olan TKP’nin kurucuları Mustafa Suphi ve yoldaşlarının katledilmesi konusunu ele alamazlar. Üstün körü geçiştirirler. Halbuki orada belirleyici olan Mustafa Kemal liderliğinde işlenen bir katliamdır. Bunu söyleyemezler. Mustafa Kemal’i “devrimci” olarak nitelendirir “Cumhuriyetin kazanımları” demagojisine baş vururlar. Bu gibileri burunları kanamadan “sınıf savaşımı” yürütme adına politik şov yaparlar.
Sınıf savaşımının keskin niteliği günümüzde bu niteliğini yitirmemiştir. Belki 12 Eylül öncesi gibi sokakta her gün onlarca devrimci, sosyalist, komünist katledilmiyor. Talip Öztürk yoldaş gibi bir komünist öğretmen ders verdiği okulundan çıkarken planlı bir şekilde katledilmiyor, Ali İhsan Özgür gibi yorulmaz bir basın emekçisi kaçırılıp işkence edilip bir aracın bagajında terk edilmiyor veya Mustafa Hayrullahoğlu gibi yılmaz bir komünist savaşçı MK üyesi olduğu için sokakta kaçırılıp, sorguda konuşmadığı için işkence ile katledilip Kimsesizler Mezarlığı’na gizlice gömülmüyor gibi görünebilir. Ancak gerçek durum bu değildir. TC Devleti ve burjuvazi tüm organ, aygıt ve kadroları ile aynı yöntemleri sürdürmeye devam ediyorlar. Bunun en bariz örneğini Kürt Özgürlük Hareketi’nin mücadelesine karşı aynı yöntemleri uygulamalarından görüyoruz. Değişen hiçbir şey yok. TKP tekrar 20’ler, 50’ler veya 70’lerdeki etkinliğine ulaşsın, sınıf savaşımı keskinleşsin aynı yöntemler ile daha da geliştirilmiş şekilde karşı karşıya geleceğimizden hiç kuşkumuz olmasın.
İ.Bilen yoldaşın Savaş Yolu kitabının Önsöz’ünde kaleme alındığı gibi; “TKP ateşi ve ihaneti görmüştür”, bundan sonra da değişen bir şey olmayacaktır. TKP’nin ilk kurucu Başkanı Mustafa Suphi yoldaşın 10 Eylül 1920’de ifade ettiği gerçek günümüz için de geçerlidir: “Hapis, zindan, kan, ateş; halk hareketini, milli kurtuluş ve demokrasi hareketini durduramaz! Bugün Türkiye halkını inim inim inletenler kanlı padişahların menfur akıbetini düşünsünler.”
Bu duygu, düşünce, bilinç ve kararlılıkla toprağa düşen tüm yoldaşlarımızı anıyor, mücadelelerini saygı ile selamlıyoruz…