İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınarak yerine kayyım atanan Êlih Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Sönük, 4 Kasım’dan beri yaşananları değerlendirdi. Kayyım atamaların 2016 yılından bu yana devreye konulduğunu hatırlatan Gülistan Sönük, 2016, 2019 dönemlerinde kayyım atamaların yapıldığını anımsatarak, “İktidar ve atadığı kayyımlar belediyelerde rant, hırsızlık, talana alışmışlardı. Dolayısıyla buralardan kendi etrafını besleyerek, belediyeler yoluyla bir kültür kırımı gerçekleştiriyorlardı. Kadın çalışmaların toplumdaki değişimlerini kendisi de gördü. Kayyım yerellerde birçok bürokratları ile birlikte bir kirlilik zinciri oluşturdu. İktidar açısından bunun devam ettirilmesi gerekiyordu” ifadelerini kullandı.
Kayyım atamalarının hukuki bir zeminin olmadığını dile getiren Gülistan Sönük, “Uydurdukları gerekçelere kendileri dahi inanmıyor. Bununla birlikte 2016’dan bu güne kadar hiçbir belediye eşbaşkanımız hakkında yoksuzluk, hırsızlık veya iddia ettikleri gibi ‘örgüte para aktarma yada örgüte alan açma’ gibi absürt iddiaları ispatlayacak hiçbir delil ortada yokken bunu bahane ettiler. Bütün yargılamalar sonucunda bütün arkadaşlarımız zaten beraat ettiler” diye belirtti.
‘KAYYIM KÜRT DÜŞMANLIĞIDIR’
Kayyım politikasının Kürt düşmanlığı olarak değerlendiren Gülistan Sönük, seçimlerin hemen akabinde Wan’a kayyım atma girişiminin halkın direnişiyle karşılaştığını, ardından Colemêrg Belediyesi’ne kayyım atandığını hatırlattı. Kayyım atamasını meşrulaştırmak için Colemêrg Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Taş’a ceza verildiğini söyleyen Gülistan Sönük, “Êlih, Xelfetî ve yine Mêrdîn’de aynı şekilde. Bütün bu kayyım atamaları yaşanırken, halkta kabul etme, sindirme söz konusu değildir. Halkın kendisi 8 yıllık kayyım pratiğinde nelerin yaşandığını, nelerin yapıldığını, nelerin yaratılmak istendiğini net bir şekilde gördü. Dolayısıyla büyük bir direnişle de karşılaştılar” diye konuştu.
‘BÜTÜN KÜRTLER 6 YIL 3 AY HAPİS VERİLİYOR’
Aynı şekilde Dêrsim ve Pulur (Ovacık) belediye eşbaşkanlarına 6 yıl 3 ay hapis cezası verilerek yerlerine kayyım atandığını hatırlatan Gülistan Sönük, “Artık şuna alıştılar 6 yıl 3 ay, neredeyse bütün Kürtler 6 yıl 3 ay ile cezalandırılıyor. Bunu artık meşru ve hukukî bir gerekçe olarak göstermeye çalışıyorlar” ifadesini kullandı.
Kayyımların meşru bir zemini olmadığının birçok hukuk örgütü tarafından da dile getirildiğine işaret eden Gülistan Sönük, “Kayyım atamaları asla hukukla alakası yok. Tamamen AKP’nin siyasi kararları” dedi.
Êlih’te 4 Kasım sabahı belediyelerinin polis ablukasına alınmasıyla kayyım kararını öğrendiklerini ifade eden Gülistan Sönük, kendisine halen resmi bir tebligat yapılmadığını kaydetti.
