Künye   Hakkımızda
26 Ekim 2025, Pazar
Politika Haber
  • GÜNDEM
  • EMEK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • KADIN
  • GENÇLİK
Tüm Haberler
Sonuç Bulunamadı
View All Result
Politika Haber
Sonuç Bulunamadı
View All Result
Anasayfa Gündem

Ömer Ağın: ‘Öcalan’ın paradigması, sosyalist çevrelerce tarihsel ve toplumsal boyutlarıyla anlaşılmalı’

Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı ile başlayan “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” üzerine değerlendirmelerini ANF'ye aktaran TKP eski MK üyesi ve Kürdistan Yöre Komitesi üyesi Ömer Ağın Abdullah Öcalan'ın paradigmasının tarihsel, toplumsal ve felsefi boyutlarıyla anlaşılması gerektiğini vurgulayarak, barış, demokratik toplum, entegrasyon sürecinin sosyalist çevrelerce kavranması gerektiğini belirtti.

26 Ekim 2025
Ömer Ağın: ‘Öcalan’ın paradigması, sosyalist çevrelerce tarihsel ve toplumsal boyutlarıyla anlaşılmalı’
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsApp'ta Paylaş

Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı ile başlayan “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” üzerine değerlendirmelerini ANF’ye aktaran TKP eski MK üyesi ve Kürdistan Yöre Komitesi üyesi Ömer Ağın Abdullah Öcalan’ın paradigmasının tarihsel, toplumsal ve felsefi boyutlarıyla anlaşılması gerektiğini vurgulayarak, barış, demokratik toplum, entegrasyon sürecinin sosyalist çevrelerce kavranması gerektiğini belirtti.

‘ÖCALAN’IN PARADİGMASI TOPLUM TARAFINDAN ANLAŞILMALI’

Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın paradigmasının en çok da sosyalist çevreler tarafından anlaşılması gerektiğini vurgulayan Ağın, “Bence, tarihi sürece dayanan, farklı yöntemler ve detaylı bilgilerle tarihsel ve toplumsal materyalizmi inceleyerek bir paradigma oluşturan Kürt Özgürlük Hareketi ve onu filozofik yöntemleriyle geliştiren Sayın Abdullah Öcalan’ı anlamak için bazı noktaların üzerinde durmak gerekiyor.

Konuşulanları salt konuşmak tekrar etmekten çok, bu düşüncelerin toplum tarafından anlaşılması ve kavranması açısından halkın, aydınların ve demokrat kesimlerin katkısının önemli olduğuna inanıyorum. Bir teori, kitle tarafından kavrandığında maddi güç geline gelir. Kuşkusuz, Kürt halkı özellikle son 50 yıllık mücadele geleneğiyle teoriyi kavrayarak kitlesel ve maddi bir güç haline geldi. Halk, teoriyi uygulama konusunda büyük adımlar attı.

Önce bu tespiti yapmak gerekir. Bunu niye yapıyoruz? Çünkü bu tespiti, Türkiye’deki devrimci çevreler ve farklı demokrasi tanımlarını benimseyen herkes için önemli bir hareket noktası olarak görüyorum” dedi.

Kendi mücadele deneyimlerinden yola çıkarak değerlendirmeler yapan Ağın, paradigmanın sosyalist çevrelerce anlaşılmasının önemine dair “Kürt paradigmasını en iyi anlayan kesimlerden birinin biz sosyalistler olduğuna inanıyorum. Benim geçmişte içinde yer aldığım devrimci mücadelenin yapısal özelliklerini kavradığımıza inanıyorum. Neden bunu daha iyi anlayanlar arasında olduğumuzu söylüyorum? Çünkü reel sosyalizmin kalıntıları ve enkazı altında en fazla kalan biz olduk.

1977’de, Sovyetler Birliği’nde değişik aralarla Marksizm okulunda eğitim gördüm ve orada yaşadım. Reel sosyalizmin kazanımlarını ve halk tarafından savunulan sonuçlarını da gördüm; zaaflarını da gözlemledim.

