Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti), içerisinde yer aldığı “Emek ve Özgürlük İttifakı”nı büyütme çalışmaları sürüyor. Partinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri, bu kapsamda 26 Haziran’da partinin genel merkezinde toplandı. MYK’de, tüm sol ve sosyalist partilerin yanı sıra demokratik kitle örgütleri, emek örgütleri ve toplumsal kesimlerin içerisinde yer alacağı bir “ittifak” noktasında fikir birliği oluştu. Ülkenin temel sorunlarına ortak politik bir programla çözüm hedefiyle geliştirilmeye çalışan ittifak fikri kapsamında somut adımlar da atılmaya başlandı.
MYK üyeleri, bu kapsamda siyasi parti, sivil toplum örgütleri ve farklı toplumsal yapılarla görüşme kararı aldı. Görüşmelerin, Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın da içinde yer alacağı komisyon ya da heyetle yapılması kararlaştırıldı. Toplantıda çıkan karar sonrası “Emek ve Özgürlük İttifakı” bileşenlerinden olan Emekçi Hareket Partisi (EHP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi’nin (TÖP) temsilcileri ile yakın zamanda toplantı yapıldı. Toplantıda, DEM Parti’nin daha geniş bir ittifakın kurulması için öncü rol alması yönünde karar alındı.
SOL PARTİ VE HALKEVLERİ İLE GÖRÜŞME
Bu karar sonrası DEM Parti eş genel başkanlarının da aralarında olduğu bir heyet, “Demokrasi İttifakı” kapsamında SOL Parti ve Halkevleri ile görüşme sağladı. Görüşmede yer alan SOL Parti’nin sözcülerinden Önder İşleyen, partisinin ittifak fikrine yönelik tutumunu, beklentilerini ve bu konudaki yol haritasını anlattı.
“TOPLUMSAL MÜCADELE HATTI OLMALI”
“Emek ve Özgürlük İttifakı’na dair görüşlerini paylaşan İşleyen, ittifakın kuruluş sürecine işaret etti. İşleyen, bu dönemde partilerinin de içinde yer aldığı başka bir ittifak kurduklarını, bu ittifak ile “birleşik bir sol” amacıyla hareket ettiklerini aktardı. İşleyen, “Aynı dönemde Emek ve Özgürlük İttifakı’na katılım çağrısı yapıldı. Biz bu çağrıya katılmadık ve çokça da eleştiri aldık. Şunu söylemek istiyorum, iki temel nokta vardı. Bir tanesi şuydu: Elbette ki bütün muhalefet güçlerin, solun Mayıs seçimlerine doğru giderken Türkiye’yi mevcut rejimden kurtarmak için birleşmesi gerektiğini söylüyorduk. Ortak mücadele zemininin kurulması gerektiğini söylüyorduk. Ama bunun için toplumsal mücadelenin taşıyıcısı olabilecek bir mücadele hattının ortaya konulması gerektiğini ifade ediyorduk. Emek ve Özgürlük İttifakı, o dönem parlamenter mücadelesi sınırları içerisinde, kim ne kadar milletvekili alacak, tartışmaları içindeydi” ifadelerini kullandı.
İşleyen, bu tartışmaların yanlış olduğuna dair paylaşımlarda bulunduklarını belirterek, “Ülkenin geleceğini ilgilendiren bir seçimin böyle tartışmanın, herkesin kendi küçük çıkarlarını ön plana aldığı bir tartışma etrafında başlamasının çok yanlış olacağını ifade ettik. Aynı zamanda seçime gelindiğinde ayrıca değerlendirilebileceğini söylemiştik. Aslında bunun için ittifakın içinde yer almadık” diye konuştu.
Seçim ve sonrasındaki gelişmelere de değinen İşleyen, “İttifak bileşenlerinin parlamentoya girme üzerine bir rekabete girdiğini gördük. İttifakı başarısız kılan şey; bizim en başta söylediğimiz bu hattın doğruluğuna, yanlışlığına ilişkin bir tutum ve daha sonra kendi gerçekliği olarak yaşandı” diye belirtti.
