Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi, yaklaşan 14 Mart Tıp Haftası öncesinde sosyal medya üzerinden düzenlenen çevrimiçi bir basın toplantısında bir araya geldi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TTB Merkez Konseyi 2. Başkanı Ali İhsan Ökten ve TTB Merkez Konsey üyesi Meltem Günbeği’nin sırayla söz aldıkları toplantıda açıklamayı ve 14 Mart Tıp Haftası Programını TTB adına Fincancı okudu.
Fincancı’dan sonra söz alan 2. Başkan Ökten, toplantıya katılan bütün sağlık çalışanlarına teşekkür ederken, pandeminin getirdiği sorunlara odaklanan bir program hazırlamaya çalıştıklarını söyledi. Meltem Günbeği de sağlık çalışanlarına destek olmak amacıyla bu programa dahil olan sanatçılara teşekkür etti.
Toplantıda yapılan basın açıklaması şu şekilde:
Pandemide Kaybettiğimiz Sağlık Emekçilerini Saygı ve Özlemle Anıyor, Toplumsal Sağlık İçin Demokrasi ve Adalet İstiyoruz!
Ekonomik kriz koşullarında insanca yaşamaya olanak vermeyen ücret politikası, çalışma koşullarımızın zorluğu ve sağlık alanında yaşanan şiddetin yol açtığı kaotik sağlık ortamı nedeniyle yıllardır geleneğimizden aldığımız güçle her 14 Mart’ta sorunlarımızın çözümü için mücadelemizi yükselterek ilerliyoruz. Ülkemizde siyasal iktidarın demokrasiden gittikçe uzaklaşan politikalarının yol açtığı haksızlık, eşitsizlik, adaletsizlik ve sağlıksızlık, yıkıcı etkisini hissettiğimiz pandemi ile birlikte son bir yılda daha da derinleşti. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte piyasaya teslim edilen sağlık alanında var olan sorunlar çığ gibi büyüdü.
Yönetilemeyen Pandemi
Tüm yükü sağlık çalışanlarına yükleyen ve yalnızca hastanelerde süreci karşılayan strateji(sizlik), etkisizleştirilen birinci basamak sağlık sistemi ile birleşen pandemiyi yönetememe sonucunda onbinlerce yurttaşımızı, sağlık emekçisini, hekimi kaybettik. Binlerce yıldır bu topraklarda şifa dağıtan sağlık çalışanları olarak önlenebilir nedenlerle yaşamını yitiren tüm meslektaşlarımızın ve yurttaşların acısını yüreğimizde hissederek bu 14 Mart’ta çok üzüntülüyüz, öfkeliyiz.
Haksızlıkların, eşitsizlik ve adaletsizliğin derinleştiği bu dönemde insanlarımızı kaybederken, sağlık emekçileri yaşatma çabasını canlarıyla ödedi. Siyasal iktidar ise duyarlılığını salgını değil algıyı yöneterek; genelgelerle cezalar yağdırıp insanları açlığa mahkûm ederken, bir yandan da lebalep dolu parti kongreleriyle gösterdi. Bizler kaybettiğimiz insanlarımızın cenazelerini bir avuç yakınımızla defnedip yasımızı yüreğimize gömerken, pandeminin başlangıcında semptom olmadan da test yaptırabilen “ayrıcalıklı zümre” kalabalık cenaze törenlerinde nutuklar attı.
#İyikiTTBVar
Sağlık emek ve meslek örgütlerinin, yerel yönetimlerin, toplumun katılımı sağlanmadan pandemi ile mücadelenin başarılı bir şekilde yürütülemeyeceğini, salgının ilk gününden itibaren gizlenen gerçeklerin can kayıplarını artıracağını söyleyip, hakikatin peşine düştüğümüz için meslek örgütümüz hedef gösterildi; soruşturmalarla ve davalarla boğuştuk, görevlerimizden alındık. Tüm baskılara, gözdağı ve suçlulaştırma çabalarına rağmen pandemi gerçeklerinin sözcüsü, bilimsel tutumun onurlu simgesi olmaya devam ettik. İktidarın unuttuğu önemli bir nokta vardı; “Gerçeklerin er ya da geç, ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır” ve haklı olduğumuz ortaya çıktı.