Örneğin, o dönemde Sovyetler Birliği Genel Sekreteri Brejnev’in damadının elmas kaçakçılığı yaptığını öğrendik. Öbür taraftan, halkın sıkıntılar içinde toplumsal gelişimi nasıl şekillendirdiğini de gözlemledik.

İşte bu yıkıntılar ve enkazın altında kalan güçlerden biri olduğumuz için, Kürt Özgürlük Hareketi ile Kürt paradigmasının tarihsel ve toplumsal gelişimini anladığımıza, en azından anlamaya çalıştığımıza inanıyorum. Önce bu tespiti yapmak gerekir.” dedi.

PARADİGMANIN KÜRESEL VE TARİHSEL GÜNDEMİ

Ortadoğu başta olmak üzere Dünyanın genelinde bir çok alanda farklı toplumsal hareketler içerisinde Kürt Özgürlük Hareketinin paradigmasının tartışıldığını belirten Ağın, “Bilim insanları tarafından tartışılıyor. Nobel Ödülü’nü alan aydınlar tarafından desteklenip tartışılıyor, sanatçılar tarafından tartışılıyor. Yani geniş bir gündem oluşturmuş; deyim yerindeyse politik bir gündem haline gelmiştir.

Şimdi, böyle bir paradigmayı anlamak ve kavramak için tarihe bakmak lazım. Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt paradigması, tarihe bakarken tarihin sadece sınıflı toplumlardan başladığını, sınıfların oluşumuyla bu tarihin oluşmaya başladığını söylemiyor. İlkel komünal toplumdan, halen sınıflı toplumlar olmadan önce toplumların gelişmesinden ele alarak, sadece diyalektik ve tarihi materyalizmi değil; aynı zamanda idealizmi de değerlendiriyor. Elbette ki idealizm, materyalizmin bir yansımasıdır. Yani düşünce, maddenin bir versiyonu, bir yansımasıdır.

Ama bu tarihsel materyalizm ve doğal materyalizm, tam anlaşılmadan önce de insanların psikolojik ve toplumsal özellikleri vardı. Sümer rahiplerinden başlayarak gelen bir toplumsal gelişme var. Sayın Öcalan ve Kürt Özgürlük Hareketi, bu tarihin konjonktürü içinde bu paradigmayı ele alıp inceledi.” değerlendirmelerinde bulundu.

PARADİGMANIN DÖRT ANA EKSENİ VE BARIŞIN FELSEFESİ

Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın paradigmasının “Barış, Demokratik Toplum ve Demokratik Entegrasyon” şeklinde tanımlayan Ağın, “İlk olan, barış kavramı ve barış anlayışıdır. Barışın neyi ifade ettiğini, Kürt Özgürlük Hareketi’nin ve onun paradigmasının barıştan ne murat ettiğini anlamak lazım.

Bir kere burada bahsedilen barış, Hititlerle Mısırlıların tarihte yaptığı ya da Timur ile Yıldırım Beyazıt arasında 1402’de Ankara’da yapılan barış anlaşması gibi değildir. Kürt Özgürlük Hareketi’nin ve demokrasi güçlerinin kastettiği, murat ettiği şey; farklı demokratik yapıların kendi özelliklerini koruyarak kendilerini idame ettirmek ve gelecekte kendi üretimlerini yapabilmek için elde ettikleri toplumsal uzlaşıdır. Barışı böyle tarif edebiliriz.

Ben, Kürt Özgürlük Hareketi’nin paradigmasındaki barış sözlerinden bunu anlıyorum ve böyle anlamak gerektiğine inanıyorum.

O halde barışı, karşılıklı çelişki içinde olan, ister antagonist olsun ister olmasın, yani uzlaşmayan ya da uzlaşan çelişkiler içinde olan güçlerin, kendilerini yeniden üretebilme ve herkesin kendini geliştirme olanağı bulduğu demokratik yöntemlerle birlikte olmanın yolu olarak anlamak lazım.

