Dünyanın her yerinde erkek-devlet şiddetinin en ağır biçimlerini yaşayan kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla alanlara çıkmaya hazırlanıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, sadece Ekim ayında 48 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi. 23 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş halde bulundu. Devletin var olan mekanizmaları işletmemesi ve failleri koruyan cezasızlık politikası nedeniyle, ev, sokak ve kentler dahi kadınlar için güvenli olmaktan çıktı.
25 Kasım’a sayılı günler kalırken, Mezopotamya Ajansı, Van’daki (Wan) kadınlara mikrofon uzattı. Eşit, özgür ve şiddetsiz bir yaşam taleplerini dile getiren kadınlar, faillerin yargılanmasını ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması çağrısında bulundu.
KADINLAR GÜVENDE DEĞİL
Kentte yaşayan Sevda Kaya, bu ülkede kendini güvende hissetmediğini belirterek, “Eminim ki ben tek değil, ülkedeki tüm kadınlar can güvenliğinden endişeli. Kadınlar olarak gerekli önlemlerin alınmasını istiyoruz. Geçmişte alınmayan önlemlerden dolayı onlarca kadın katledildi. Bugün de baktığımızda her gün en az 4 kadın katlediliyor. Günde onlarca kadın ‘intihar’ adı altında katlediliyor. Bugün doğup büyüdüğüm yerde kendimi güvende hissetmiyorsam sokakta korkarak yürüyorsam bu büyük bir sorundur. Bundan dolayı yetkili mercilerin biran önce bu sorunları çözmelerini talep ediyoruz” çağrısında bulundu.
CEZASIZLIK ERKEKLERİ KORUYOR
Kadınların sadece fiziksel değil psikolojik şiddete de maruz kaldığını söyleyen Kaya, “Katil ya da katiller hak ettikleri cezayı almıyor. Mahkeme salonunda kravat takarak masum rolü oynuyor ve maalesef ki bu işe yarıyor. Az cezalarla tekrardan dışarıya salınıyorlar. Bu böyle olmamalı kadınlar olarak talebimiz önlemlerin alınması ve faillerin gerekli cezaları almasıdır” diye belirtti.
Kadınların şiddete karşı sessiz kalmamasını isteyen Halime Kutlu, “Günde onlarca kadın erkekler tarafından ya şiddete maruz kalıyor ya da katlediliyor. Failler ise ödül gibi cezalar alıyor. Bir insanı katlediyorlar aldıkları ceza 5- 10 yıl arası. Bu böyle olmamalı, kadın katillerine en ağır cezalar verilmelidir. Ceza verilmediği için katil cezaevinden çıkar çıkmaz başka bir kadına aynı eylemi gerçekleştirebiliyor. Kadınlar ayakları üzerinde durmalı ve erkeklere muhtaç olmamalıdır. Erkeğe muhtaç kaldığında o erkek şiddet uygular ve katleder. Tek isteğimiz faillerin cezalarında indirim yapılmadan yargılanmalarıdır” ifadelerini kullandı.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE GERİ DÖNÜLSÜN
Her yeni güne kadına yönelik şiddet ve cinayet haberleriyle başladıklarını söyleyen Dilvin Bor, şöyle devam etti: “Her gün televizyon ve sosyal medya araçlarına baktığımızda onlarca kadını ya katledilmiş ya da şiddete maruz kalmış olarak görüyoruz. Sokak ortasında kadınlar saldırıya uğruyor, çocuklarının gözleri önünde vahşice katlediliyorlar. Artık can güvenliğimizden endişeliyiz. Biran önce bunların önüne geçmelidir. Faillerle ilgili herhangi bir şey yapılmıyor çünkü ortada yargı yok. Çoğu cinayetlerin üstü örtbas ediliyor ve ‘intihar’ süsü veriliyor. Kimsenin bunlara inanmasını beklemesinler. Üzeri örtbas edilen bu cinayetlere artık kadınların sabrı kalmadı. Failler korunmasın ve hak ettikleri cezaları alsın. Bir an önce İstanbul Sözleşmesi’nin hayata geçmesini istiyoruz. Bugün sokakta her 10 kadından 9’u bu sözleşmeyi istiyor.”
“NEREYE KADAR DEVAM EDEBİLİR?”
Sinem Durmaz ise, ülkedeki kadın cinayetlerinin her geçen gün korkunç bir hal aldığını dile getirdi. “Bu böyle nereye kadar devam edebilir?” diye soran Durmaz, şunları belirtti: “Onca kadın cinayetlerinin üstü örtülüyor, failler dışarıda dolaşıyor ve başka kadınlara ya şiddet uygulanıyor ya da katlediyor. Bugün çalışan bir kadın olarak sokakta yürüdüğümde etrafıma defalarca bakmak zorunda kalıyorum. Çünkü korkuyorum can güvenliğimin olmadığını biliyorum.”
Özlem Yacan – Bilal Babat / MA