Sağlık Emekçileri
Pandemi sürecinde sağlık emekçilerine “Hakkınız ödenmez” diyenler o hakkı ölümlerle, hastalıkla, bizleri tükenmişlikle baş başa bırakarak ödediler. Sağlık emekçilerine iş güvencelerini ellerinden alan sözleşmeler, uzun çalışma saatleri, izinsiz, emeklilik ve istifa hakkını kullanamadığı zamanlar dayatıldı. COVID-19’dan zarar gören, ölen sağlık emekçilerine illiyet bağı dayatan yasaları övüp, COVID-19 için meslek hastalığı yasası çıkarmamakta direttiler. Sağlık çalışanları, çıkardıklarını iddia ettikleri kırpılmış Sağlıkta Şiddet Yasası’nın sonuçlarını da yaşamaya devam etti. Orak sokulabilecek kadar güvensiz ortamlarda çalışmak zorunda bırakıldık.
Tıp Eğitimi
Akademisyenlere, asistanlara “Eğitimi boş verin, nitelikli olması önemli değil, önce hastanelerde köle gibi çalışıp kışkırttığımız talebi karşılayın” diyerek güvencesiz çalışma dayatıldı. Pandemiyi fırsat bilip birçok üniversitede kadrolara haksız, hukuksuz, liyakatsiz atamalar yapıldı. Bir günde açılan tıp fakülteleri, haksız kadrolar, denetimsiz eğitim programları ile tıp eğitimi giderek niteliksizleştirildi.
Taleplerimiz
Tıp eğitimi başta olmak üzere eğitimi niteliksizleştirenlere; yanlış politikalar sonucunda toplum sağlığını bozanlara; bir avuç yandaşı zenginleştirirken, derinleşen ekonomik krizin bedelini sağlık çalışanlarına ve topluma ödetenlere; demokrasinin en temel değeri olan ifade özgürlüğünü yok sayan, cezaevlerinde hukuksuz, dayanaksız ve hiçbir suç kanıtı olmadan binlerce kişinin eza çekmesine yol açan, ülkemizde hukukun üstünlüğünü yok sayan anlayışa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Toplumsal sorunlar da dahil hastalıklara neden olan bütün etkenlerle mücadele ederken, dün olduğu gibi bugün de hakikatin ve bilimin ışığında, korkmadan, hekimlik değerlerinin bize yüklediği sorumlulukla Toplum Sağlığı için demokrasi ve adaleti savunmaya devam edeceğiz.
Bu 14 Mart’ta Taleplerimiz:
- COVID-19 meslek hastalığıdır, önerdiğimiz yasa tasarısı kabul edilsin.
- Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın.
- Şiddetsiz bir sağlık ortamında çalışabilmek için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkarılsın.
- Emekliliğimize de yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin.
- Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.
- Liyakatsiz atamalar, tip sözleşme dayatmaları, tıp eğitimini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin açılması durdurulsun.
Sağlık emek meslek örgütleri, tabip odaları ve hekimler olarak 14 Mart Tıp Haftası’nda sağlık ortamının tüm olumsuzluklarına rağmen sayısız eylem ve etkinliklerle “Yitirdiklerimiz gönlümüzde, taleplerimiz dilimizde” diyeceğiz.
Pandemiye yol açan koşulları, pandemide görünmez kılınanları ve pandemi ile derinleşen krizi “Pandeminin Türkiye’de Birinci Yılı: Doğa, İnsan ve Geleceğimiz” başlıklı uluslararası sempozyumda tüm yönleriyle ortaya koyacağız.
Bir kez daha pandemide kaybettiğimiz sağlık emekçilerini saygı ve özlemle anıyor; hekimlik değerlerinden aldığımız güçle Toplumsal Sağlık İçin Demokrasi ve Adalet talep ediyoruz.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
HABER MERKEZİ


















