Mustafa Suphi Vakfı tarafından yayınlanan Politika Gazetesi’nin 94. Sayısı çıktı. Politika Gazetesi, kuruluşunun 104. Yılında “Geleceğe Yöneliyoruz, Şanlı Tarihimiz Geleceğin Teminatıdır” manşetiyle, TKP’nin yeniden atılıma geçmesi için hazırlanan Program Taslağı üzerine yapılan tartışmaları sunuyor. Gazete, TKP’nin “likidasyon” süreci ve 12 Eylül darbesinin ardından yaşanan sayısız operasyon sonucu legalize olan birçok partilinin Program Taslağı tartışmasına katılarak geleneğe ve geleceğe sahip çıkma çağrısı yapıyor.
Mustafa Suphi Vakfı Başkanı Kemal Atakan’ın, “Süreklilik ve Devrimci Yenilenme” başlıklı toplantıdaki açılış konuşması olan “Gönlü ve bilinci TKP’den yana olan bizleri program tartışması yakından ilgilendiriyor” başlıklı yazıda, TKP’nin kamuoyuna açıkladığı taslak program hakkında bir dönem “TKP davalarında yargılanan, sürgünde yaşamış olan dönemin TKP’si mensupları olarak” herkesi tartışmaya davet ediyor. Konuşmasında Program Taslağı’nın bir dizi ek ve/veya eleştiri olabilmesine rağmen “yeterlilik” taşıdığını savunan Atakan, taslağın “likidasyonu aşma ve parti tarihinde geçmiş ile bugün arasında bir köprü olacağına inanıyorum. Bu programı TKP’nin devamlılığının mühürlenmesi” olduğunu belirtiyor. Atakan ayrıca, taslak programın onaylanması ile “sadece bu programı onaylayanlar ve uğrunda mücadele edenler TKP’li” olacağını altını çiziyor.
TKP Merkez Komite Politbüro eski üyesi Veysi Sarısözen ise, “İlk adım, likidasyon öncesine dönüş adımıdır” başlıklı yazıda Program Taslağı hakkındaki görüşlerini paylaşıyor. Program Taslağının içeriğinin “likidasyon öncesi TKP programının paradigmalarıyla uyumlu” olduğunu belirten Sarısözen, bu halde “Geçici Merkez Komitesi “yepyeni bir TKP” kurmamış, partiyi likidasyon öncesinin yoluna sevk etmiştir. Bu bakımdan program taslağı likidasyondan çıkış amacına uygundur” demektedir. Taslaktaki, likidasyondan bu yana uluslararası durumda, bölgede ve Türkiye’de meydana gelen köklü değişikliklere dair son tahlillerin ancak TKP Kongresi’nin toplanması ile yapılabileceğine işaret ederek, bu konudaki adımların beklenmesi gerektiği savunulmaktadır.
Program Taslağı tartışmasına katılan DİSK ve T. Maden-İş Sendikası Eski Genel Sekreteri ve TKP MK Eski Üyesi Halit Erdem, “TKP’nin 104. Kuruluş Yıldönümünde Yeni Programatik Açılım” başlıklı sunumunda, TKP’nin işçi sınıfı tarihinde hangi aşamalardan geçerek gerçek bir parti haline geldiğinin örneklerle anlatmaktadır. “Komünist Partisi programı işçi sınıfının, kamu çalışanlarının, hizmet sektörü çalışanlarının, emeklilerin, işsizlerin “kendi hayal ettikleri, tasarladıkları programı” hazırlamaları için tartışılmasını sağlayacak, tabandan örgütlenme çalışmalarını kapsayacak, buna imkân tanıyacak kapasitede hazırlanmalıdır” diyen Erdem, Parti tarihinin yürünmesi gereken yol, yöntem ve araçlar konusunda engin birikime sahip olduğunun altını çiziyor.
