Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi, Türkiye ve Kürdistan’da kadına yönelik artan şiddete ilişkin yazılı açıklama yaptı. Yargı ve devlet kurumlarının sessizliğinin şiddeti beslediği belirtilen açıklamada, kadınların yaşam hakkının sistematik biçimde gasp edildiği, faillerin korunduğu, ailelerin ise adalet arayışı içinde yalnız bırakıldığı ifade edildi.
Açıklamanın devamında ise şunlar belirtildi: “Bütün kamuoyunun sahip olduğu bilgiler, kadına ve çocuğa yönelik işlenen suçların münferit olmadığını, aksine ülke çapında süreklilik kazanan bir kırım politikasına dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş’in 27 Eylül 2024’te kaybolmasının ardından şüpheli ölümüne dair dosyada hala bir ilerleme kaydedilmedi. Dosyada bulunan iki DNA’ya dair yapılan incelemenin eski olduğu ortaya çıkmış, aradan geçen 10 aya rağmen bu konuda yeni hiçbir tespit yapılmamıştır. Rojin’in faillerinin açığa çıkarılmaması, cezasızlık politikalarının açık bir örneğidir. Öte yandan tüm toplumu sarsan Narin Güran’ın şüpheli ölümü üzerinden bir yıl geçmiştir. Ne soruşturma süreci şeffaf yürütülmüş ne de kamu vicdanını rahatlatacak net bir sonuca varılamamıştır. Gülistan Doku’nun kaybedilmesi ise 5 yılı aşmıştır. Yakın tarihte Mardin’in Artuklu ilçesinde aynı gün içinde üç kadın, yaşadıkları evde şüpheli biçimde ölü bulunmuştur. Artan ‘şüpheli ölümler’, kadına yönelik suçların cezasızlığı konusunda adeta bir tampon işlevi görmüş, failleri koruyan ve gerçeği gizleyen bir kalkan haline gelmiştir.
MÜCADELEYİ BÜYÜTECEĞİZ
Her gün Türkiye ve Kürdistan’ın farklı şehirlerinden kadınlar; kadın cinayetleri, kayıplar ve şüpheli ölümlerle karşı karşıya bırakılmaktadır. Faillerin cezasız bırakılması, koruyucu tedbirlerin adeta bilinçli bir biçimde işlevsizleştirilmesi ve kadın düşmanı politikalar şiddeti daha da derinleştirmektedir. Bizler DBP Kadın Meclisi olarak bir kez daha vurguluyoruz; kadına yönelik şiddet münferit değil, politiktir. Kadınların yaşam hakkı ancak örgütlü mücadele ve dayanışma ile güvence altına alınabilir. Kadınların yaşamı için mücadelemizi her alanda büyütmeye, sesimizi daha gür çıkarmaya devam edeceğiz.”
MA
