Kürt sorununun çözümüne dair yapılan “yeni süreç” tartışmaları gündemdeki yerini koruyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dünkü grup toplantısında PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kabul ederek, “Meclis’te DEM Parti grup toplantısında konuşsun” çağrısı yaptı. Bahçeli, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin “gerekli önlemleri alın” dediği “umut hakkı” için ise “örgütün tasfiyesi”ni şart koştu.
Sonrasında konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “el yükselttiğini” belirterek, “Kürtlere, Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Ortadoğu ve Türkiye’de barışın muhatabı İmralı’da ağır tecrit altında bulunan Sayın Abdullah Öcalan’dır. Kürt sorunun çözüm yeri Meclis’tir. Onurlu bir barış için inisiyatif almaya hazırız” açıklaması yaptı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da X sanal medya hesabı üzerinden “Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihî fırsat penceresinin, kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz. Siyaset kurumu, Meclis, sivil toplum, basın, akademi ve topyekûn millet olarak hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye’yi inşa edelim istiyoruz” paylaşımı yaptı.
KARTAL: CİDDİYETSİZ BİR ÇAĞRI
KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal, Bahçeli’nin açıklamalarını ve gündemdeki “yeni süreç” tartışmalarını değerlendirdi. Abdullah Öcalan’ın çözüm konusunda her dönem misyon üstlenmeye hazır olduğuna dikkat çeken Kartal, Bahçeli’nin “Örgütü tasfiye et” çağrısını “ciddiyetsiz bir çağrı” şeklinde nitelendirdi.
Kartal, “Bütün ömrünü Kürt sorunun çözümü temelinde Türkiye’nin demokratikleşmesi, Türkiye halklarının demokratik, özgür ve eşit bir sisteme kavuşması için mücadeleyle geçiren Kürt Halk Önderine böyle bir çağrı yapmanın ciddiyeti yok” dedi.
“TEK TARAFLI SÖYLEMLERİN KIYMETİ YOK”
Açıklamaların tek taraflı olduğuna dikkati çeken Kartal, “Savaşı bütün yoğunluğuyla soykırım düzeyinde Kürt halkına yönelik yürüten iktidar bu açıklamaları yapıyor. Oysaki 3 gün sonra İmralı’daki tecridin 43’üncü ayı tamamlanacak. Önder Apo’yla doğrudan görüşme yapılmadıkça, doğrudan sesi duyulmadıkça, tek taraflı söylemlerin bir kıymeti yoktur” diye konuştu.
“AKP-MHP İKTİDARI SIKIŞMIŞTIR”
“AKP-MHP iktidarı sıkışmıştır” diyen Kartal, Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla 2014 tarihinde devreye konulan Çöktürme Planı’nı hatırlattı. Kartal, “10 yılda çok ağır bir süreç yaşandı ve sonuç almak için her şey yapıldı. Türkiye’de sistem değiştirildi. Sonuç almak için hazırladıkları plan boşa çıkarıldı. Tersine Türkiye devlet sistemi bir çöküşe gidiyor. Askeri olarak sonuç almadı, siyasi olarak ciddi bir kriz var ve çok büyük bir ekonomik çöküş var. Sistem mafya ve çetelere teslim edildi. O açıdan da ciddi bir sıkışma var. Bu sıkışmadan çıkış arayışları var. Fakat bu arayışlar yani tuzakla, hileyle, oyunla olmaz. Bu arayışlar açık ve iki taraflı diyaloglu olur. Şu anda tek taraflı bir sazlı sözlü bir oyun var. Bunun içinde yer almak mümkün değil” ifadelerini kullandı.
“Eğer gerçekten diyalog eksenli bir arayış varsa hemen İmralı’nın kapıları açılmalı” diyen Kartal, “Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın sesi duyulmadan, bu söylenenlerin hiçbir kıymeti yoktur” diye ekledi.
“TEHLİKELİ BİR PLAN OLABİLİR”
Açıklamaların arka planında “tehlikeli bir plan” olabileceğini ifade eden Kartal, “Halkımız diken üstünde olmalı. Önder Apo üzerindeki tecridin kırılması ve özgürlüğü için halkımız ayakta olmalıdır. Herkes bu konuda son derece tedirgin ve hazırlıklı bir pozisyonda olmalı, ayakta olmalı. Hiçbir gaflete, hiçbir gevşekliğe, rehavete yer verilmemelidir. Çünkü bu politikayı yürütenler, bu planı kuranlar, aynı zamanda halktan rehavet yaratmak istiyorlar” ifadelerini kullandı.
“Çağrıları büyük bir teşekkürle ve memnuniyetle karşılamak tek kelimeyle gaflettir. Çağrıların yerine rehavet yarattığı izlenimi var” diyen Kartal, şöyle devam etti: “Bir süreç olacaksa, mutlak surette Önder Apo’nun başmüzakereci olarak yer alabileceği bir süreç dikkate alınabilir. Herkesin bu temelde yaklaşması gerekiyor. Bunun dışında yaklaşımlar oyundur, tezgahtır, tuzaktır. Adını böyle koymak lazım.”
MA / Fırat Can Arslan