Kasım ayından beri Yunanistan’da çiftçiler artan maliyetler ve geciken ödemelere karşı sokaklara çıkıyor. Traktörler limanları, sınır kapılarını, otoyolları ve havaalanlarını kapattı. Öfke kısa sürede sembolik bir mesaj haline geldi. Çiftçiler “Bu sistemi ayakta tutan biziz” diyor.
GEÇMİŞE BAKIŞ
Bugünkü protestolar ansızın ortaya çıkmadı. Almanya, Fransa ve Hollanda’da küçük üreticiler yıllardır maliyet baskısı ve bürokrasiye karşı sokaklara çıktı. Perakende zincirlerinin fiyat baskısı, kota uygulamaları ve çevre düzenlemeleri küçük çiftçiyi üretimden kopma noktasına getirdi. Destekler gecikti. Karar mekanizmaları büyük tarım şirketleri ve hükümetler arasında sıkıştı. Yunanistan’daki protestolar bu birikimin en görünür hâli oldu.
SINIRLAR VE EKONOMİ
Türkiye sınırındaki Kipi ve İpsala kapıları çiftçiler tarafından kapatıldı. Limanlar ve ana yollar da eylemlerden etkilendi. Bu durum ticaret trafiğini yavaşlattı ve ekonomik kırılganlığı görünür kıldı. Çiftçiler yalnızca kendi sorunlarını değil, Avrupa tarımının kritik halkasını vurguluyor. “Biz üretmezsek Avrupa’da hiçbir şey işlemiyor” mesajı hem sembolik hem gerçek.
HÜKÜMETİN ÇIKMAZI
Yunan hükümeti protestoları yatıştırmak istese de AB’nin kriterleri hareket alanını daraltıyor. Küçük üretici maliyet baskısı ve geciken desteklerle daha da zor durumda. Bugünkü patlama yalnızca Yunanistan’a özgü değil. Avrupa tarım sistemindeki yapısal gerilimin dışa vurumu olarak görülüyor.
SONUÇ
Yunanistan’daki eylemler sadece geciken ödemelere tepki değil. Avrupa tarımında yıllardır biriken sorunların, küçük üreticinin yükünün ve yolsuzlukların görünür hâle gelmesi. Bu öfke küçük üreticinin yalnız olmadığını, tarımın görünmeyen ama kritik bir parçası olduğunu hatırlatıyor. Avrupa tarımının geleceği bu uyarıyı dikkate almak zorunda…
HABER MERKEZİ / Zeynep Hayır

















