■ Politika’dan Yorum
1 Eylül Dünya Barış Günü’nün kaynağı 2. Dünya Savaşı’nın başlangıcını işaret eden faşist Alman ordularının Polonya’ya saldırdığı 1 Eylül 1939 tarihidir.
Kapitalist-Emperyalist Sistem varlığını sürdürdüğü sürece barış ortamının kalıcı olarak sağlanması mümkün değildir. Ancak 1945 ile 1990 arasında 45 yıl Avrupa’da barışın korunabilmesinin nedeni o dönemde Sosyalist Sistemin varlığı idi. Ne zaman Sosyalist Sistem karşı-devrim sonucu çöktü Avrupa’nın ortasında Yugoslavya’da savaş başladı. Yugoslavya parçalandı ve eski Yugoslavya’dan 6 devlet çıktı. Bunların Sırbistan hariç 5’i NATO’ya dahil edildi ve pey der pey AB’ye üye alınıyorlar.
Ardından NATO tüm anlaşmalara aykırı olarak sınırlarını Doğu ve Güneydoğu Avrupa’ya genişletmeye başladı. 2022’de sıra Ukrayna’ya gelince Rusya DUR dedi. Amaç Ukrayna’yı AB ve NATO’ya dahil edip Rusya’ya sınırdaş olmaktı. Sonrası malum…
Diyeceksiniz ki bunda ne var? Bu soruyu soran okuyuculara ABD Güvenlik Danışmanı General Zbgniev Brezesinskiy’nin “Satranç Tahtası” kitabını okumasını önerebiliriz. Bu kitapta çok kısa özetlersek Brezesinskiy Sovyetler Birliği ve Sosyalist Sistemin çökmesi ile tek kutuplu bir dünya oluştu. Ancak bu ABD’nin dünya hegemonyasını kurmak için yeterli değildir. ABD’nin dünya hegemonyasını kurmak için Merkezi Asya’yı (Orta Asya) ele geçirilmesi gerekmektedir. Bu amaca ulaşmak için önce NATO’nun sınırları Doğu Avrupa’ya genişletilmeli. Ardından Rusya 17 ayrı devlet halinde parçalanmalı. Bütün bunların sonucunda ABD Merkez Asya’ya egemen olabilir ve dünya hegemonyasını kurabilir.
Son onyıllarda Ortadoğu’da yürütülen savaş da bu stratejinin diğer bir koludur. Amaç Ortadoğu’yu tamamen ABD’nin nüfus alanı haline getirmektir. Bunun bir nedeni zengin yeraltı doğal kaynakları ise diğer bir nedeni ise jeo-politik stratejik konumudur.
Biz bu çatışma alanlarının tam ortasında bir yerde yaşıyoruz ve her taraftan bu bölgeler ile çevrili durumdayız. Türkiye’nin Akdeniz ile Karadeniz, Asya ile Avrupa arasındaki stratejik jeo-politik konumuna bakıldığında bu stratejinin dışında kalma şansı olmadığını anlayabiliriz.
Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de dört parçaya bölünmüş Kürdistan’ın bu bölgedeki stratejik konumu ile Türkiye’nin durumu arasında sıkı bir ilişki vardır. Türkiye’nin 40 yıldır Kürt halkını imha ve asimile etmek ve de Kürdistan’ın diğer parçalarını nüfuz alanına almak için (siz işgal anlayın) sürdürdüğü savaş ABD ve NATO’nun uluslararası savaş stratejilerinden ayrı ele alınamaz.
ABD ve NATO bu savaşları ve ABD’nin dünyada tam hegemonya kurma stratejisini kapitalizmi korumak ve dünyaya hakim kılmak için sürdürüyor. Kapitalizm; sömürü, yoksulluk, ölüm ve yıkım demektir. Kapitalizm ile savaş bu anlamda eş anlamıdır. Veya kapitalizmi sürdürmek için savaşa ihtiyaçları vardır. Savaş’ın anti-tezi barıştır. Barış ise ancak uğruna savaşılarak elde edilebilir. Ulusal ve uluslararası alanda sınıf savaşımını yükseltmek amaca ulaşmanın anahtarıdır. Savaşsız ve sömürüsüz bir dünya ancak bu şekilde elde edilebilir.