Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi kapsamında, 12 Kasım’da Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçesine ilişkin basın toplantısı düzenledi. SES Genel Merkezi’nde yapılan toplantıda açıklama yapan SES Eş Genel Başkanı Mehmet Sıddık Akın, bütçenin sosyal hizmetten, emekçiden ve toplumsal cinsiyet eşitliğinden uzak olduğunun söyledi.
Bütçe hazırlık sürecinin demokratik katılıma kapalı olmasını eleştiren Akın, “İlgili sivil toplum örgütlerinin, sendikaların ve alanda çalışan emekçilerin görüşleri dikkate alınmadan yapılan bütçeler toplumsal gerçeklikten kopuk, masa başı planlamalardır” dedi.
‘ENGELLİLER İÇİN, ERİŞİLEBİLİRLİK VE İSTİHDAM DAHA KRİTİKTİR’
Kamuya ait huzurevlerinin kapasitesinin 2024–2026 arasında yalnızca yüzde 2 arttığı söyleyen Akın, “Özel huzurevlerinin sayısı yüzde 15 artarken, kamu hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle yaşlılar bakım hizmetine erişimde eşitsizlik yaşamaktadır. Engelli bireyler açısından ise erişilebilirlik projeleri ve kamusal destekler 2024–2026 arasında oldukça yavaşlamıştır. Bütçede engelli hizmetleri için ayrılan kaynağın büyük bölümü sosyal yardım niteliğinde nakdi ödemelere yönlendirilmiş; oysa erişilebilirlik, rehabilitasyon, istihdam ve bağımsız yaşam programları çok daha fazla kritik alanlardır” diye konuştu.
‘KADINA AYRILAN BÜTÇE GERİLİYOR’
Kadına yönelik bütçenin 2024 yılından 2026 yılına kadar gerileyen tek sosyal politika alanı olduğunu vurgulayan Akın, “Toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımını bütçe metinlerinden tamamen çıkaran anlayış, kadınların korunması ve güçlenmesi yerine aile temelli politikaları önceleyen bir çizgide ilerlemiştir. Kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmaları yetersiz kalmış; ŞÖNİM’lerin sayısı sabit tutulmuş, sığınma evi kapasitesi artırılmamıştır. Kadın cinayetlerinde yıllara göre artış yaşanırken, koruma tedbirlerinin uygulanmasındaki aksaklıklar giderilmemiştir” ifadelerini kullandı.
‘ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI DİKKATE ALINMIYOR’
Çocuğun üstün yararı ilkesinin dikkate alınmadığının altını çizen Akın, “83 bine yakın çocuğa kreş ve gündüz bakımevi hizmeti verildiği ifade edilmiş Bakan Göktaş tarafından. Oysa Türkiye’de kreş çağında (genellikle 0-5 yaş olarak kabul edilir) yaklaşık 9,3 milyon çocuk bulunuyor. Bu kadar az kreş hizmeti olan bir ülkede Bakan Göktaş, daha çok kreş açmak yerine çocukları komşu annelere teslim etmek üzere ‘dahiyane’ fikirler ileri sürüyor” diye belirtti.
Açıklamanın sonunda Akın, genel ve meslek koluna ilişkin taleplerini sıraladı.
MA












