Kürt halkına yönelik baskıların ve buna karşı direnişin geliştiği 1990’lı yıllarda yaratılan sanat geleneği de tarihe adını yazdırdı. Kürt müziği bağlamında önemli bir gelenek ve külliyat yaratın yaratıldığı 1990’lı yıllarda öne çıkan grupların başında Koma Amed geliyor. Grubun 30 yılın ardından Amed’te yapacağı konser büyük bir heyecan yarattı.
Bu vesileyle Koma Amed’in kurucusu Evdilmelik Şêx Bekir’in bugün bile büyük bir aşkla dinlenen stran ve kilamlardaki yerini hatırlatmak gerekiyor.
AMÛDÊ’DEN KOMA AMED’E
Yarattığı eserlerle ölümsüzleşen ama ismi az bilinen bir kahraman olan Evdilmelik Şêx Bekir, ailesinin tanımıyla da Melek 1968 yılında Kuzey ve Doğu Suriye’nin Amûdê kentinde dünyaya gelir. İlköğretimini burada tamamlayan Evdilmelik Şêx Bekir, üniversiteyi Hacettepe Tıp Fakültesi’nde okur. 1988 yılında çoğunluğu tıp öğrencisi olan bir grup Kürt genci ile Koma Amed’i kurar. O zamanlar Koma Amed, Koma Dengê Azadî ile Türkiye’de ilk Kürtçe müzik yapan gruplardandır.
MKM’İN ÖNCÜLERİNDEN
Müzik dışında diğer sanat alanlarında da yetenekli olan Evdilmelik Şex Bekir, 1990 yılında İstanbul Çapa Tıp’a geçiş yapar ve aynı yıl Koma Amed “Kulîlka Azadiyê” albümünü çıkarır. Bu albümdeki birçok parça da Evdilmelik Şex Bekir tarafından seslendirilir.
1991 yılında Evdilmelik Şex Bekir, Şengal adı ile tanınır ve Kürt kültür-sanat çalışmalarında bir mihenk taşı olan Mezopotamya Kültür Merkezi’nin kuruluşunda da yer alır. Bu vakitlerde Koma Çiya ile çalışmaya başlar fakat grubun “Rozerîn” albümü çıkmadan mücadele alanını değiştirir ve yönünü dağlara verir.
Dağlarda adı Cuma olan Evdilmelik Şex Bekir, bir yıl sonra Engizek dağlarında bir çatışmada yaşamını yitirir.
AİLESİ MELEK’İ ANLATTI
Sinemacı Havin Saç, 2014 yılında “Gecikmiş Ağıt” belgeseliyle Evdilmelik Şêx Bekir’i anlattı.
Belgeselde şöyle anlatılır Evdilmelik Şex Bekir, “Kululika Azadiye’yi ezgisini ilk kez dinleyen herkesin içinde kararlı, bilge, coşkun, hüzünlü bir tını yankılanır ve bir melek gelir kulağınızdan kalbinize doğru akan bir ırmağın büyüsüne konuk olur. Yüreğimize konuk olan bu ses, bizi efsununa sinmiş olan bir ülkenin efkârında ne kadar gidilebilecekse, o kadar götürdü.”
Belgeselde Evdilmelik Şêx Bekir’i ablası Samer ve annesi Ede anlatır.
Abla Samer, kendisinden iki yaş küçük olan kardeşini şu sözlerle anlatıyor: “Melek’te çok başarılıydı. Hep birinciydi. Saz çalmayı resim yapmayı seviyordu. Okumayı çok severdi. Kültür ve siyasetle ilgiliydi okurdu, severdi. Okulunda birincisiydi. Lise sınav sonuçları iyiydi. Türkiye’ye gitmeye karar verdi. Türkiye’ye gitmek için sınavlara girdiğinde yine birinci çıktı. 100 üzerinden 98 aldı. İki ay içerisinde Türkçeyi öğrenmişti. Tüm arkadaşları ‘nasıl bu kadar erken Türkçeyi öğrendin, nasıl birinci oldu’ deyip başarısı karşısında şaşkınlık içerisindeydiler. Türkiye’de puanları yüksek olan Hacettepe Üniversitesini kazandı. İngilizce ağırlıklı dersler görüyorlardı. Üniversite oradaki akrabalarımızı derslere katıldığı ve okula devam ettiği yönünde bilgilendiriyordu. Aradan bir süre geçtikten sonra Türkiye’deki akrabalarımız babama artık okula gitmediğini haber verdiler. Daha sonra öğrendik ki Hacettepe’den Çapa Tıp Fakültesine kaydını aldırmış. Orada hem okuyordu hem çalışıyordu. Ona para göndermememizi istemiyordu, kimseye ihtiyaç duymadan hem okuyacağını hem de çalışacağını söylüyordu. Yeni tayin olmuştum bir kez ziyaret amaçlı geldi yazdı ondan üç ay sonra ikinci sınıfa geçti o yılı bitirdi. Ziyarete geldiğinde dokuzuncu ayında sınavının olduğunu ve geri dönmesi gerektiğini söyledi. Gitti ve bir daha gelmedi, haberde alamadık.”
KÜRDİSTAN AŞKI
Evdilmelik Şêx Bekir yaşamını yitirdikten 5-6 yıl sonra ailenin bu durumdan haberdar olduğunu belirten abla Samer, kardeşine dair hatırladığı en belirgin şeyin Kürdistan sevgisi olduğunu belirterek, “Canını verirdi Kürdistan için. Çok içtendi, kendisini öldürtürdü. İnandığı şeyler için ölürdü. Apocuların ilk örgütlenme süreciydi. Burada onlarlaydı, ama orada da onlarla gittiğini bilmiyorduk. Öyle gitti şimdiye kadar. Biz hala yaşamını yitirdiğine kendimizi inandıramıyoruz. Bize küstüğünü ve uzaklaştığını düşündük hep. Biz cenazesini görmedik, o yüzden inanamıyoruz. Buradayken de rejime karşıydı, siyasiydi. Kürt örgütleriyle birlikte hareket ediyordu” diye anlattı.
SANDIKTAKİ ANILAR
Anne Edê de oğluna ait her şeyi bir sandıkta biriktirmiş. Koma Amed’in Kulîlka Azadiyê albümü, kitapları, dergileri, fotoğraf albümü Meleğin elinin değdiği, gözünün baktığı ve o büyülü sesinden kalan ne varsa saklıyor.
Evdilmelik Şexbekir sadece ailesinin yüreğinde değil yarattığı eserlerle Kürdistan’ın kalbinde, ezgilerinde ve mücadelesinde yaşıyor.
MA













