İstanbul’da 3 Eylül 2022 tarihinde gözaltına alınan ve dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından hedef gösterilmesinin ardından tutuklanan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi eski üyesi Hüsamettin Tanrıkulu’nun “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davanın karar duruşması, 3 Ekim’de İstanbul 29’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Tanrıkulu’nun iddianamesinde, “Yunanistan’ın Lavriov Kampı’ndan sabotaj eğitimi alarak sansasyonel eylem amaçladığı” iddiası yer alıyor. Yine iki açık tanık ifadesinin yanı sıra 9 Ekim 2021 tarihinde Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen ve Tanrıkulu’nun “örgüte katılacağı” iddia edilen bir “ihbar maili” Tanrıkulu’nun dosyasında delil olarak bulunuyor.
Farklı tarihlerde birçok kişi hakkında ifade vererek tutuklanmalarına neden olan Kezban Kuday ve Şiyar Aydın isimli iki tanık, Tanrıkulu hakkında devam eden bir dava kapsamında verdikleri ifadelerde, Tanrıkulu’nun sadece siyasi faaliyetler kapsamında çalışmalar yürüttüğünü ve “örgütsel bir faaliyet” yürütmediğini söyledi.
MAİLİ EGM’NİN ATTIĞI ORTAYA ÇIKTI
Tanrıkulu hakkında açılan davanın ilk duruşmasında ise, Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen ihbar mailinin kim tarafından atıldığının araştırılması ve tanık olarak dinlenmesi yönünde ara karar verildi. Yapılan araştırmada mailin Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) tarafından atıldığı ortaya çıktı. Mahkeme, buna rağmen “ihbar mailinin tek başına delil niteliği taşımadığı ancak yan delil olarak değerlendirilmesi gerektiği” kararı verdi.
Soylu’nun hedef göstermesi üzerine tutuklanan ve hakkındaki “ihbar maili”nin EGM tarafından atıldığı ortaya çıkmasına rağmen Tanrıkulu için 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis ceza isteniyor.
Tanrıkulu’nun avukatı Nagehan Avçil, müvekkili hakkındaki dava ve iddialara dair konuştu.
SOYLU HEDEF GÖSTERDİ
Müvekkili Tanrıkulu’nun daha önce polis tarafından kaçırılarak ajanlık dayatmasına maruz kaldığını belirten Avçil, Tanrıkulu’nun takip edildiği ve basın açıklaması gerçekleştireceği 3 Eylül’de gözaltına aldığını söyledi. Gözaltına alınan Tanrıkulu’nun kendisine, “Polisler beni ölümle tehdit ediyor, bunu kamuoyuyla paylaşın” dediğini aktaran Avçil, bu durumun kamuoyuna yansımasından hemen sonra dönemin İçişleri Bakanı AKP’li Süleyman Soylu tarafından hedef gösterildiğini kaydetti. Avçil, “Hüsamettin 22 yaşında bir genç. İçişleri Bakanı tarafından hedef gösterildiğini öğrendiğinde, bir tedirginlik yaşadı. Hatta onunla birlikte olan polislerin, ‘Bu twitten sonra senin serbest bırakılma şansın yok’ demiş. Bunu savcılık ifadesinde de dile getirdi” diye belirtti.
“BİR KURGU HAZIRLANDI”
Tanrıkulu’na savcılıkta da daha önce kendisi hakkında soruşturma yürütülmüş ve takipsizlik kararları verilmiş dosyalara ilişkin sorular sorulduğunu kaydeden Avçil, yine savcılığın Tanrıkulu’na Yunanistan’da örgütsel eğitimler aldığına dair “istihbari” bilgilere dair sorular yöneltildiğini aktardı. Tanrıkulu hakkında atılan ihbar mailine değinen Avçil, o dönem pasaportuyla inşaat işi için Federe Kurdistan Bölgesi’nin Hewlêr ve Irak’ın başkenti Bağdat’a gitmek istediğini, ihbarla ilgili ifade verdiğini ve adli kontrol şartı uygulanmadan serbest bırakıldığını dile getirdi. Avçil, “Maili atan bir vatandaş değil, EGM idi. Bir kurgu hazırlanmıştı aslında. Atılan ‘ihbar’ mailinin burada delil olmaktan ziyade, komplo olduğu açık olmasına rağmen mütalaada yer verilmesi düşman hukukunun sirayetidir. EGM komplo kurmaz, varsa eğer bir ‘istihbarat’ bilgisi, bunu mahkemeye sunar. Vatandaş gibi ihbar maili atmaz. Bu ortaya çıkınca da mahkeme ara kararından döndü. Ancak buna rağmen müvekkilim bir senedir tutuklu yargılanıyor” dedi.
“GÖRÜNÜRDE BİR YARGILAMA”
“Hali hazırda tek bir şey kalıyor, Süleyman Soylu’nun attığı tweet ve istihbari bilgi” diyen Avçil, yargı sürecinin “tarafsız ve bağımsız” olmadığının altını çizdi. Avçil, baştan bu yana yargılamaya ilişkin, şunları söyledi: “Bunu bildiğimiz için reddi hakim talebinde bulunduk. Heyetin tarafsızlığının zedelendiği, toplanmasını istediğimiz delillerin toplanmadığı, iddiaya karşı ortaya koyduğumuz tanıkların dinlenmediği ve mahkemenin kararını esasta baştan beri hazırladığı ve bu kararla birlikte aslında gerçek bir yargılama değil, görünürde bir yargılama yürüttüğüne dair itirazlarımız oldu. Fakat reddi hakim talebimiz reddedildi. Bu yargılama, iktidarın Kürt gençleri üzerindeki politikasının görünen yüzüdür. Bir Kürt gencini hapishaneyle tehdit edip, bununla cezalandırmak istiyorlar. Bu iktidarın bir politikasıdır. Ancak yargı bağımsız bir şekilde iktidarın politikalarından uzak, dosyadaki delillere uygun bir şekilde toplayıp yargılamadığı sürece, biz bu hukuksuzlukları ifşa etmekten geri durmayacağız.”
20 sayfalık iddianamenin 5 sayfasının Tanrıkulu’nun Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi üyesi olduğu dönemde muhalif röportajlarından oluştuğunu kaydeden Avçil, bunun mahkemenin siyasi saikle hareket ettiğinin bir kanıtı olduğunu sözlerine ekledi. Avçil, “Biz tarafsız ve siyasi iktidarın yönelimlerinin dışında tamamen ayrık olarak vatandaş ceza hukukun uygulanmasını bekliyoruz. Mahkemelerde vatandaş ceza hukuku değil, düşman ceza hukuku uygulanıyor. Buna bir an önce son verilmesi gerekiyor. Duyarlı kesimlerin de özellikle 22 yaşındaki bir gencin bu politika doğrultusunda yargılanmasına karşın duyarlılık geliştirmesi gerektiği kanaatindeyiz” diye konuştu.
Ömer İbrahimoğlu / MA