Muğla Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanı’nın kesilerek, maden ocağı açılmak istenmesine karşı eylem yapan köylülere “Ormanı işgal ve ormandan faydalanma” gerekçesiyle açılan davanın ilk duruşması Milas 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada yargılanan köylüler Nejla Işık ve Ahmet Tatar ile avukatları hazır bulundu. Duruşmayı çok sayıda ekoloji örgütü temsilcisi ve yurttaş da takip etti.
Duruşma kimlik tespitinin ardından sanıkların savunmaları ile başladı. “Ormanı işgal ve ormandan faydalanma” ile suçlanan sanıklar, Akbelen’in kendi ormanları olduğunu ve orada işgalci olmadıklarını vurguladı. Ormanın maden ocağı için kesilmesine karşı yıllardır nöbette olduklarını belirten sanıklar, ata-analarından kalan ağaçların 6 günde kesildiğini ve ellerinden alındığını aktardı. Suçları olmadığını belirten sanıklar, beraatlerini talep etti.
Sanık avukatları ise doğayı korumanın Anayasal bir ödev olduğunu vurgulayarak, müvekkillerinin anayasal, demokratik haklarını kullandığını kaydetti. Akbelen’de yaşanan yıkımı anlatan avukatlar, müvekkillerinin yaşam alanlarını, ağaçlarını ve zeytinlerini koruduğunu vurguladı.
SAVCI CEZA İSTEDİ
Ardından mütaalasını açıklayan savcı, sanıkların “Ormanı işgal ve ormandan faydalanma” suçundan cezalandırılmasını istedi.
Kararını açıklayan mahkeme hakimi ise sanıkların suçlamadan beraatine karar verdi.
DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA
Dava öncesinde adliye binası önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada “Ormanı işgal eden köylü değil şirketlerdir”, “Akbelen’den vazgeçmiyoruz” ve “Mücadelemiz yargılanamaz” dövizleri taşındı. Açıklamaya yargılanan köylülerin yanı sıra çok sayıda ekoloji derneği ve yurttaşta katıldı.
İkizköy Muhtarı Nejla Işık, ormanı korudukları için hakim karşısına çıkacaklarını söyledi. Ormanı işgal edenlerin ortada olduğunu belirten Işık, “Köylü beş senedir o ormanı koruyor, canı pahasına koruyor. Toprağını koruyor, zeytinini koruyor. Koruduğumuz için yargılanıyoruz. Adalete güvenmek istiyoruz. Beş senedir Akbeleden için adalet dedik, zeytinlerimiz için adalet, köylerimiz için adalet dedik. Nasıl bugüne kadar adalet aradıysak bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz. Bir adım dahi geri atmayacağız. Neyle yargılarsa yargılarlarsa yargılasınlar boynumuz kuldan ince. Yaşasın mücadelemiz. Yaşasın onurlu mücadelemiz” dedi.
‘YASADIŞI BİR OPERASYON YAPTILAR’
Yargılanan köylülerden Ahmet Tatar da 12 Eylül 2022’de Akbelen ormanına girildiğini anımsatarak, “12 Eylül 1980 ruhuna uygun bir operasyon yaptılar. Komando, jandarma bir de buna ilave olarak Milas Jandarma Güçleri, resmi kıyafetlerle operasyon yaptılar. Yasa dışı bir operasyon yaptılar. Şirketle iş birliği içerisinde bir operasyon yaptılar. Alandan bizi uzaklaştırarak alanı, kendileri işgal ettiler. Kullandıkları konteynerlerin üzerinde bir şeyi unutmuşlar. Şirketin YK Enerji’nin yani Limak ve İştaş’ın metal etiketlerini konteyner üzerinde sökmeyi unutmuşlar. Ve bu da operasyonun aslında günler önceden planlandığını ve o gün uygulamaya geçirildiğini gösteriyor. Akbelen’i, ormanı, ağaçları, doğal yaşamı, yaşamsal tüm değerleri yok edenler, vahşice saldıranlar bugün ormanda ağaçlarını korumaya çalışanları yargılıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘TRAJİKOMİK BİR DAVA’
Köylülerin avukatlarından İsmail Hakkı Atal da davanın trajikomik bir dava olduğunu vurguladı. Ormanı talandan korumaya çalıştıklarını kaydeden Atal, “Türkiye’de yargı diye bir şey yoktur. AKP’nin hakimleri ve AKP’nin savcıları vardır. Tamamen göstermelik ve şekli bir yargılama yapmakta ve yukarıdan AKP Genel Merkezi’nden aldıkları talimatlarla halkın muhalefetini bastırmak ve korkutmak için böyle uyduruk davalar açmaktadırlar. Türkiye’de yok. Türkiye’de ilk defa böyle bir dava Limak için Akbelen’de açıldı. Burada AKP Akbelen için özel bir savcı tayin etti. Davalar herhangi bir şekilde kendilerinin isteği dışına taşmasın diye. Akbelen’in özel savcısı daha açıyor AKP Genel Merkezi’nden aldığı talimatlarla ve Türkiye’de bir uyduruk, demokrasi ve hukuk tiyatrosu oynanıyor” diye konuştu.
‘YOK HÜKMÜNDEDİR’
Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz ise “Bugün yaşadığımız kuraklık ve susuzluğun nedeni, ormanın yakılması, ormanın tahrip edilmesi ve yok edilmesidir. Bugün Muğla bölgesinde yaşadığımız susuzluğun gerekçesi bu. Bundan 25 yıl önce parlamentoda bulunduğumuz dönemlerde bunun üzerine basa basa durduk. Dolayısıyla bugün buradaki davayı kesinlikle kabul etmiyoruz. Buradaki arkadaşlarımızın bu davadan yargılanmaması gerekiyor. Avukat arkadaşlarımız gerekli savunmaları yapacaklardır. Ben arkadaşlarımıza geçmiş olsun diyorum. Bu dava yok hükmündedir” diye belirtti.
MA