Eğitim Bakanlığı’nın Ensar Vakfı’yla imzaladığı “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” protokolü kapsamında, onlarca çocuğun istismara uğradığı yurtlarıyla gündeme gelen Ensar Vakfı, Mersin’de “Kırk Derste Ahlak” ve “Kırk Derste Sahabe” konularında “Sana Emanet” adlı bilgi yarışmaları düzenliyor. Başvurusu, 15 Ocak’ta son bulacak etkinliğe tepki çekti. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, Ensar Vakfı’nın Mersin başta olmak üzere birçok kentte “Sana Emanet” adıyla bilgi yarışmaları düzenlendiğini yarışmalardaki konuların ise “Kırk Derste Ahlak” ve “Kırk Derste Sahabe” olduğunu belirtti.
Sümbül, ÇEDES’le farklı bir sürecin işletildiğini, protokollerin artık yıllık olarak yenilendiğini ifade eden Sümbül, bu durumun yalnızca tarikat ve cemaatlerin değil, “şoven ve ırkçı çizgideki yapıların” da “toplum yararına” gösterilerek okullara girmesinin önünü açtığını söyledi. Ççocukların ötekileştirildiğini ve velilerin onayı dahi olmadan çeşitli uygulamalara maruz bırakıldığını dile getiren Sümbül, “Türk, Sünni ve erkek merkezli eğitim anlayışının devamı niteliğinde uygulamalarla çocuklar belli inanç merkezlerine götürülüyor, diğer inançlara sahip çocuklar dışlanıyor” dedi.
Ahlak ve etik gibi evrensel değerlerin para ödüllü yarışmalar aracılığıyla çocuklara dayatılmasını doğru bulmadıklarını vurgulayan Sümbül, “Bu yaklaşım ne evrensel eğitim ve pedagoji ilkeleriyle ne de toplumun ahlaki değerleriyle bağdaşmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘ANADİLİNDE EĞİTİM SEÇMELİ DERSE SIĞDIRILAMAZ’
ÇEDES’in uygulama biçimine işaret eden Sümbül, “Herkesin olumlayabileceği ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ gibi bir projeyi Diyanet, tarikatlar, cemaatler ve din görevlileri eliyle yürütmek başlı başına bir handikaptır” diye konuştu.
Sümbül, “Maarif Modeli” adı altında bir partinin programında yer alan uygulamaların toplumun müfredatı haline getirildiğini söyledi. Zorunlu din derslerinin yanı sıra seçmeli derslerin fiilen zorunlu hale getirildiğini, ana dilinde eğitimin ise sınırlandırıldığını kaydeden Sümbül, “Barış süreci gibi bir dönemin konuşulduğu bir ülkede ana dilinde eğitimin bir seçmeli derse sığdırılması başlı başına bir sorundur” diye belirtti.
‘ÇOÇUKLAR AÇ, BÜTÇE TARİKATLARA’
Okullarda uyuşturucunun yaygınlaşması, çocukların okula aç gitmesi, okul ihtiyaçlarını karşılayamaması, nitelikli bir eğitim modeli eksikliği gibi eğitimde birçok sorunu bulunduğu ifade eden Sümbül, “Çocuklar okula aç gelirken, eğitime bütçe ayırmak yerine Diyanet’e, tarikatlara ve cemaatlere rant aktarılıyor” şeklinde konuştu.
Amaçlarının sorgulamayan, biat eden bir insan tipi yetiştirmek olduğunu söyleyen Sümbül, çocukların MESEM’ler aracılığıyla erken yaşta sanayiye yönlendirildiğini ve sistemin bu şekilde sürdürüldüğünü belirtti. Ailelere çağrıda bulunan Sümbül, velilerin kendi onayları olmadan çocuklarının okul dışındaki faaliyetlere götürülmesine izin vermemesini isteyerek, “Din ve vicdan özgürlüğüne uygun, özgürlükçü laikliğin esas alındığı; çağdaş, bilimsel, demokratik, parasız ve ana dilinde bir eğitim için birlikte mücadele etmeliyiz. Bu, çocukların eğitim hakkı ve ülkenin geleceği açısından hayati bir ihtiyaçtır” diye ekledi.
Abdulkadir Ayten – Mehmet Güleş / MA