Barış, tek taraflı bir dayatma; birinin sinmesi, diğerinin galebe çalması değildir. Tarihte buna benzer uzlaşmalarda ‘barış’ kelimesinin kullanıldığını biliyoruz. Kürt paradigmasının da barıştan söz ederken bunu kastettiğine inanıyorum. Bunun tarihsel, toplumsal, sosyolojik ve felsefik dayanakları var. Bunların hepsini derin derin açabilir, tartışabiliriz.

Bir benzetme yapmak gerekirse; barış, bir somunla bir vidanın birbirine kenetlenmesidir. Eğer somun ya da vida, kalibre olarak birbirine uygun değilse, bu vidayla somun birbirini tutmaz; ya kopar ya da içine girmez. Demek ki barış, karşılıklı uyum içinde, karşılıklı hak ve hukuk çerçevesinde yapılması gereken demokratik bir çözüm yöntemidir.

Barışın kendisi, herhangi bir sorunun çözülmesi değildir; bu sorunun çözümü için olanak yaratmasıdır. Sorunun çözümü ise adil, demokratik ve herkesin kendini ifade edebilecek bir durumun olması demektir. Bu anlamda barışı böyle anlamak lazım.

Barış, aynı zamanda toplumun doğayla tanışması ve barışmasıdır. Doğa ise, değişik güzellikler taşıyarak bugünümüze gelmiştir. Kendiliğinden doğa var; toplumsal doğa var, bunların hepsinin ayrı ayrı güzellikleri ve bilimsel ilişkileri var.

Barış, aynı zamanda erkek egemen toplumun kadın üzerindeki tahakkümünün kaldırılması demektir. Barış aynı zamanda, ilkel komünal toplumda var olan ilişkilerin de günümüze yansımasıdır; sınıfların ya da egemen güçlerin geçici uzlaşması değildir. Kürt paradigmasında üretilen barış, bu demektir.” dedi.

DEMOKRATİK KONFEDERALİZM

Barışın olması için de demokratik bir yapılanmanın gerektiğini belirten Ağın, demokratik yapılanmayı ise “Barışı sağlayan en önemli unsur, demokratik yapılanmadır, yani demokratik konfederalizmdir. Ulus devletlerin terk edilip federasyon veya konfederasyon biçimindeki devletlerin, yapılanmaların ya da örgütlenme biçimlerinin toplumu düze çıkarmadığı, toplumsal eşitliğin ve değişik toplum kesimlerinin entegrasyonunu sağlamadığı bir dönemin özelliği şeklinde anlamamak gerekir demokratik yapılanma tezini.

Demokratik yapılanma, demokratik konfederalizm ve ulus devlet, birbirinin alternatifidir. Ulus devlet kapitalizmin tekelinde doğdu. Bütün ulus devletler onun varyantlarıdır; yani konfederalizm, federalizm, muhtariyet -hepsi de kapitalist toplumun sömürüyü baz alan kapitalizmin, tekçi döneminde tekelci dönemine yükselmesine yardım eden bir örgütlenme biçimidir, bir devlet biçimidir.

Şimdi burada, Kürt paradigmasında anlamamız gereken nokta; artık bu yapıların yerine demokratik, ademi merkezci, herkesin kendini yönetebildiği, yönetirken birbirine katkı sunan, yeni değerler yaratan ve bu yeni değerler etrafında birlikte üretimi, yeniden üretim için kullanan bir yapılanma demektir. Bu, önce ekonomik temelinin oluşması demektir.” diyerek tanımladı.

