İçişleri Bakanlığı, dün Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Mardin Büyükşehir, Batman ve Urfa/Halfeti belediyelerine kayyım atadı. Tepkiyle karşılanan karara karşı protestolar gün boyu devam etti.
Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu’nde yer alan kurum temsilcileri, kayyım kararını “halk iradesinin gaspı” olarak nitelendirdi.
KAYYIMLARIN KADIN KARŞITI POLİTİKALARI
Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, “Kayyım atanmasının nedeni iktidarın siyasete ve demokrasiye olan tahammülsüzlüğüdür” dedi. İktidarın ülkeyi yönetemediği için kayyıma başvurduğunu söyleyen İşbilen, “Amed’de DEM Parti’nin belediyeleri yeniden kazanmasıyla kente bir renk geldi. Sosyal çalışmalar, halk buluşmaları gerçekleşti. Amed’te normalleşme oldu. Yani Kürtler kendi kültürlerini, dilini özgürce yaşatabileceği bir yerel yönetim oluşturmaya başladı” ifadelerini kullandı.
Geçmiş dönemlerde belediyelere atanan kayyımların ilk olarak kadın kurumlarını kapattığını anımsatan İşbilen, “Bundan kaynaklı şiddet mağduru kadınlar bu yönüyle çok sıkıntı yaşıyor. Çok zorluklarla karşılaşıyor. En azından bu 5 aydır şiddet gördüğünde kadının gidebileceği bir adres var. Çok rahat gidebiliyor, destek alabiliyor. Ama bu vesileyle yine kadınların önü kapandı. Yine erkek şiddetiyle kadınlar baş başa bırakıldı” diye kaydetti.
“İFLAS EDEN POLİTİKADAN VAZGEÇİLMELİ”
Kayyımların Kürt sorununun çözümsüzlüğünün bir sonucu olduğunu kaydeden İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz, “İktidarın bu konuda bir çözümsüzlük dayatması var. Özellikle 1 Ekim’den bu yana Kürt meselesinin yeniden demokratik yol ve yöntemlerle tartışılma ihtimalinin doğduğu bir yerde bu uygulamanın çözümsüzlüğü devam ettirme yönünde bir beyan olduğu anlaşılıyor. Kürt meselesinin çözümü, demokratik yol ve yöntemlerle olmalı. Kayyım uygulamalarından vazgeçilmesi gerekiyor” dedi.
Kayyımların 8 yıl süreçte birçok tahribata neden olduğuna dikkati çeken Yılmaz, “Bu kısır döngüden artık vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu durum seçme ve seçilme hakkının ağır bir ihlalini oluşturmaktadır. Yurttaşların kendi seçtikleri belediye eşbaşkanlar, görevlerini yerine getiremiyorlar. Bunun artık iflas eden bir politika olduğunu vurgulamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“BAŞKANLAR GÖREVE GERİ GETİRİLMELİ”
Kayyım uygulamalarının seçmen iradesine saygısızlık olduğunu vurgulayan Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, “Bu asla kabul edilecek bir uygulama değil. Aynı zamanda da hukuksuz bir uygulamadır. Kayyımı doğru bulmuyoruz. Hükümetin bu konuda halkın seçme ve seçilme hakkına saygı göstermesini istiyoruz. Atanan kayyımların yerine tekrar belediye başkanlarının göreve getirilmesini talep ediyoruz. Halk da kayyımın hukuksuzluk olduğu bilincinde. Halk demokratik tepkisini zaten kayyım uygulamalarına karşı 31 Mart’ta ortaya koydu. Kayyım atanan birçok il, ilçede halk sandığa giderek oy kullandı. ‘Biz belediye başkanını seçeriz, biz meclisi seçeriz’ mesajını zaten verdi” ifadelerini kullandı.
“KAYBEDECEK ZAMANIMIZ YOK”
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Serhat Kılıç, seçmen iradesinin gaspıyla karşı karşıya olduklarını vurguladı. Kılıç, “Demokratik bir şekilde başa geldiler ama maalesef bir tahammülsüzlükle karşı karşıyayız. Bunun ne ahlaki ne de hukuki bir boyutu var. Biz bu durumla yeni karşı karşıya kalmıyoruz. 8 yıldır bu politikayla karşı karşıyayız. Tabi bu politika 8 yıldır bir sonuç almadı, bundan sonra da almayacak. Herkes bu ahlaksızlığa ve hukuksuzluğa karşı çıkması gerekiyor. Çünkü artık gerçekten kaybedecek zamanımız yok. Bu bizim irademize ve varlığımıza karşı yapılan bir saldırı. Bunun karşısında irademize ve varlığımıza sahip çıkıyoruz” şeklinde konuştu.
MA / Heval Önkol