Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Cevdet Konak ile Pulur (Ovacık) Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e, yargılandıkları davanın 20 Kasım’da görülen duruşmasında “Örgüte üye olmak” iddiasıyla 6 yıl 3’er ay hapis cezası verildi. İki gün sonra (22 Kasım) ise İçişleri Bakanlığı kararıyla Konak ve Sarıgül’ün yerine kayyım atandı.
Kayyımların atandığı günden bu yana da Dêrsimliler alanlarda tepkilerini dile getiriyor. Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, üç dönemdir Dêrsim Belediyesi’ne kayyım atanarak, halkın iradesinin gasp edilmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘DÊRSİM SİSTEMİN PROFİLİNE UYMUYOR’
Esenyurt, Mardin, Hakkari, Halfeti ve Batman’ın ardından Dêrsim’in bilinçli olarak seçildiğini belirten Kadriye Doğan, Dêrsim’in geçmişten bugüne devletin gözünde her zaman “sorun” olarak görüldüğünü söyledi. Kadriye Doğan, “Dêrsim özel, özgün bir yer. Tarihsel olarak Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde sürekli halledilmesi gereken bir ‘sorun’ ve ‘çıban başı’ olarak görülmüştür. Bakanlar Kurulu kararıyla bir imhaya maruz kalmış bir kent. Çünkü yapısı, inancı ve yaşam kültürü, sistemin tanımladığı profile uymuyor” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş kodlarının Türk ve Sünni üzerinden inşa edildiğini söyleyen Kadriye Doğan, “Bu kimliği yaratmak için kendinden olmayanlara büyük zulüm ve katliam yaptılar. En ağır zulmü yaşayan yerlerden biri de Dêrsim’dir. Birçok katliam yaşandı. Ne adına? Tek kimlik, tek devlet, tek bayrak… Yok etme tarzı bugün itibariyle tekrar tekrar karşımıza çıkan bir yöntem” ifadelerini kullandı.
KATLİAMLARLA YÜZLEŞİLMEDİĞİ İÇİN…
Katliamlarla yüzleşme beklenirken yeniden yok sayma politikasıyla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Kadriye Doğan, “Var olan bir şey ‘yok’ dediğinizde yok olmuyor. Yok etmeye çalışırsan zulüm olur ve zulüm karşısında da direnç gelişir. Bu mücadeleyi ‘terörist’ tanımıyla formüle ediyor ve bunun üzerinden zulüm ediyorlar. ‘Ayıptır, günahtır, zulümdür’ dediğimiz şey bu. 1938’de haykırdık ‘diz çökmedik’ dedik. Ama bugün aynı günah işleniyor. Çünkü yapılan haksızlık ve katliamlarla yüzleşilmedi. Yüzleşilseydi; toplumun farklı inanç, kültür, kimlik ve dilleri konuşulabilseydi, bir barış ortamı sağlansaydı bugün burada bunları konuşmayacaktık. Kayyım da gerekçe olarak karşımıza çıkmayacaktı” diye belirtti.
‘SEÇENEĞİMİZ EŞBAŞKANLIK’
Kayyım politikasının eşbaşkanlık sistemine yönelik olduğunu belirten Kadriye Doğan, şöyle devam etti: “Kayımlar, kadının aile içerisinde biat etmesini istiyor. Ancak eşbaşkanlık sistemi, kadın cinayetlerinin de ortadan kalkmasını sağlayacak tek ciddi mücadele hattıdır. Bu sistemi demokrasiye evirmekten, ortak yaşamı korumaktan başka bir seçeneğimiz yok. Türkiye’yi demokrasiye evirmek hepimizin görevidir. Önümüzdeki süreç bize bundan başka seçenek bırakmıyor. Zulümle abat olanlar, beton bariyerlerin arkasında kendilerini mahkum edip, o kara kafalarla oralardan bakarak, yaşam kuracaklarına inanıyorlarsa gaflet içindeler. Gelecek haklı mücadele edenlerin, kazanacağı bir yerde duruyor.
MA