Program Taslağı üzerine görüşlerine yer verilen İGD Eski MYK Üyesi ve TKP Eski Yöneticisi Mahmut Mengüllüoğlu, “Önemli Olan Programları Uygulayacak İradedir” başlıklı sunumunda 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan bir dizi gelişmeye dikkat çekerek, kapitalist emperyalist sistemin yarattığı karanlık tablo karşısında dünyada Çin Halk Cumhuriyet’i gibi savaş karşıtı ülkeler önemli bir duruş sergilemesi, bilimsel teknolojik gelişmenin el emeğinin yerini kafa emeğine bırakması önemli toplumsal sonuçlar doğurması ve kadın toplumda ve ailede özgürleşmesinin objektif koşullarını yaratması, bireysellikten toplumsallığa evrilen bir çevre hareketi, tarım emekçilerinin eylemleri gibi tablonun olumlu tarafında işaret etmektedir. Türkiye açısından ise, Kürt Özgürlük Hareketi’nin başını çektiği ve Kürt halkının demokratik devrimci kazanımları, Gezi direnişinde ortaya çıkan halk hareketi gibi kitle hareketlerinin rolüne dikkat çeken Mengüllüoğlu, bütün bunların Program Taslağı tartışmalarında önemli başlıklar olması gerektiğini belirtmektedir.
Program Taslağı üzerine tartışmaya katılan TKP MK eski Üyesi Ömer Ağın “Maya Tutmuştur” başlıklı yazıda ise, yeni programın, dünya üzerinde sosyalizmin gerilemesinin nedenlerini açıklayan ve açılım sunmak için bir girişim olduğuna işaret ediyor. Dünyada değişen koşullar içinde “komünistlerin, kendi ülkelerinde, kendi proletaryalarının içinde demokrasi güçleri ile birlikte yeni adımlar atmaları”, “Yeniden devrimci bir strateji” geliştirmeleri gerektiğini söyleyen Ağın, Program Taslağı’nın TKP’nin likidasyon öncesi 5. Kongrenin onayladığı parti programının günümüz koşullarına uygun hale getirilmesi için atılmış bir adım olduğunu belirtmektedir.
Mustafa Suphi Vakfı kurucularından Murat Çakır da, “Öz”e Dönüş, TKP Program Taslağı’na Dair” başlıklı sunumunda, Program Taslağı hakkında Kemal Atakan’ın “yeterlilik” tespitine ve Programın “TKP’nin devamlılığının mühürlenmesi olarak” değerlendirmesine katıldığını belirterek, “Program Taslağını “Öz”e dönüş, yani Türkiye Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurmak amacıyla, Marksçı-Leninci ilkeler temelinde ve enternasyonalist bir anlayışla bezenmiş, hücrelerini ve organlarını seçerek yaşanılan ülkenin gelişmelerin aktif müdahalede bulunacak Partimizi ayağa kaldırmak olarak algılıyorum” demektedir. Çakır, “artık TKP’lilere özünüze dönüp, Program Taslağı’nın kabul edilmesi ve asıl Kongrenin oluşturulması yönünde adım atmalarını önermek durumundayız” demektedir.
Taslak üzerine tartışmaya katılan Mustafa Suphi Vakfı YK Üyesi Mehmet Tosun ise, “Türkiye Komünist Partisi Program Taslağına İlişkin Kısa Bir Not” başlıklı sunumunda, Program Taslağı’nın “komünistlerin ana zemini üzerinden günümüz konjonktüründe temel belirlemeleri net bir şekilde ortaya koymasıyla ayırıcıdır” demektedir. Tosun, Programdaki görüşlerin geniş kitlelere ulaştırılması için gerekli çalışmalar için bir eylem klavuzu ve kadro sorununa da dikkat çekmektedir.
