Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Wan Şube Kadın Meclisi ve Wan Şube Çocuk Hakları Komisyonu, şüpheli kadın katliamları ve çocuk intiharlarının aydınlatılması talebi ile Rêyâ Armûşê ilçesine bağlı Cumhurriyet Caddesinde bulunan Şeker Bank’ın önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Şüpheli kadın ölümleri ve çocuk intiharları aydınlatılsın” yazılı pankart taşınırken sık sık “Koruma aklama failleri yargıla” sloganları atıldı. Açıklamaya, Wan’da bulunan birçok sivil toplum örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.
Açıklamayı kitle adına, Eğitim Sen Wan Şube Kadın Meclisi Sekreteri Sema Aktaş okudu. Son dönemde Wan’da yaşanan çocuk intiharları ve şüpheli genç kadın ölümlerini derin bir kaygı ve büyük bir sorumlulukla takip ettiklerini söyleyen Sema Aktaş, “Her bir çocuk ölümünün, yalnızca bir aileyi değil; toplumu, kamu kurumlarını ve eğitim emekçilerini de açıkça sorumluluk almaya çağıran ağır bir ihlal olduğunu söyledi. Sema Aktaş, “Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Anayasa’nın 41. maddesi ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, devlete çocukların yaşam hakkını, güvenliğini, sağlığını ve gelişimini koruma yükümlülüğü yüklemektedir. Buna rağmen yaşanan bu trajik vakalar, çocukların korunması gereken tüm mekanizmalarda ciddi zaafiyetler olduğunu göstermektedir. Çocukların yaşam hakkı tartışmaya kapalı bir haktır. Devlet bu hakkı korumakla yükümlüdür. Ancak ne yazık ki ülkede yürütülen politikalar gösteriyor ki ne çocuklar ne de kadınlar korunmamaktadır. Geçtiğimiz yıl 67 binden fazla çocuk istismarı dosyası açılmıştır. Çocuk istismarı 10 yılda yüzde 300 artmıştır. Türkiye’de kayıtlı çocuk işçi sayısı 1.5 milyonun üzerinde olup son 10 ayda 81, son 10 yılda ise 800’den fazla çocuk, iş cinayetine kurban gitmiştir. Oysa iş cinayeti ve çocuk aynı cümlede dahi bulunmamalıdır” diye konuştu.
TALEPLER SIRALANDI
Tüm çocuk ölümleri ve ihmal-istismar vakaları hakkında derhal şeffaf, bağımsız ve etkin bir soruşturma yürütülmesi gerektiğine dikkat çeken Sema Aktaş, şöyle devam etti; “Deliller karartılmadan, kamuoyuna açık ve hesap verebilir bir süreç işletilmelidir. Çocukların ölümü hiçbir koşulda “bireysel sorun” ya da “aile içi mesele” olarak geçiştirilemez.Çocuk Koruma Kanunu’nda tanımlı önleyici ve destekleyici tedbirler eksiksiz uygulanmalıdır. Sosyal hizmet birimleri, rehberlik servisleri, okul yönetimleri, sağlık kurumları ve yerel yönetimler arasındaki koordinasyon güçlendirilmelidir. Eğitim kurumlarında psikososyal destek mekanizmaları yaygınlaştırılmalıdır. Rehberlik servisleri güçlendirilmeli, uzman sayısı artırılmalı, eğitim emekçileri bu süreçlere dair mesleki destekle donatılmalıdır. 4. Yoksulluk, zorbalık, istismar, toplumsal baskı ve güvenlik kaygısı gibi çocukları risk altına sokan tüm etkenlere yönelik kapsamlı sosyal politikalar geliştirilmelidir. Çocuk intiharları, yapısal sorunların sonucudur; çözüm politik düzeyde kararlılık gerektirir. Yerel ve merkezi yönetimler, risk altındaki çocuklar için erken uyarı ve izleme sistemi kurmakla yükümlüdür. Eğitim ortamlarında, aile içinde veya sosyal çevrede risk sinyali veren her çocuk için anında koruyucu müdahale yapılmalıdır. Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi tekrar yürürlüğe girmelidir. Eğitim Sen olarak bir kez daha vurguluyoruz: Kadını ve çocuğu her türlü şiddet ve istismardan korumayı teminat altına alan uluslararası sözleşmelerin gerekleri eksiksiz yerine getirilmeli; Türk Ceza Kanunu’nun koruyucu hükümleri derhal uygulanmalıdır. Failleri cesaretlendiren yargı kararlarına bir yenisi daha eklenmemelidir. Bizler, çocukları ve kadınları güçlendiren, güvenli, eşit ve özgür bir yaşamı savunan mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”
Açıklama sloganların ardından sona erdi.
MA