“TÜRKİYE ÇOKLU KRİZ İÇİNDE”
İşleyen, Türkiye’nin ağır bir süreçten geçtiğini, ekonomik, siyasi ve çoklu krizler içinde debelendiğine işaret ederek, “Bu nedenle niçin birleşiliyor, sorusunun yanıtı tartışılmadan sadece ‘Yan yana gelinirse, birleşilirse her şey çözülür’ gibi de olmuyor. Bunlar çok denendi. Şimdiki siyasi duruma bakarsak; bir taraftan çöken bir rejim var. Artık kendisini taşıyamayan, bütün ülkenin mafya, çete, tarikat, cemaat karanlığına boğdurulduğu, en karanlık güçlere dayanarak ayakta kalabilen ya da kalmaya çalışan bir iktidar var. Bu ülkenin büyük bir çoğunluğu, Türkü’yle, Kürt’üyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle bu rejimden kurtulmak istiyor. Ama rejim ortada durmaya devam ediyor. Bu sadece rejimin gücüyle ilgili olmayabilir. Bir araya gelme de tek başına yeterli değil. Bakın seçim bitti. İktidar ciddi bir yenilgi aldı değil mi? Sonrasına bakalım; yenilgi almış bir iktidar gibi mi duruyor?” diye sordu.
“SOL NE YAPMAK ZORUNDA?”
AKP’ye ve kurduğu rejime işaret eden İşleyen, bunların ortadan kaldırılması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Bu olmadan Türkiye’de özgürlükten, demokrasiden yana barıştan yana herhangi bir gelişme olmayacağını bilmemiz gerekiyor. Bunun için bütün toplumun ve direnen bütün toplumsal kesimlerin ortaklaşacağı bir hattın öncelikle gelişmesi lazım. Bunun biçimleri ayrı bir tartışma. Hangi biçimlerde sol, toplumsal muhalefet örgütleri yaklaşır, ortak hatlar, ittifaklar, işbirlikleri kurar? Bu kesinlikle farklı biçimlerde yapılmak zorunda. Çünkü eğer derdimiz bu İslamcı faşist iktidardan Türkiye’yi kurtarmaksa bunu yapmak zorundayız. Bu yapılmaksızın yani Türkiye’nin muhalif güçleri bu konuda ortak bir tutum almaksızın bunun değişik biçimlerini geliştirmeksizin başarılamaz.”
“ARAYIŞ İÇİNDEYİZ”
İşleyen, bu güne kadar sürekli aynı biçim üzerinde durulduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tek biçimin sürekli denenmeye çalışılması, sürekli aynı masaların kurulup aynı isimlerle aynı yapılar ile kurulup sadece isminin değişip sonra tekrar kurulması… ‘Aynı suda iki kere yıkanılmaz’ diye bir söz var. Yani hep beraber üç-dört kere yıkanılmaya çalışılıyor gibi bir tablo var. Bütün bunların bir eleştirisinin de ortaya konulması gerekiyor. Buradan hareketle önümüzdeki dönem mücadeleler içerisinde gelişecek ortaklıklar, birleşik zeminler oluşturma gibi farklı biçimlerde olabilir. Biz de bunun farklı arayışları içindeyiz. Türkiye toplumu içinde solun güçlendirilmesi gerekiyor. Bu sağcı, gerici fikirler karşısında Türkiye’nin her yerinde bir mücadele geliştirilmesi gerekiyor. Geliştirecek bir mücadelenin bu yolda oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz.”
GÖRÜŞMEDE NELER KONUŞULDU?
DEM Parti’nin kendilerine yaptıkları ziyarete de değinen İşleyen, görüşmeyi “Biz daha çok ülke gerçeği içinde yapılması gereken nedir? Bu konuda fikir alışverişinde bulunduk. Seçimler sonrasında muhalefetin tek adam rejimine, onun altındaki dinci, sömürücü güçlere karşı mücadeleden uzaklaşmış olmasının eleştirisinin yapılması gerektiğini ifade ettik. Bunun etrafında bir mücadelenin, bütün muhalefeti bu hatta tutacak şekilde bir zemin geliştirilmesinin önemli olduğunun altını çizdik” sözleriyle anlattı.