TOPLUMSAL BİLİNCİN ROLÜ VE EKOLOJİK PERSPEKTİF

Toplumsal yapıyı sosyolojik temelde ele alarak, üretim ilişkilerinin ve bilincin birbiri ile diyalektik ilişki içerisinde olduğunu vurgulayan Ağın “Bir benzetme yapacak olursak -ki bunu sosyolojik yasalar çerçevesinde değerlendirebiliriz- toplumu bir ağaca benzetebiliriz. Bu ağacın kökleri, üretimin kendisini temsil eder; yani emekçi kitlelerin, emeğiyle geçinen insanların oluşturduğu temeli ifade eder.

Ağacın gövdesi ise toplumun oluşturduğu ortalama bilinçtir. Ancak bu ortalama bilinç, her zaman mekanik bir toplum anlamına gelmez. Diyalektik, bütün toplumda var olan değerlerinin diyalektik bir izahıdır. Ortalama bilincin yüksek olduğu yerlerde çözüm noktaları üreten bilinçler, sosyolojik yapılar ve sosyolojik değerler yol alır, ileri gider.

Bu da deyim yerindeyse -benzetmeye devam edersek- ağacın yaprakları ve dallarıdır. Böyle bir şekilde, böyle bir kronolojik sınav içinde bakmadığımız zaman demokratik yapılanmayı, sosyolojik yapılanmayı, tarihsel materyalizmi ve diyalektik materyalizmi anlamak, kavramak biraz zor olur.

İşte Sayın Öcalan, bana göre okuyabildiğim kadarıyla ve onun referans verdiği kaynakları incelediğim kadarıyla; bu meselelere sadece kaba, materyalist bir tarih anlayışıyla bakmıyor. İlkel komünal toplumdan başlayarak, doğayla toplumsal doğayı birlikte ele alan çevreci ve ekolojik bir anlayış geliştiriyor. Bu anlayış, toplumsal yapıya yansıyan çelişkileri de izah etmeye çalışıyor. Kadın ve mülkçü toplum gibi olgular da bu çelişkilerin bir yansımasıdır.

Bugün ‘Jin Jiyan Azadî’ şiarı, eğer dünyanın birçok yerinde bir slogan haline gelmişse; ilkel komünal toplumdan başlayarak tarihi incelemeler yapıldığını ve kadının köleleştirme aşamasının nerede, ne zaman başladığını; bunun felsefik, ekonomik ve kültürel olarak nasıl izah edildiğini anlamak lazım.” dedi.

DEMOKRATİK ENTEGRASYON

Entegrasyon kavramı üzerine değerlendirmelerini aktaran Ağın “Üçüncü bir şey ise entegrasyondur, demokratik entegrasyon. Biz, entegrasyondan -Kürt Özgürlük Hareketi’nin izah ettiği, bizim de anladığımız kadarıyla- asimilasyonun olmadığını anlıyoruz. Asimilasyon, farklılıkları ortadan kaldırmak için baskı ve zor kullanmaya dayalı bir süreçtir ya da ‘gönüllü değişim’ olarak dayatılır.

Oysa entegrasyon, farklılıkların kendini koruyarak birlikte yeni değerler yaratması ve bu değerler etrafında demokratik yöntemlerle geleceğe taşınma anlayışı olarak anlaşılmalıdır.”

Ağın, demokratik entegrasyonun ancak demokratik bir yapı içinde mümkün olabileceğini belirterek, “Barış sağlanmadan, demokratik konfederal bir yapı oluşmadan, yani ulus devletin ya da kapitalizmin ürettiği federatif ve muhtariyet biçimleri yerine demokratik bir yapılanma kurulmadan entegrasyon gerçekleşmez. Önce devletin demokratikleşmesi ve tüm antidemokratik yapıların dönüşmesi gerekir. Farklılıkların demokratik bir sistem içinde kendilerini yeniden üretmeleri ancak bu şekilde mümkündür. Kürt Özgürlük Hareketi’nin anlattığı demokratik entegrasyonu böyle anlamak lazım” ifadelerini kullandı.

