Kürt sorununun demokratik çözümü bağlamında tartışmalar sürerken, bu sürece uluslararası alandan destekler de gelmeye devam ediyor. Farklı toplumsal kesimler ve alanında uzman isimler, sürecin başarısı ve eşit şartlarda bir müzakerenin yürütülmesi için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün önemine işaret ediyor.
Barselona Özerk Üniversitesi Sosyologlarından Prof. Louis Lemkow Zetterling, gündeme ilişkin ANF’ye konuştu.
TECRİT DEVAM EDİYOR
Abdullah Öcalan’ın Kürt sorunun demokratik çözümüne dönük barış girişimlerinin son derece önemli olduğunu belirten Prof. Lemkow, “40 yılı aşkın silahlı mücadeleden, binlerce ölüm ve yaralanmadan sonra gelen böylesi bir süreci büyük bir ilerleme olarak görmek gerekir. Bence bu çok anlamlı. Bu, çözüm yolunda ilk adımdır, kuşkusuz. Henüz erken bir aşama ama gerçekten önemli bir başlangıçtır. Umarız bundan somut bir sonuç çıkar. İyimser olunabilir. Çünkü bu, parlamenter sürecin bizzat barış süreciyle ilişkilendirilmesi yönünde atılan ilk ciddi adımdır” dedi. Abdullah Öcalan’ın süreci cezaevi koşullarından yürütmek zorunda kalmasının kabul edilemez olduğunun altını çizen Prof. Lemkow, “Öcalan’ın 26 yıl boyunca tecritte tutulmuş olması kabul edilemez. Bu, insan haklarının açık bir ihlalidir. Bununla birlikte Öcalan Türkiye’de çok önemli bir figürdür, özellikle de Kürt halkı için bir direniş sembolüdür. Aynı zamanda barışa nasıl gidilebileceği ve Kürt halkı için bir tür özerkliğin nasıl sağlanabileceği konusunda önemli fikirler ortaya koymuştur. Bu rolüne rağmen hala tutsak olması kabul edilemez” diye belirtti.
PKK’NİN TUTUMU
PKK’nin 12. Kongre kararlarının önemine işaret eden Prof. Lemkow, “Bu kararlar, Abdullah Öcalan’ın geliştirmek istediği süreçle uyumludur. PKK’nın kendini feshetmesi çok önemli bir adımdır. Aynı durum, bu tür çatışmalarda başka bağlamlarda da yaşanmıştır. Örneğin Bask Ülkesi’nde. PKK’nin bu kararı bence çok önemli bir adımdır. Açıkçası Öcalan ile yapılan Kongre arasında bir mutabakat olduğunu düşünüyorum. Buna dönük bazı kaygılar olduğunu biliyorum ama şahsen bunların sağlam bir temeli olmadığına inanıyorum. Elbette, Kürt halkının daha savunmasız hale gelebileceği öne sürülebilir. Ben böyle olacağını düşünmüyorum. Silahsızlanma Kürt halkının konumunu güçlendiren çok önemli bir girişimdir. Aynı zamanda barış isteğini ve bu yönde ilerleme arzusunu çok açık bir şekilde göstermekte ve ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı.
İLK ADIM ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ
Kürt özgürlük hareketinin attığı adımlar karşısında devletin hala somut adımlar atmamasını eleştiren Prof. Lemkow, “Türk devletinin rolü ve gerçekten ciddi olup olmadıkları konusunda endişeler var. Ancak bir parlamento komisyonunun kurulmuş olması söylediğim gibi ilk adımdır. Ancak bana göre, bir tür af ve tutukluların serbest bırakılması, özellikle Öcalan’ın serbest bırakılması çok önemli bir adım olacaktır. Bu tür adımlar daha önce başka çatışmalarda da atılmıştır. Dediğim gibi her çatışma farklıdır. Ama bence bu tür bir jest ya da girişim bir af ve tutukluların serbest bırakılması çok önemli olacaktır ve kesinlikle barış sürecine katkı sağlayacaktır” dedi.
ULUSLARARASI TOPLUMUN DESTEĞİ
Sürecin başarı için uluslararası toplumun Türkiye üzerinde baskı kurması gerektiğini söyleyen Prof. Lemkow, “Uluslararası sivil toplumun baskısı önemlidir. Kuşkusuz geçmişteki diğer çatışmalarda da önemli olmuştur. Örneğin Gazze’deki korkunç durumda, İsrail devletinin rolünü kınayan uluslararası sivil toplumun seferberliği önemli olmuş ve bir etki yaratmıştır. Kürt halkının karşı karşıya kaldığı durumu uluslararası alanda daha geniş bir şekilde duyurmak bu süreç için önemli. Geliştirilecek her türlü eylemsellikle bu sürece destek verilebilir. Elbette şu anda bu biraz zor. Çünkü Kürtlerin yaşadıkları biraz Filistin’de yaşananların gölgesinde kalıyor. Ama bence devam etmek çok önemli. Sürecin önemini duyurmaya devam etmek ve dünya çapında sivil toplumdan uluslararası destek aramak hayati önemdedir. Bu noktada Kürt halkının hizmetindeyim” diye belirtti.
ULUSLARARASI GÖZLEMCİ GÜÇ
Prof. Lemkow, bu süreçte uluslararası gözlemci bir gücün olmasının önemli olacağını vurgulayarak, ekledi: “Çatışmaların çözümünde anahtarlardan biri uluslararası aracılıktır. Üçüncü tarafların rolü sıklıkla çok önemli olmuştur. Çatışmaları karşılaştırırken dikkatli olunması gerekir; yine de dersler çıkarılabilir. Her çatışmanın kendi tarihi ve dinamikleri vardır ancak onları analiz etmek ve dersler çıkarmak hala önemlidir. İrlanda ve Bask örneklerindeki aracılık çok önemli olmuştur. Uluslararası aracılığın desteğiyle birlikte bir tür af veya siyasi tutukluların serbest bırakılması önemli olacaktır.”