“KATILMA DAVETİ OLMADI”
İşleyen, DEM Parti’nin gündemine aldığı, “Demokrasi İttifakı”na katılmaya dair bir talebin veya davetin ise henüz olmadığını aktaran İşleyen, şunları kaydetti: “Kendileri açısından da henüz somut bir şey oluşmuş değil. Bir tür ön görüş alışverişi. İlk defa da yaptığımız bir şey değil. Geçtiğimiz dönemlerde de bu tür görüşmeler, diyaloglar içinde olduk. Yapılması da gerekiyor. Ancak sürekli aynı şeyleri yapmaya çalışarak olmuyor. Belki bütün yaşanan deneyimler, Türkiye’de solun geldiği durum, bu ittifaklar içerisinde gelişen süreçler sonunda solun belki sendikal, toplumsal mücadeleler açısından yaşanan gelişmelerin bir değerlendirme ihtiyacı var. Kurulan ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’ da dahil bu çerçevede oluşturulan zeminlerin geliştirici olup olmadığı tartışma konusu haline gelmeli. Başka türlü de düşünmenin ifadesi olacağını düşünüyoruz. Bütün solun içinde olduğu eksen çok yapıldı şu ana kadar. Çok olumlu sonuçlar ortaya çıkmadı ki sonlandırılması kararı alınmış.”
“NASIL BİR ÖNERİ İLE GELECEKLERİ ÖNEMLİ”
İşleyen, “Emek ve Özgürlük İttifakı” birleşenlerinin kurulması üzerinde uzlaştığı “Demokrasi İttifakı’na” dair katılma davetinde bulunması halinde, tutumlarını ne olacağına dair soruyu: “Henüz öyle bir diyalog içerisinde olmadığımız için önden bir cevap vermek doğru olmaz. Nasıl bir somut öneri ile gelecekleri önemli. Ayrıca biz herkesin aynı ittifak etrafında toplanması gerektiğine dair düşüncenin tartışma konusu haline getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Öncelikle rejime karşı bütünlüklü bir ortak mücadele hattının oluşturulması zorunluluktur. Ama bunun tek bir biçimde olabileceğini düşünmüyoruz” ifadeleriyle yanıtladı.
“SOLUN GÜÇLENMESİ GEREKİYOR”
İşleyen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir taraftan Kürt siyasi hareketi Türkiye’de kendini geliştirmeye çalışırken bir taraftan solun, Türkiye toplumu içerisinde güçlenmesine ihtiyaç var. Türkiye’de toplum içerisinde sol düşünceler, devrimci düşünceler gelişemezse kendi bağımsız fikirleri etrafında kendi kimliği ve kişiliği etrafında gelişemezse, oluşacak olan zeminlerin çok sağlıklı olacağını düşünmüyorum. Eğer bu konuda illaki bir şey söylememiz gerekirse söyleyeceğim şey, esas olarak bu noktada, solun kendi bağımsız kimliği ve kişiliğiyle toplum içerisinde güçlenmesi gerekiyor. Bu Türkiye demokrasinin gelişmesine, barışın gelişmesine katkı sunar. Bu durum muhalefetin daha birleşik ve güçlü zeminlerde bir araya gelinmesi halkasıdır. Belki de en önemli halkasıdır.”
“BİR ALTERNATİFE İHTİYAÇ VAR”
İşleyen, işçi ve emekçilerin yanı sıra hak ve hukuk talebi ile sokakta direnenlere işaret ederek, bunların ortaklaşması noktasında adımların atılması gerektiğini kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz bunu birlikte yapabilmek için ortak çabalar içerisine girmeliyiz. Uzun soluklu bir mücadeleye ihtiyaç var. Reel sosyalizmin yıkılışından sonra başlayan bir dönemin sonuna geliyoruz. O dönem aslında kapitalizmin altın çağı. Bütün alternatif düşüncelerin silikleştirdiği, kendisinden başka bir sisteminin mümkün olmayacağını söylediği dönemin sonuna geldik. Büyük bir kriz içinde. Toplumlar da büyük bir arayışta. Bu giderek güçleniyor. Çürümüş bu düzeni ortadan kaldırmayı, devrimci köklü değişimleri hedefleyen mücadele çizgisinin, bir alternatifin Türkiye toplumu içinde güçlenmesine ihtiyacımız var. Bunu geliştirmeye çalışıyoruz.”
Mehmet Aslan / MA