“Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun” teklifi 27 Aralık 2020 tarihinde muhalefetin “derneklere kayyım atamanın önünü açtığı” ve “avukatlara muhbirlik” dayattığı yönündeki tepkisine rağmen Meclis Genel Kurulu’ndan geçti. Birçok çevre tarafından “Anayasa’ya aykırı” ve “Sivil toplum kuruluşlarını bitirme yasası” olarak değerlendiriliyor. Kayyım atanmasının önünü açan yasayla dernek ve vakıf faaliyetlerine yönelik kısıtlamalar getirilirken, İçişleri Bakanlığı’na yöneticilerin görevden alınması ve yerlerine kayyım atanması yetkisi veriliyor.
Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER) Eşbaşkanı Ahmet Ertaş, İzmir İnsan Hakları Gündemi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Özlem Yılmaz, derneklere kayyım atamanın önünü açan yasaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘AMAÇ TUTUKLULARI YALNIZLAŞTIRMAK’
TUHAY-DER Eşbaşkanı Ahmet Ertaş, AKP’nin yıllardır sivil toplum örgütleri üzerinde kurduğu baskı mekanizmasıyla tek adam rejimini kalıcılaştırmak istediğini söyledi. Ertaş, getirilen yasayla dernek ve vakıf faaliyetlerine yönelik kısıtlamalarla demokratik hak ve taleplerin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını belirtti. “TUAHY-DER olarak cezaevlerinde yaşanan hak ihalelerini ve sistemleştiren baskı mekanizmasını kamuoyuna duyuruyoruz” diyen Ertaş, gerek resmi makamlar nezdinde gerekse de demokratik kamuoyu nezdinde önemli bir konumlarının olduğunu dile getirdi.
Toplumun en dinamik ve en direngen kesimi olan siyasi tutsaklar ve cezaevleri olduğunu vurgulayan Ertaş, “Biz ailelerle birlikte cezaevlerindeki hak ihlallerini gündemleştirmeye çalışıyoruz. Asıl çıkarılmak istenen yasanın amacı da tutukluları yalnızlaştırmaya ve seslerini dışarıya ulaşmasını engellemek isteniyor” diye belirtti.
YASAYI TANIMIYORUZ
Türkiye’de günde onlarca insanın “Örgüt üyeliği ve yöneticiliği” iddiasıyla tutuklandığını hatırlatan Ertaş, “Yasayla beraber şu anda hukuk askıya alınmış ve kendi söylemleri ne ise hukukun yerine geçer bir pozisyona koyarak uyguluyor. Kayyım atama yetkisini direk valilerle de veriyor. Vali keyfi bir şekilde bu kararı uygulayabilir. Konuşmayalım diye hakkımızda davalar açılıyor. Ama biz bütün derneklerle, sivil toplum örgütleriyle birlikte bu yasaya karşı demokratik tepkimizi ortaya koymaya devam edeceğiz. Biz böyle bir yasayı tanımıyoruz ve tam tersine demokratik hakların daha da genişletilmesi yönünde arayış ve çabası içerisinde olacağız. Dernekleri toplumun ve demokratik talebin sesidir” diye konuştu.
HAK ARAYIŞI ENGELENECEK
İzmir İnsan Hakları Gündemi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Özlem Yılmaz ise, “Torba yasa olarak çıkarılan bu yasa ‘Terörün finansmanı ve kara paranın aklanması önlemek’ adı altında çıkarıldı. Bu yasa ile ilgili Birleşmiş Milletlerin belli ilkeleri var ve mali güç FATF dediğimiz kuruluş var. Bu kuruluş Türkiye’ye terör finansmanı ve kara paranın aklanması ile ilgili bazı kuralları getirmesini istemişti. Normalde bu yasa ile IŞID, El Kaide gibi radikal örgütlerin finans almasını önleyen bir sistemi kurmak artı kara paranın aklanmasını önlemektir. Ama Birleşmiş Milletler mali gücünün asıl istediği şey, yolsuzluğun önlenmesine dair Türkiye’nin bazı önlemler almasıydı. Fakat bizde durum tam tersi oldu.
Bu yasayla demokratik kitle örgütleri, dernek ve kuruluşların kapatılmasını ve kayyım atanmasının önünü açan bir yasaya dönüştü. Acele ile Meclis’ten geçen bu kanun aslında Birleşmiş Milletlerin mali gücünün istediği önlemler değil, bunun yerine dernekler kapatılarak demokratik hak arayışları engellenecek” dedi.
RİSK ALTINDAYIZ
Bu yasayla Cumhurbaşkanı’nın bu durumdaki bir derneğin mal varlığının dondurma yetkisinin olacağını belirten Yılmaz, şunları söyledi: “Derneklerin yardım toplaması konusunda internetten bağış toplarken, internetten tamamen durdurma yetkisini verilmesi ve bununda İçişleri Bakanlığı’nda olmasıdır. Cumhurbaşkanı kararı ve kararnamelerinin denetimi sıkıntılı çünkü itiraz etmek isteseniz de bunların aleyhinde hiçbir şekilde dava açamıyorsunuz. Buda bir derneğin mal varlığının dondurulması ve tamamen mal varlığından yoksun bırakılması anlamına gelir. Bir diğer dikkat çekici madde ise, normalde dernek denetimlerini Dernekler İl Müdürlüğü tarafından yapılıyordu. Şimdi ise kim oldukları belli olmayan memurlar tarafından defalarca denetim geçirme riski altındayız.”
MA