Politika Gazetesi Sorumlu Yazıişleri Müdürü Armağan Barışgül ise, TKP Program Taslağı Üzerine başlıklı sunumunda, Türkiye Komünist Partisi’nin likidasyonuyla birlikte ülkenin işçi sınıfının devrimci hareketi yavaşlayarak nerdeyse dibe vurduğunu, “şanlı tarihinden dolayı kimi kalpazanlar TKP ismi üzerine çöreklendi”ğine dikkat çekerek, “TKP, bugüne kadar ne çektiyse Kemalizm’den çekmiştir. Ve yine TKP, çok ağır likidasyon yaşadıysa onun başlıca nedenlerinden biri Kürt halkına, Kürdistan’a ve Ortadoğu’ya doğru yaklaşmaması, eksik kalması, neredeyse görmezlikten gelmesi olmuştur. Program Taslağı bu konulara ciddiyetle ve doğru bir perspektifle yaklaşmış bulunmaktadır” görüşünü savunmaktadır.
İsmail Duygulu, Yeni Bir Bakış, Ama Ne Kadar? Başlıklı yazısında ise, TKP’nin geçmiş dönemdeki dört farklı programının hangi ulusal ve uluslararası koşullarda oluşturulduğunu anlatarak yeni beşinci Program Taslağı’nda farklı dönemlere denk düşen farklı programlar oluşturduğunu analiz ederek, yeni programda, “milliyetçilik”, “inanç”, “Cinsiyet ve cinsel yönelim”, “ekolojik bakış”, “Dil fobisi”, “Masumiyet”, “Yönetim”, “Devrim”, “Geriye kayma”, “İnsanlaşma” gibi birçok başlık altında yeni bakış açısının geliştirilmeye ihtiyaç olduğuna işaret etmektedir.
Program Taslağı üzerine yapılan tartışmaları değerlendiren Veysi Sarısözen, TKP Geçici Merkez Komitesi’nin bir program taslağı yapması ve bu program taslağında 1983’te yapılan Kongre’de yapılan programı esas alması, buradan hareket etmesi pratik bakımdan büyük önem taşıdığının altını çiziyor. “Bir Program Olmadan Kadrolar Var Olsa Bile Onlar Birleşemez!” başlıklı değerlendirmede, Sarısözen, Taslağın işlevi açısından yeterli bulmakla birlikte önümüzdeki süreçte Taslak’taki bazı tartışılması gereken noktalara işaret etmektedir. Bunlardan birincisinin Stalin’in rolüne aşırı vurgulanması olduğunu belirten Sarısözen, bu konuda dönemin zorlu şartlarını gözönünde bulundurarak tek yanlı değerlendirmelerden uzak durulması gerektiğini savunuyor. Aynı şekilde TKP’deki bazı tasfiyeler ile likidasyon sürecinin başlaması arasındaki bağlantıları değerlendiren Sarısözen, Yörükoğlu’nun yazmış olduğu “Emperyalizmin Zayıf Halkası Türkiye” kitabından dolayı partiden tasfiye edilmesinin yanlış olduğunun ama likidasyonun nedeninin bu olmadığına dikkat çekerek likidasyon sürecinin illegal yapının tasfiyesi olduğuna işaret ediyor. Bir başka tartışmalı konunun da ÇHC ve ÇKP ile ilgili değerlendirmeler olduğuna dikkat çeken Sarısözen, bu konuda daha kapsamlı araştırmalar ve tartışmalara yapılmadan acele edilmemesi gerektiğini belirtiyor. “Bir program olmadan kadrolar var olsa bile onlar birleşemez. Demek ki, kadroları, komünist yoldaşları birleştirecek olan metin parti programıdır” diyen Sarısözen, taslağın bu bakımdan yeterli adımı attığını belirtmektedir.
Politika gazetesinin 94.sayısında Kasım ayında hayatını kaybeden TKP MK Üyesi Yusuf Elvan Yoldaş (Kemal Kıran) ile ilgili TKP MK’nın açıklamasına yer verilmektedir. Kıran ile ilgili tanıklıklarını ve anılarını paylaşan Veysi Sarısözen de, TKP tarihindeki üç önemli kitlesel eylemin “üç Kemal’in”, Kemal Türkler, Kemal Atakan ve Kemal Kıran’ın öncülüğünde gerçekleştiğini anlatmaktadır. “Kemal Kıran’a veda” başlıklı yazı da ise, Kıran’ın yaşadığı Almanya’dan memleketine son yolcuğuna uğurlanması anlatılıyor.
