1 Mayıs’a tüm hazırlıklar sürerken “1 Mayıs, 1 Mayıs İlk Dileğimiz, Yaşatacak Seni Tunç Bileğimiz!” manşetiyle çıkan Politika Gazetesi, başyazısında da işçi direnişleri, ortak noktanın sınıfsal olduğunu her gün yeniden kanıtladığı ifade edilerek, AKP’ye, MHP’ye, CHP’ye, Saadet Partisi’ne, İyi Parti’ye oy vermiş işçiler HDP’li ve diğer yasal sosyalist partilerden işçiler ile birlikte direniyorlar. Sınıf mücadelesi ile tanışıyorlar. Yönlerini değiştiriyorlar. Siyasal tercihlerin yanısıra, Kürt, Türk ve diğer uluslardan işçiler birlikte direniyorlar” denildi. 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması için çağrı yapılmamasının da yanlışlığına değinilen yazıda, sınıfın nerede olursa olsun 1 Mayıs’ı kitlesel olarak kutlaması önemli olduğu vurgulandı.
Kemal Atakan, “Dünyayı Değiştirmek Ama Nasıl?” başlıklı yazısında dünyanın her köşesinde ABD, AB, İngiltere ve NATO’nun ateşlediği savaşların yaşandığına, dünyanın tekrar bir nükleer savaş tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu vurgulayarak bu durumu değiştirecek güç ve hareketin nasıl oluşacağı sorusunun cevaplarını tartışıyor.
Orta ve Güney Amerika’da ilerici ve demokratik yönetimlerin işbaşına gelmelerinin varolan sömürü düzeni yapısı kökten yıkılıp değiştirilmedikçe başarılı olmasının mümkün olmadığını savunan Atakan, “Var olan sömürücü ve baskıcı burjuva devlet aparatı yıkılıp yerine işçi sınıfının öncülüğünde tüm ezilen ve sömürülen halkların temsilcisi olan yeni bir devlet aparatı kurulmadan” ve “politik sistemin ve ekonominin aşağıdan yukarı yeniden örgütlenmesi ve demokratik merkeziyetçiliğin gerçek anlamıyla uygulanması gerçekleştirilmeden” gerçek bir sosyalist demokrasinin yaşama geçirilmesinin mümkün olmadığını ifade ediyor.
Bu açıdan Rojava deneyiminin önemine değinen Atakan, “Komünal güçlü kolektif yönetimlere dayalı ve komünal ekonomik özelliklerin uygulanmaya çalışıldığı Rojava pratiğini, yeni bir toplum kurma mücadelesini” Politika Gazetesinin sonraki sayılarında örnekleri ile daha geniş ele alacaklarını belirtiyor.
Atakan, dünyanın değiştirilmesi mücadelesinde “biz kendi yaşadığımız topraklarda görevlerimizi yerine getirmek zorundayız” diyerek Demokratik İttifak’ın görevlerine değiniyor.
Gazetede geçtiğimiz ay kaybettiğimiz gazeteci yazar Aydın Engin ile ilgili Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 25 Mart 2022 tarihli açıklamasına da yer verildi. “Aydın Engin Yoldaşımız Aramızdan Fiziken Ayrıldı” başlıklı açıklamada, Aydın Engin’in siyasal yaşamı ve TKP ile ilişkisi hakkında açıklama yapılıyor.
Gazetede yer alan “Son dönemin değerlendirmesi: Dünya’da barış, Türkiye’de demokrasi!” başlıklı yazıda da dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeler ele alınarak Demokratik İttifak’ın ne yapması gerektiği tartışılıyor. Ukrayna’daki durumdan dolayı çok farklı bakış açıları ve değerlendirmeler yapıldığına dikkat çekilen yazıda “Biz tüm dikkatlerimizi ana konuya… NATO savaş makinesinin Doğu’ya genişletilmesi stratejisine ve Ukrayna’yı Rusya’ya karşı bir saldırı üssü haline getirilmesine karşı çıkmaya yönlendiriyoruz deniliyor. Yazıda, “Aslolan nükleer bir dünya savaşının önüne geçmek ve ABD emperyalizmine dur demektir,” denilmektedir.
Yazıda ayrıca Türkiye politikaları açısından tutulacak ana halkanın Demokratik İttifak Güçleri’nin bu ülkeyi yönetmeye aday olması olduğunu vurgulanmaktadır.
Gazetenin forum bölümünde yayınlanan, iktisatçı Mustafa Durmuş’un makalesinde “Ukrayna Savaşı” bağlamında, gıda enflasyonu ve açlık tehlikesi üzerine ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.