YENİ İNSAN ANLAYIŞI

Ağın, Kürt Özgürlük Hareketi’nin “yeni insan” anlayışına dikkat çekerek şunları söyledi: “Şüphesiz, bütün bu süreçlerin gerçekleşebilmesi için yeni bir insan tipinin ortaya çıkması gerekiyor. Kapitalizmin değerlerine bağlı, yarı-feodal, yarı-kapitalist anlayıştan beslenen; baskıcı, bürokratik ve dogmatik sosyalist yaklaşımlar içinde kalmış kesimlerden yeni bir insan tipi yaratmak mümkün değildir.

Kürt Özgürlük Hareketi ise; bu yeni insanın yaratılması için ciddi bir çaba yürütüyor, öneriler geliştiriyor ve düşünsel eğitimler veriyor. Türkiye’de, Kürdistan’da ve Ortadoğu’da kitlelerini bu yönde dönüştürmek için emek harcıyor. Bu çabayı halkla tartışarak, birlikte zenginleştirerek sürdürüyor. Hareketin başında yer alan Sayın Abdullah Öcalan’ın felsefi yöntemi de bu anlayışın temelinde yer almaktadır.”

YENİ KAVRAMLAR VE ADEM-İ MERKEZİYETÇİ YAPILANMA

Ağın, Kürt Özgürlük Hareketi’nin düşünsel dönüşüm sürecine de değinerek, yeni kavramların zaman ve mücadeleyle oluştuğunu belirti: “Kuşkusuz, yeni bir düşünce kendi kavramlarını da beraberinde yaratır. Ancak bu kavramlar bir anda ortaya çıkmaz; zaman, emek ve toplumsal mücadele gerekir. Halkın, toplumun sosyolojik ve kültürel mücadelesiyle bu kavramlar şekillenir.

Kürt Özgürlük Hareketi de Sayın Abdullah Öcalan’la birlikte yeni bir düşünceyi tartışmaya açtı ve bu düşüncenin kavramlarını oluşturma sürecine girdi. Bu halen devam eden bir süreçtir. Yeni kavramlar bulununcaya kadar da eski kavramları kullanma zorunluluğu doğuyor. Fakat eski kavramlarla yeni düşünceler anlatmak kolay değildir. Bu nedenle, ‘adem-i merkeziyetçi’ bir yapılanmanın tartışılması ve geliştirilmesi kaçınılmaz hale geliyor.”

Ömer Ağın, demokratikleşmenin yalnızca devlet yapısıyla sınırlı olmadığını vurgulayarak, “Devletin demokratikleşmesinin yanında, toplumsal değerlerin tabana yayılması, toplumun kendini yönetmesi ve örgütlenme biçimlerinin geliştirilmesi gerekir. Belediyelerin demokratik konfederalist bir yapı içinde kendilerini yeniden üretmeleri, halk örgütlenmelerinin demokratik yapılarla güçlenmesi önemlidir. Bu yapılar, ulus-devletlerin veya kapitalizmin doğurduğu federatif biçimlerin yerine geçmelidir” dedi.

Tarihsel sürece de değinen Ağın, iki farklı uluslaşma biçimine dikkat çekti: “Tarihte iki çeşit uluslaşma modeli vardır. Birincisi, Prusya tipi, yani etnisiteye dayalı Almanya modeli; ikincisi ise Amerikan tipi, yani toprağa (teritoryaya) dayalı uluslaşmadır. Toprağa dayalı model, görece daha ileri bir yapıdır. Fakat her ikisi de sonuçta kapitalizmin doğurduğu ulus devlet biçimidir.

Demokratik yapılanma her türlü devlet kapitalizmi yapılanmalarını ve devlet biçimlerini reddeder. Merkeziyetçiliğe ve güç tekeline dayalı yapılar yerine, adem-i merkeziyetçi; yani yerelden örgütlenen, kendi kendini yöneten toplumsal bir model hedeflenmelidir.”