‘ÊLIH HALKI DİRENİŞTEN VAZGEÇMEDİ’
Seçim öncesi gerçekleştirilen saldırıların kayyım ataması ile davam ettiğinde işaret eden Gülistan Sönük, “Eril iktidarın eril ittifakı sürekli cinsiyetçi söylemlerle bizi hedef alıyor. Kayyım atandığında binlerce insan kadın, çocuk, yaşlı, engelli, her meslek grubundan insan gelip iradelerine sahip çıktılar. Büyük bir direniş oldu. Tabii bu direnişle birlikte polisin fütursuzca saldırısı da oldu. İnsanlar işkencelerle gözaltına alındı. Bir OHAL görüntüsü Êlih’te günlerce devam etti. Tabii büyük bir direnişle de karşılaştılar. Batman Emniyeti de İçişleri Bakanlığı da böyle bir direniş beklemiyordu. Kayyım atayacağız, iki uyduruk cümle yayınlayacağız, hukuka dayandıracağız, insanlar gelecek biraz asker polis görüntüsü verirsek, zırhlı araçları görünce insanlar geri çekilir, böyle bir beklentileri vardı; ama çok büyük yanıldılar. Êlih halkı gözaltına alındı, tazyikli su, tekme tokatla dövüldüler. İnsanların kıyafetleri yırtıldı. İnsanların ayakkabıları yırtıldı. İki hafta boyunca insanların vücudundaki morluklar geçmedi ama buna rağmen insanlar alanları terk etmedi” diye ifade etti.
‘HALKIN DİRENİŞİNDEN GÜÇ ALDIK’
İşkence ile gözaltına alınanların serbest bırakıldıktan sonra belediye önüne gelip direnmeye devam ettiğini vurgulayan Gülistan Sönük, şöyle devam etti: “Biz bu arkadaşlarımızdan çok büyük bir güç ve moral alıyorduk. İnsanlar kendi iradelerine sahip çıkıyorlardı. Mesela Yusuf Kaya’nın kullandığı söz ‘Biz halkız, biz gece gündüz çalıştık’ gerçekten de Êlih halkı gece gündüz çalıştı. Belediyesini 81 il içerisinde rekor oyla seçti. Kurdukları söz bir saldırı gerekçesi asla olamaz, bir yandan bütün demokratik tepkileri, protestoyu kabul ediyorum, bir sıkıntı yok deyip, kentte 10 gün OHAL ilan edip yürüyüş ve gösterileri yasaklamak ikiyüzlülüktür. Gözaltına alınan arkadaşlarımızın bize direniş mesajları bizi motive ediyordu, bize güç veriyordu. Günlerce onlardan aldığımız bu enerjiyle bu güçle o direniş alanında bekledik. Vedat (Özer) arkadaşımızın yaptığı ‘Bizim belediyelerimizi boşaltın’ anonsu bize büyük bir güç verdi. Biz seçimde yarıştık. Siz, bu kentte –AKP- 81 ilde en düşük oy oranını aldınız. En yakın rakibine yüzde 50 fark atan tek il burasıdır. Elbette ki insanların başarının gasp edilmesi karşısındaki öfkesi olacak. Bu bizim en doğal hakkımız.”
‘YÜRÜTMEYİ DURDURMA BAŞVURUSU YAPILDI’
Kentin bir direniş tarihi olduğunu belirten Gülistan Sönük, direnişe devam edeceklerini belirterek, şunları söyledi: “Biz beş yıla kadar bu kentin seçilmişleriyiz. Çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Belki bir asfalt dökemeyiz, ama bu kadına yönelik şiddeti durdurmak için çalışmalarımız devam edecek. Özel savaş politikası olarak Kürdistan’a yayılmak istenen uyuşturucu ile mücadelemiz devam edecek. Erken yaşta çocuk evliliklerinin sona ermesi için mücadelemiz devam edecek. Toplumun kendi sorunlarıyla boğulup, apolitik bir toplum yaratmalarına karşı iddiasını kurduğumuz ahlaki ve politik bir toplumu kurma mücadelemiz her türlü devam edecek. Dört duvar bu gün gasp edilmiş olabilir. Buna karşı da direnişimiz her gün devam edecek, her gün taleplerimiz olacak. Hukuki boyutuyla da avukat arkadaşlarımız ilgileniyor, yürütmeyi durdurma davalarımızı açtık. Ama toplumsal boyutuyla belediyeleri hep birlikte öreceğiz. Kentler kaldıramaz, dört yıl boyunca o gaspı tekrar kaldıramaz.”
Fethi Balaman / MA