Sinan Dervişoğlu’nun “Stalin Sonrası Döneme Geçiş: Çöküşün Kodları” yazı dizisinin bu bölümünde Stalin sonrası döneme geçişte oluşan gelişmeleri ele almaya devam ediliyor.
“Ortaklaşan Sorunlar ve Çıkış Yolları Aramak…” başlıklı yazıda Mehmet Tosun, ekonomik kriz koşullarına rağmen emekçilerin, işsizlerin buna rağmen iktidar yanlısı söylemleri, gençlerin önemli bir kısmının mücadele etme dışında seçeneklere yönelmesinin çelişkisine değinerek köylülerin üretim ve girdi teminini kapsayan kooperatiflerde örgütlenmedikçe ve bu süreç toplumun bütün alanlarına yayılan tüketim kooperatiflerine bağlanmadıkça kapitalist tekellerin açlığı dayatan yağmasının durdurulamayacağını savunuyor.
Politika Gazetesi bu sayısında da Newroz değerlendirmelerine devam ediyor. “Newroz ve Yeni Adımlar” başlıklı yazıda Mehmet Demir, Newroz ile Kürtlerin, değerlerine topyekün sahip çıktıklarını ve bu kararlılığın mücadelenin yeni bir boyut kazanması açısından önem taşıdığını vurguluyor. Demir’e göre, “Kürdistan’da yaşanan gelişmeler, bölgede yeni bir yol haritası oluşturmak isteyen her kesimin politikasını belirlemekte ve ona göre bir yön çizmelerine yol açmaktadır. Kürtlerin içinde yer almadığı bir denklemin başarı şansı yok denilecek kadar azdır. Bu denklemde Kürtler kendi birliklerini sağladıklarında bölgesel sorunların çözümü daha kolaylaşacaktır.”
Politika Gazetesinin bu sayısında iki önemli söyleşi var. “HDP bir ağaçsa, HDK o ağacı besleyen güneş, su ve topraktır” başlıkl HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek ile yapılan birinci söyleşide, Newroz’a kitlesel katılımın verdiği mesajlar ele alınıyor. 2015’ten beri süren baskılara alanları dolduran kitlelerin örgütlenmesi için HDK’nin rolü üzerinde duruluyor.
İkinci söyleşi ise, Rize’nin Fındıklı ilçesi belediye başkanı Ercüment Çervatoğlu ile. Söyleşi, AKP’nin en çok oy aldığı illerden olan Rize’de halkçı belediyecilik açısından neler yapılıyor, ne kadar yapılıyor üzerine bir değerlendirme içeriyor.
“İnanç ve Şüphecilik” başlıklı yazısında Murat Çakır, geçtiğimiz haftalarda Batı medyasının Ukrayna’nın Buça kentinde sivil katliamı olduğuna dair haberlerin yarattığı manipülasyona değinerek “Tarih bize emperyalist yayılmacılığın ve kapitalist sömürünün en önemli silahlarından birisinin yalan söylemek olduğunu yeterince gösterdi. Yalan ve demagojileri ifşa etmek, neyin kimin çıkarını kollamak için söylendiğini araştırmak ve gerçek resmin görünmesini sağlamak özgür medyanın ve okurlarının sorumluluğundadır” diye uyarıyor.
Politika Gazetesi’nin bu sayısında yer alan diğer yazılar şunlar. Av. İsmail Duygulu, 30 Mart Kızıldere katliamı vesilesiyle, katliamdan sağ kurtulan Ertuğrul Kürkçü’ye yönelik haksız ithamlara yanıt veren “Neden Yerimizde Sayıyoruz?” yazısını “düne iyi bakmaya, isabetli yorumlamaya ihtiyacımız var ama bugün için ne diyoruz, hatta bir adım daha ileri giderek, yarın için ne söylüyoruz? Bunu düşünelim ve yaşadıklarımızı bağlamından saptırmadan değerlendirelim, eksen kaymasına yol açmayalım” çağrısıyla bitiriyor.
Bahattin Seven’in insanın sosyal bir varlık olarak gelişimini anlattığı “İnsan Sosyal Bir Varlıktır!” yazısında “İnsanın başlatmış olduğu sosyal yürüyüş devam ediyor. Buna on dört bin yıllık sosyal yaşam yürüyüşü diyoruz. Daha mutlu, daha güvenli yerler arayışı devam ediyor. ‘Sosyal-Yaratık’ (İnsan) var olduğu sürece bu yürüyüş (ütopya devam edecek)” diyor.
Gazetenin tamamını şu adresten okuyabilirsiniz: http://politikagazetesi.org/sites/default/files/20220420.pdf
HABER MERKEZİ