Haber Merkezi

İlgili Haberler

Amedspor maçında dev Rojin Kabaiş posteri açıldı
Gündem

Amedspor maçında dev Rojin Kabaiş posteri açıldı

26 Ekim 2025
Koma Amed konserine katılanlar: Önderliğin özgürlüğü her şeyden önemli
Gündem

Koma Amed konserine katılanlar: Önderliğin özgürlüğü her şeyden önemli

26 Ekim 2025
Motokuryelerden Rojin Kabaiş için eylem
Gündem

Motokuryelerden Rojin Kabaiş için eylem

26 Ekim 2025
Canpolat: Öncelikli adım Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür
Gündem

Canpolat: Öncelikli adım Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür

26 Ekim 2025
Meral Danış Beştaş: Hukuk olmadan barış da demokrasi de inşa edilemez
Gündem

Meral Danış Beştaş: Hukuk olmadan barış da demokrasi de inşa edilemez

26 Ekim 2025
Amed’de 4.0 büyüklüğünde deprem
Gündem

Amed’de 4.0 büyüklüğünde deprem

26 Ekim 2025
Politika'dan Günün Yorumu
“Dostum Trump” ile buluşma
Politika'dan Yorum

“Dostum Trump” ile buluşma

Politika Haber
28 Eylül 2025
Politika'dan Söyleşi
Sosyalist cumhurbaşkanı adayı Osman Zorba:  Burjuva güçler için çözümsüzlük en iyi çözümdür.
Politika'dan Söyleşi

Sosyalist cumhurbaşkanı adayı Osman Zorba: Burjuva güçler için çözümsüzlük en iyi çözümdür.

Politika Haber
26 Ekim 2025

EN SON HABERLER

Amedspor maçında dev Rojin Kabaiş posteri açıldı

Amedspor maçında dev Rojin Kabaiş posteri açıldı

26 Ekim 2025
Koma Amed konserine katılanlar: Önderliğin özgürlüğü her şeyden önemli

Koma Amed konserine katılanlar: Önderliğin özgürlüğü her şeyden önemli

26 Ekim 2025
Motokuryelerden Rojin Kabaiş için eylem

Motokuryelerden Rojin Kabaiş için eylem

26 Ekim 2025
Canpolat: Öncelikli adım Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür

Canpolat: Öncelikli adım Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür

26 Ekim 2025
Meral Danış Beştaş: Hukuk olmadan barış da demokrasi de inşa edilemez

Meral Danış Beştaş: Hukuk olmadan barış da demokrasi de inşa edilemez

26 Ekim 2025
Amed’de 4.0 büyüklüğünde deprem

Amed’de 4.0 büyüklüğünde deprem

26 Ekim 2025
‘Trump’un barışı, Filistin halkını teslim almayı hedefliyor’

‘Trump’un barışı, Filistin halkını teslim almayı hedefliyor’

26 Ekim 2025
Politika Haber

© Tüm hakları saklıdır
Politika Haber'de yayımlanan yazı, haber, fotoğraf ve videoların her türlü telif hakkı Mustafa Suphi Vakfı'na aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilmeden ve link verilmeden alıntılanamaz.

Bizi Takip Edin

Kurumsal

Künye

Hakkımızda

Çerez Politikası

Gizlilik Politikası

Kullanım Koşulları

Politika Haber, MA ve SPUTNIK abonesidir.

© 2025 Politika Haber - Büyük İnsanlık İçin Politika!

Sonuç Bulunamadı
View All Result
  • Politika’dan Yorum
  • Politika’dan Söyleşi
  • Gündem
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kadın
  • Gençlik
  • Göçmen
  • Emeklilik
  • Eğitim
  • Doğa
  • Tarih
  • Kültür
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Spor
  • Video Haber
  • Foto-Galeri
  • Tüm Haberler

© 2025 Politika Haber - Büyük İnsanlık İçin Politika!