Katıldığı bir televizyon programında PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin hukuksuz olduğunu ve 28 aydır kendisinden haber alınamadığını dile getirdiği için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında “Suçu ve suçluyu övme” ve “Örgüt propagandası yapmak” suçlamalarıyla soruşturma başlatılan ve 27 Haziran’da gözaltına alınan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, çıkarıldığı mahkemece 28 Haziran’da tutuklandı. Tutukluluğunun üzerinden 9 gün geçen Yanardağ, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi Kampüsü’nden avukatları aracılığıyla gönderdiği mektupla, programda sarf ettiği sözlerinin arkasında durduğunun altını çizdi.
“BAŞARALI OLAMAYACAKLAR”
Mektubunda, kendisi için dışarıda dayanışma gösteren herkese selamlarını ileten Yanardağ, kendisi üzerinden geliştirilen operasyonun amacının bağımsız ve halktan yana medyaya gözdağı verilerek toplumun sindirilmek istendiğini belirtti. “Ancak başarılı olamayacakları çok açıktır” diyen Yanardağ, “Karşımızda adil ve demokratik olmayan bir seçimle halkın iradesine elkoymuş, iftira, yalan, kara propaganda ve hile ile seçimleri çalan bir iktidar vardır. Bu iktidar tarihsel ve siyasal ömrünü doldurmuştur. Mevcut sonuçların bir an için doğru olduğunu kabul etsek bile toplumun yarısının direndiği ve teslim olmadığı bir islamofaşist bir rejim söz konusudur” dedi.
REJİMDEN KURTULMANIN YOLU
Rejimin mevcut haliyle yürütülemeyeceğini ifade eden Yanardağ, rejimden kurtulabilmek için ise şu önerilerde bulundu: “O yüzde 48’lik büyük direniş potansiyelini korumak, güçlendirmek ve geleceğe taşımaktır. Bu nedenle muhalefet güçlerinin kendi iç tartışmalarına gömülmeleri büyük bir hata olacak ve tarihsel fırsatın kaçırılmasına yol açacaktır. Yapılması gereken şey ilerici, demokratik, cumhuriyetçi ve sol güçlerin arasındaki birlik ve dayanışma ilişkilerini geliştirmektir. İktidarı sınırlayabilecek tek güç budur.”
“GÖRÜŞLERİMİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİM”
İmralı Adası’nda ağır tecrit altında tutulan ve infaz hukukunun uygulanmadığı Abdullah Öcalan’ın durumuna da değinen Yanardağ, mektubunun devamını şu sözlerle bitirdi: “ Ben infaz hukukunun uygulanmasını isterken -ki bir devletin kendi yasasını uygulamasını istemektir bu- esas olarak bu oyunu açığa çıkardım. Öyle anlaşılıyor ki bu konu iktidar çevrelerini çok rahatsız etmiş. Ben zorbalığa boyun eğmeyeceğim. Sözlerimde ‘suç’ değil siyasal teşhir ve analiz vardır. Bu görüşlerimi savunmaya devam edeceğim. İnfaz hukuku herkese adil biçimde uygulanmak durumundadır. Eğer böyle yapılırsa iktidarın İmralı’yı bir siyasal araç olarak kullanmasının da önüne geçilecektir. Bir dostumun dediği gibi kimse endişe etmesin, Silivri soğuk değil. Bana destek veren herkese selamlarımı, saygılarımı ve sevgilerimi iletiyorum.”
MA