Demokratik Kurumlar Platformu, Amed’de 4 Ocak’ta “Umut ve özgürlük” mitingi düzenleyecek. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün talep edileceği miting, Amed İstasyon Meydanı’nda gerçekleşecek. Mitinge dair değerlendirmelerde bulunan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Ali Kenanoğlu, sahiplenme çağrısı yaptı.
Kürt halkı için 2025 yılının önemli olduğunu belirten Kenanoğlu, 2025’i çok önemli gelişmelerin yaşandığı, çok önemli adımların atıldığı yıl olarak değerlendirdi. 50 yıllık çatışmalı sürecin, tecrit ve inkâr politikalarının, faili meçhul cinayetlerin çok ağır yaşandığı sürecin akabinde gelen Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin ayrı değerlendirilmesi gerektiğini belirten Kenanoğlu, “Bunu değerlendirdiğimiz zaman Sayın Öcalan’ın iradesini ve o iradenin nasıl bir önderliğe büründüğünü, halkı tarafından nasıl kabul gördüğünü, örgüt tarafından nasıl kabul edildiğini gördük” dedi.
‘MUHATAP ABDULLAH ÖCALAN’DIR’
Sürecin muhataplık boyutuna değinen Kenanoğlu, “Öcalan yıllardır örgütünden, toplumundan uzakta ‘onu kim dinler’ tarzı yaklaşımlar söz konusuydu. Bunun böyle olmadığını atılan her adımda ve yapılan her çağrıda görmüş olduk. Bu şuna işarettir; bugüne kadar iktidar da muhalefet de Kürt sorunu çözümünde kendine bir muhataplık yaratmaya çalıştı. Bunu sadece iktidar yapmadı, devleti yönetenler yapmadı. Zaman zaman şu anda da muhatap olduğumuz muhalefet partileri de kendince daha makul gördükleri, daha demokratik siyaset alanının olduğunu düşündükleri kişileri Kürt siyasi hareketinin mücadelesinin önüne koymaya çalıştılar. Bu sahanın gerçekliğine ve hayatın gerçekliğine uygun değildi. Bir kez daha görmüş olduk ki Kürt halkının iradesi Sayın Öcalan’dır. Örgütün iradesi Sayın Öcalan’dır ve Sayın Öcalan devreden çıkartılarak herhangi bir çözüm almak mümkün değildir. Bütün denemeler bu anlamıyla boşa çıkmıştır” ifadelerini kullandı.
YASAL DÜZENLEMELER
Kürt Özgürlük Hareketi’nin atması gereken bütün adımları attığını, tıkanan noktalarda Abdullah Öcalan’ın devreye girerek yeni adımlar attırdığını söyleyen Kenanoğlu, “Dolayısıyla Sayın Öcalan bu işin sağlıklı bir şekilde sonuçlanması için uğraş vermektedir. Bu uğraşı daha kolay verebilmek, sözünü etkin söyleyebilmek, kitleleri daha kolay ikna edebilmek açısından Sayın Öcalan’ın ‘umut hakkı’nın tanınması ve özgür yaşam koşullarının oluşturulması gerekiyor. Sayın Öcalan serbest bırakılmalıdır. Bu birçok açıdan önemlidir; Sayın Öcalan’a özgürlük tanımak ayrıca Kürt halkının özgürlüğünü kabul etmektir. Sayın Öcalan’ın özgürlüğünün bir yasal güvenceye kavuşturulması, Kürt halkının geleceğini yasal güvenceye kavuşturulmasının adımıdır” diye konuştu.
‘ÖCALAN’IN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SAĞLANMASI GEREKİYOR’
Sürecin sağlıklı yürütülmesi için Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğinin altını çizen Kenanoğlu, “Özgür olması gerekiyor ki süreç herhangi bir badire ile karşılaşmadan doğru müdahalelerle doğru yürütülebilsin. Bu anlamıyla 4 Ocak’ta Amed İstasyon Meydanı’nda yapılacak miting son derece önemlidir. Halkın bir taraftan önderliğine ve iradesine sahip çıktığını göstereceği miting olacaktır” ifadelerini kullandı.
BARIŞ DİLİ
İktidarın barış dilini konuşması gerektiğini kaydeden Kenanoğlu, 2015 yılından bu yana yürütülen politikaların ve kullanılan zehirli dilin aşılmasının kolay olmadığını söyledi. İktidarın da bunu aşma gibi bir niyetinin olmadığını belirten Kenanoğlu, “Çünkü sürekli elinin altında böyle bir koz olsun istiyor, yani kendisinin başvurabileceği ‘terörist’ kavramı dursun istiyor. Baskıcı politikalarını demokratik ortamlarda sürdüremeyeceğini o da biliyor. Bu nedenle her an başvurabileceği, gayri yasal sistemin dışına koyduğu, kriminalize edebileceği bir anlayışın da var olmasını istiyor” şeklinde konuştu. İktidarın, Abdullah Öcalan’ın halklarla doğrudan temasını bugüne kadar bu anlayışla engellediğini söyleyen Kenanoğlu, “Sesinin duyulmasını, söylediklerinin aktarılmasını istemiyor. Çünkü bundan 23 yıl önce, 26 yıl önce yayımlanan videolar bugün yayımlanmaya başlanıldı. Görüyoruz ki 23 yıl önce, 26 yıl önce Sayın Öcalan barış diyor, özgürlük diyor, demokrasi diyor. Türkiye’de ve Ortadoğu’da silahların susması gerektiğini o zaman da savunuyor” diye konuştu.
‘SÜRECİN AHLAKİ YÖNÜ OLUŞTURULMAMIŞ’
Güney Afrika’daki barış deneyimlerini de dinlediklerini ifade eden Kenanoğlu, “Güney Afrika’da bu iş yürütülürken iktidar-devlet muhatabıyla cezaevinde görüşmüyor, ahlaki olmaz diyor. Bizim en büyük eksikliğimiz bu sürecin ahlaki yönünün olmaması. Güney Afrika’da ahlaki olması için cezaevi müdürüne ‘Sayın Mandela’yı al götür evine, ben onu senin evinde ziyaret edeceğim, onu cezaevi koşullarında ziyaret etmem etik olmaz. Çünkü bir müzakere yürütüyoruz’ diyor. Bu bir ahlaki tavırdır. Yani sürece olan samimiyeti ifade eder. Bizde eksik olan budur. Bunların tamamlanması halkların talebiyle olacaktır. Ne zaman ki halk barışı toplumsallaştırmış, toplumsal olarak barış, demokrasi, özgürlük talebini yükseltmiş, o zaman bunlar kabul edilmek zorunda kalmış. Onun için sadece Kürdistani örgütlerin, kurumların değil; Türkiye’de demokrasi mücadelesi yürüten, özgürlük, hak, hukuk mücadelesi yürüten her kurum ve kuruluşun, her bireyin bu sürece ve bu mitinglere sahip çıkması gerekiyor” dedi.
MA / Fethi Balaman












