DİSK’in (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) kurucusu, ilk genel başkanı ve T. Maden-İş Sendikası genel başkanı Kemal Türkler, faşist paramiliter güçler tarafından katledildiği 22 Temmuz 1980 gününün 41. yılında anılıyor.
Kemal Türkler,1961 Saraçhane Mitingi, 1963 Kavel Grevi, 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, 1 Mayıs Kutlamaları, sınıf ve kitle sendikacılığının yaşama geçirilmesinin büyük mimarıydı. Sayısız işçi, grev ve direnişlerinde büyük rol oynadı. Yığınsal demokratik mitinglerde konuşmacı olarak kürsüde yerini aldı. DİSK onun kişiliğiyle bütünleşerek anıldı, anılmaktadır.
DİSK’in kapatılması amacıyla hazırlanan kanun tasarısının TBMM’ye gelmesi üzerine 15-16 Haziran 1970 yılında yapılan Büyük İşçi Direnişi, DGM’nin (Devlet Güvenlik Mahkemeleri) kurulmasının öngören yasa tasarısına karşı 16 Eylül 1976 günü Genel Yas ilan edilerek yapılan Genel Direniş ile yasa tasarısı iptal edildi. 51 yıllık aradan sonra 1976’da 1 Mayıs’ın yeniden yığınsal kutlanması, 1977’de kanlı 1 Mayıs’ta kürsüde konuşmaktaydı. 19 Aralık 1979’da yapılan T. Maden-İş Sendikasının 23. Genel Kurulu’nda Enternasyonal Marşı’nın okunması nedeniyle bir kere daha tutuklandı.
Burjuvazi krizi aşmak için ’24 Ocak Ekonomik İstikrar Kararlarını’ hazırladı. Devlet ve hükümet mevcut koşullarda bu kararların uygulanamayacağını bilmekteydi. İşçi sınıfının, emekçilerin, yoksul halkın aleyhine olan bu kararları uygulamak için işçi sınıfının direnişinin ve demokratik mücadelenin kırılmasının gerektiğini ileri sürerek bunun da ancak faşist askeri bir diktatörlükle olabileceğini öngörmekteydi.
Onun için devlet tarafından bilinçli olarak faşist terör tırmandırılarak katliamlar yapıldı. Faşist bir diktatörlüğe yol açmanın önünde büyük bir engel olarak görülmekte olan işçi sınıfının devrimci sendikal hareketinin lideri Kemal Türkler katledildi. Kemal Türkler işçi sınıfının, demokrasi ve anti-faşist mücadelenin karizmatik önderiydi. Kişiliğinden ve mücadelesinden dolayı yığınlar ona güvenmekte ve saygı duymaktaydı.
Burjuvazi onu katletmekle örgütlü devrimci mücadeleyi durdurmayı, yığınları dağıtmayı ve direnişleri kırmayı hesaplamaktaydı; onu katlederek faşist bir darbe için bir nabız yoklaması yaptı. Diğer yandan da darbeye zemin hazırlamaktaydı. Kaosun derinleşmesiyle açlık, yokluk ve terör içinde çırpınan halk bir ‘kurtarıcı’ arayışına doğru sürüklendi. Demokrasi güçlerinin anti-faşist güç ve eylem birliğinin sağlanamaması faşizmin ekmeğine yağ sürmekteydi.
Kemal Türkler’in katledilmesi haberi duyulunca fabrika ve işyerlerinde üretim durdu. Bir milyonu aşkın insanın katıldığı cenazesinin kaldırılması yığınsal anti-faşist bir direnişe dönüştü. Yığınlar işçi sınıfı önderinin gömüleceği Topkapı Mezarlığına kadar anti-faşist belgiler eşliğinde yürüdü.
Kemal Türkler’in davası bilinçli olarak uzatılarak zaman aşımına uğratıldı. Onu katledenler bugün mecliste ve iktidar partilerinde yer almaktadır.
İşçi sınıfının, DİSK’in o günlerin direnişçi, yığınsal ve şanlı gücüne ulaşması, sınıf ve kitle sendikacılığının yaşama geçirilmesi ve tarihi rolünü oynayabilmesi için Kemal Türkler gibi yiğit önderlere ihtiyaç vardır. İşçilerin, emekçilerin iliklerine kadar sömürülmesi, iş ve gelecek güvencesinin olmaması ve Kürt halkına karşı giderek şiddetlenen inkar ve imha politikalarının sürmesi et ile tırnak gibi birbirinden ayrılmaz olgulardır. Sarsılmaz bir cesaret geliştirilmeden, birleşik mücadele ve direniş yükseltilmeden, örgütlü yığınsal çıkışlar artırılmadan bugünkü karanlık dönem aşılarak aydınlığa çıkılamaz. Bu sorumluluk duygusuyla hareket edilerek Kemal Türkler’i anmak anlamlı olacaktır. Yoksa mezar taşına gözyaşı dökmek, pratikte karşılık bulamayan ateşli konuşmalar yapmak bir şey ifade etmemektedir.
O; işçi sınıfının, emekçilerin, ezilenlerin ve yurtseverlerin barış, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve sosyalizm mücadelesinde yaşıyor, yaşayacak!
POLİTİKA YAYIN KOLEKTİFİ


