ÖCALAN’IN MARKSİZM ELEŞTİRİLERİ
Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin önemine ve Marksizm’e dönük eleştirilerine de değinen Prof. Lemkow, şöyle devam etti: “Bence farklı Marksizmler vardır. Örneğin, akademik ve analitik bir Marksizm vardır ki bu, toplumun dinamiklerini analiz etmek için hala önemli ve geçerli bir araçtır. Ancak çok açık bir siyasi çerçeveye sahip başka Marksizmler de vardır. Örneğin farklı türleriyle Marksizm-Leninizm. Elbette bütün bu fikirler için eleştirel bir yaklaşıma ihtiyaç var. Her toplumsal teori gibi tarih ilerledikçe sorunlar ortaya çıkar. Toplum değişir ve biz de bu değişimleri farklı biçimlerde görmeye başlarız. Bazen dönemin koşullarında geliştirilen fikirler günümüzde pek çok soruya gerçek bir yanıt veremez. Bu nedenle Öcalan’ın, Marksizmin bazı unsurlarının özellikle de Marksizmin çeşitli yorumlarının çok da faydalı olmayabileceğini düşünmesini doğru olduğunu söyleyebilirim.
Öcalan geliştirdiği fikirleriyle farklı bir seçenek sunuyor. Öcalan fikirleriyle hem çok merkeziyetçi devlet sosyalizmine veya kapitalizme eleştiriler yaklaşımlar ortaya koyuyor. Sovyet modeli başarısız olmuştur, bu anlamda Öcalan’ın bu modele eleştirisel yaklaşması anlaşılır. Öcalan merkeziyetçi devlet sistemlerini eleştiriyor çünkü bunun azınlıklar açısından ciddi sorunlar yarattığının farkında. Dünyanın pek çok yerinde bu sorunu görüyoruz. Örneğin; İspanya’da Katalonya ve Bask halkı merkezi bir sistem karşısında zorluklarla karşılaşmış ve sık sık dışlanmıştır. Ama bunun için farklı çözümler ve seçenekler var. Bazı durumlarda Katalonya veya Bask Ülkesi’ndeki siyasi partiler bağımsızlığı ve kendi devletlerini kurmayı savunurlar. Diğerleri ise İspanya’nın çok uluslu bir devlet olması gerektiğini öne sürer. Farklı seçenekler var. İspanya’nın gerçekliği, Kürt halkının gerçekliğiyle farklı. Öcalan’da kendi halkının gerçekliğine göre bir yaklaşım geliştiriyor. Bask veya Katalan modelleri bir örnek olabilir ama bu Türkiye ve Kürdistan’a nasıl uygulanır bilmiyorum.
‘MEVCUT DEMOKRASİLER KRİZ YAŞIYOR’
Bugün demokrasiler şüphesiz bir kriz yaşıyor. Ama liberal demokrasilerdeki bu krizler döngüseldir. Zaman zaman yükselir ve düşer. Şu anda kriz, birçok Avrupa demokrasisinde aşırı sağcı, yabancı düşmanı ve ırkçı partilerin yükselişiyle kendini göstermektedir. Bu da kuşkusuz liberal demokrasinin bazı başarısızlıklarını yansıtır. Elbette farklı modelleri incelemek ilginç ve önemli olacaktır. Ama bence parlamenter merkeze sahip bir demokrasi önemlidir. Parlamenter dinamiklerin birçok eksikliği ve sorunu olmasına rağmen yine de mevcut seçenekler arasında en az kötü olanıdır. Katılımın bir unsurunu sağlar ve tabii ki sol kesimdeki birçok insan benim gibi katılımı daha da genişletecek sistemler geliştirerek bunun iyileştirilebileceğine inanıyor. Bu elbette kişisel bir görüştür. Ama bence katılımı genişletmek ve insanların sürece daha fazla dahil olabileceği yollar yaratmak önemli bir seçenektir.
Tarihsel olarak siyasi partilerde yapısal bir sorun var. Çok sık olarak siyasi partilerin dinamikleri hatta sol partilerde bile oligarşiler veya liderlik klikleri ortaya çıkarır. Parti aygıtı, çoğu zaman seçilmemiş görevlilerden oluşur ve pek çok kararı onlar alır. Bence bu durum, insanların siyasi partilere ve parlamenter sisteme büyük güven duymamasına yol açıyor. Yine de siyasi partilerin ve parlamenter sistemin önemli olduğunu düşünüyorum. Ama büyük değişiklikler ve iyileştirmeler yapmak gerektiğini kabul etmeliyiz.”
LOUİS LEMKOW ZETTERLİNG KİMDİR?
Prof. Louis Lemkow Zetterling, çevresel sosyoloji ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında uzmanlaşmış bir akademisyen. Barselona Özerk Üniversitesi’nde (Universitat Autònoma de Barcelona) profesör olarak görev yapan Lemkow, toplum ile çevre arasındaki ilişkiler, çevresel riskler, sürdürülebilirlik politikaları ve sosyal eşitsizlikler üzerine çalışmalar yürütmektedir. Araştırmaları özellikle iklim değişikliği, sosyal eşitsizlikler, biyoteknolojinin toplumsal etkileri ve çevresel adalet konularına odaklanır. Uluslararası akademik ağlarda aktif olarak yer alan Prof. Lemkow’un farklı konularda yayınlamış çok sayıda eseri bulunmaktadır.
MA