10 ili etkileyen depremle oluşan yaraların sarılması için bütün kentlerde gönüllüler eliyle dayanışma çalışmaları kesintisiz devam ediyor. Bölgede ilk andan itibaren kriz koordinasyonları kurarak hem arama-kurtarma hem de dayanışma çalışmalarının örgütlü ve planlı bir şekilde gerçekleştirilmesine çalışan Halkların Demokratik Partisi, bütün milletvekili ve il-ilçe örgütleriyle sahada çalışıyor.
Depremin en çok yıkıma uğrattığı kentlerden biri olan Malatya’da da HDP Kriz Koordinasyonu’nu ilk günden itibaren çalışmalarını sürdürüyor. Bölgede bulunan İzmir Milletvekili Murat Çepni gözlemlerini bizimle paylaştı.
Malatya’da merkez ilçede, Doğanşehir ve Akçadağ’da çok büyük yıkımların olduğunu ifade eden Çepni, “Binaların büyük çoğunluğu yıkılmış, yıkılmayanlar da kullanılamaz durumda. Bu nedenle de insansızlaşmış durumda şu an bu yerler” dedi. “İlk günden itibaren vekillerin deprem bölgelerine dağıldı. Ayrıca da yüzlerce HDP’li gönüllü çalışmalara katılıyor. İlk andan itibaren kurduğumuz depolarla halkımızdan gelen yardım malzemelerini ihtiyaç sahibi ailelere dağıtıyoruz.”
Devletin harekete geçmekte geç kaldığı eleştirilerinin haklı olduğunu söyleyen Çepni “İlk andan itibaren alanda olduğumuz için net olarak şunu söyleyebiliriz. HDP ve gönüllüler dışında hiç kimsenin halkın yardımına koşmadığını söylememiz lazım. Gelen yardımların dağıtılması, halka ulaştırılması için devletin hiçbir organizasyonuna denk gelmedik. Ayrıca da ilk günlerde özellikle gelen dayanışma tırlarının bize ulaşması devlet tarafından engellendi. Hdp il örgütlerinin gönderdiği malzemelere el kondu. Fakat sonrasında yoğun tepkilerden sonra bu engellemeler, el koymalar azaldı ama sürdü.”
Halktan halka dayanışmanın sürdürülmesi gerektiğini ifade eden Çepni, “Gönderilen yardım malzemelerinin halka düzenli bir şekilde ulaştırılabilmesi için bunların dayanışma ağları üzerinden gelmesi lazım. Bugün kadar alanda karşılaştığımız eleştirilerden birisi, yardım malzemelerinin plansız dağıtılmış olması idi. Bu nedenle dayanışma ağlarının çok önemli bir belirleyiciliği var” dedi.
Deprem çalışmalarından “ikinci faz”a geçişle ilgili devletin bir hazırlığının olup olmadığı ile ilgili ise Çepni şunları söyledi: “İktidarın deprem öncesinde bir hazırlık olmadığı gibi bundan sonrası için de bir hazırlığı yok.. Çünkü iktidarın şehirleşmeden anladığı betonlaştırma, kuralsızlaştırma ve denetimsizleştirme. 2018’de çıkardıkları imar affı gibi yeni bir affın Meclis’e getirileceği ortaya çıktı. Yıkılan binaların önemli bir kısmı ve en fazla can kaybına neden olanları bu iktidar zamanında yapılmış yeni siteler. İktidar inşaatçılara “yürü ya kulum” diyen bir iktidar. Hiçbir şekilde halkın ihtiyaçlarını düşünerek, yoksul, evsiz halkı sosyal konutlara kavuşturmayı hedeflemiyor. Muhtemelen şimdiden Saray’da inşaat projeleri üzerine mesaiye başlamışlardır. Daha enkaz altından insanlar canlı çıkıyor ama onların derdi bir an önce buraları şantiye haline getirmek. Onların hazırlığı bu olur. Halkımızın yaralarını sarmak için bir hazırlık yok.
“Binlerce yurttaşımız can verdi, yaralandı, evsiz ve işsiz kaldı” diyen Çepni, bundan sonra neler yapılması gerektiğine dair ise şunları söyledi: Bunların yaralarının kapatılması elbette uzun sürecek. Ve bu sürecin insandan, hayvandan, doğadan yana bir anlayışla gerçekleşmesi için çok büyük mücadele vermek lazım. İktidarın deprem anında gösterdiği nefrete, dayanışma gösterenlere karşı tehditlerine, depreme karşı öfkesini twittle dile getirenleri hedef haline koymasına bakıldığında, bundan sonraki süreçte de bu iktidarın yine ırkçı, ayrımcı, şirketleri koruyan vahşi düzenini devam ettireceğini görmek için alim olmaya gerek yok. Halkın yaralarının sarılması bu iktidarın zihniyetinin yenilmesine bağlı.
Bunun haricinde ise, elbette bu yıkımın çok yönlü olarak kayıt altına alınması lazım. TMMOB heyetleri buna başladı. Çünkü bir doğa olayının neden bu kadar büyük bir felakete neden olduğunu bilimsel, siyasi, hukuki boyutlarıyla ortaya çıkarılması ve halka anlatılması lazım. Siyasi olarak bu katliamın sorumlusunun siyasi iktidar olduğu, mevcut kapitalist sistem olduğunu, kardan başka bir şey düşünmeyen rasyonalitenin olduğunu ortaya koymak lazım. Bu doğrultuda da hesabının sorulması için mücadele edilmesi gerekir.
HABER MERKEZİ