Gazetede, TKP Merkez Komitesi’nin 10 Aralık 2024 tarihli “Suriye ve Bölge İçin Tek Çözüm Barış, Demokrasi ve Toplumsal İlerleme İçin Halkların Mücadelesidir” başlıklı açıklamaya da yer veriliyor. Açıklamada, HTŞ çetelerinin eski adı ÖSO, yeni adıyla MSO desteğiyle Suriye’nin başkenti Şam’ı alması ile Suriye’de yaşanan gelişmelerin bölge ve Türkiye açısından yarattığı sorunlara dikkat çekilerek, “Türkiye Komünist Partisi, Türkiye’nin Suriye ve bölgedeki işgalci politikalarına karşı Türkiye ve bölge halklarını direnişe ve mücadeleye çağırıyor. Türkiye’nin Rojava’yı işgal etme stratejisine karşı Türkiye’nin ilerici, yurtsever, demokratik güçlerini aktif dayanışmaya ve seslerini yükseltmeye çağırıyor. Avrupa ve Dünya demokratik kamuoyunu savaş ve işgal politikalarına karşı, bölgenin mazlum Kürt, Arap, Asuri, halkları ile dayanışmaya çağırıyor” denilmektedir.
Suriye’deki gelişmelerle ilgili bir diğer yazı ise Prof. Mustafa Durmuş’a ait. Suriye’nin İşgalinin Asıl Kazananı Kim ya da Kimler? Başlıklı yazıda Durmuş, bölgedeki “Arap Baharı” olarak adlandırılan sürecin ekonomi politiğini analiz ederek, Türkiye’nin askeri sanayi kompleksini geliştirerek bölgede etkisini arttırdığına dikkat çekmektedir. Suriye’de çok değişik dinamiklerin gelişmelerde belirleyeci olacağına işaret eden Durmuş, yeni “Suriye rejimine ve selefi cihatçı köktendinci güçlere açıkça karşı çıkabilecek ve örgütlenebilecek bağımsız, demokratik ve ilerici bir cephenin” aciliyetine dikkat çekmektedir.
Gazetede yer alan bir başka yazı da Orhan Demirbağ’ın “Bitli Baklanın Kör Alıcıları” başlığını taşıyor. Demirbağ, “solcu” eskilerinin sosyal medyadaki Stalin, Lenin, Marks “eleştirileri” ile “milli görüş gömleğini çıkardıklarını söyleyenlere öykündükleri”ni belirtiyor.
Politika gazetesindeki bu sayısında Mustafa Suphi Vakfı Başkanı Kemal Atakan’ın ÇKP’nin davetlisi olarak Çin’de katıldığı bir dizi etkinlik hakkındaki açıklamalara yer veriliyor. Ayrıca Atakan’ın Çin ziyaretinden gözlemlerine de yer veriliyor. Atakan, Çin’e giderken aklındaki birçok soru olduğunu belirterek, “ÇKP önüne koyduğu stratejik amaçları gerçekleştirirse gerçekten tüm dünyanın içinde yaşadığımız yeni koşullarında çehresi değişir ve dünya işçi sınıfını ve ezilen halklara devrimci anlamda çözüm üreten bir sonuç elde edilebilir umudunu taşımak istiyorum” demektedir.
Politika Gazetesinde son olarak Armağan Barışgül’ün yeni romanı Bahçıvan’ın Ölümü üzerine Ali Özenç Çağlar’ın bir incelemesine de yer veriliyor.
https://politikagazetesi.org/sites/default/files/202409.pdf
Haber Merkezi