Şirnex’in Qileban (Uludere) Roboskî köyünde 28 Aralık 2011’de aralarında çocukların da bulunduğu 34 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın aydınlatılması ve sorumluların yargılanması için kurulan Roboskî İçin Adalet Girişimi, her ay düzenlediği anma etkinliğini 165’inci ayında da sürdürdü. Sakarya Caddesi’nde gerçekleştirilen anmada “Katiller bulunsun, Roboskî bir daha asla” pankartı taşınırken, “Roboskî için adalet herkes için adalet” sloganı atıldı.
Açıklamayı yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube yöneticisi ve Roboskî İçin Adalet Girişimi kurucusu Tanju Gündüzalp, katliamın faillerinin hala yargılanmadığını ve yüzleşme sağlanamadığını hatırlatarak, “Roboskî, bu ülkenin yönetenlerinin yurttaşlarına karşı işlediği suçların cezasızlıkla örtüldüğü, otoriter devlet aklının halkıyla savaşmayı yöntem haline getirdiği bir simge olarak varlığını sürdürüyor” dedi.
‘BARIŞ YALNIZCA SİLAHLARIN SUSMASI DEĞİLDİR’
Katliamın dosyasının raflarda çürümeye bırakılmasını, yargının bağımsız olmadığını gösterdiğini söyleyen Gündüzalp, “Barış, yalnızca silahların susması değildir. Barış; mağdurların haklarının tanındığı, hakikatin açığa çıkarıldığı, toplumsal onarımın sağlandığı ve geçmişle yüzleşilen bir düzenin adıdır. Demokratik bir cumhuriyet; yurttaşların eşitliğini, özgür ifadesini, farklı kimlik ve inançların varlığını güvenceye almak zorundadır. Dünyada yaşanan başarısız tüm barış süreçlerinin nedeni, sistemin işlediği suçlarla yüzleşmemesi, cezasızlık duvarının yıkılmamasıdır. Otoriterleşme, kayyımlar, muhalefeti susturma, basını baskı altına alma ve yargıyı iktidarın aparatına dönüştürme politikaları; halkın iradesini gasp eden ve toplumu şiddete mahkûm eden bir anlayışın görünür sonuçlarıdır” ifadelerini kullandı.
‘HAKİKAT VE ADALET YASASI ÇIKARILSIN’
Katliamların faillerinin yargı önüne çıkarılması için “Hakikat ve Adalet Yasası” çıkarılması çağrısını yapan Gündüzalp, “Başta Roboski, Suruç, Ankara Garı olmak üzere, tüm katliamların failleri yargılanmalıdır. İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı kaldırılmalı, hakikat açıklığa kavuşturulmalıdır. Kayıpların akıbeti açıklığa kavuşturulmalıdır. Barış süreci, hakikat ve yüzleşme temelinde yürütülmelidir. Demokratik kurumlar güçlendirilmeli, hukukun üstünlüğü ve insan hakları güvence altına alınmalıdır. Toplumsal onarım mekanizmaları devreye sokulmalı, hasta mahpuslar salıverilmelidir. Resmî özür ve toplumsal hafıza politikalarıyla devlet suçlarıyla yüzleşmelidir.”
MA