Seçimden sonra Wan’a Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atama girişimi, halkın tepkisiyle başarısız olan, AKP-MHP iktidarı, akabinde Colemêrg, Esenyurt, Mêrdîn, Êlih ve Xelfetî (Halfeti) belediyelerine kayyım atadı. Kayyım, atamalara karşı, protestolar, belediyelerin önünde nöbetler sürerken, birçok kesimden ise tepkiler gelmeye devam ediyor. Kayyım politikasına karşı açıklama ve protestoların gerçekleştiği İzmir’de yurttaşlar, uygulamanın anti-demokratik niteliğine dikkati çekerek, uygulamadan vazgeçilmesini istedi.
Son dönemde Kürt sorunu bağlantılı olarak gündeme gelen tartışmalara işaret eden Hilal Susuz “Devlet mekanizması bir yandan barış söylemlerinde bulunurken bir yandan da kayyum sopasını elinde tutuyor. Kayyum atamalarından en fazla kadınlar etkileniyor. HÜDA-PAR’a karşı büyük bir oyla başarı elde ederek seçilmiş Gülistan Sönük, oradaki kadınlar için çok şey ifade ediyordu. Ancak kayyumlar geldikleri ilk andan itibaren kadınların elde ettikleri kazanımları bir çırpıda itiyorlar. Fakat biliyoruz ki; üç defa kayyum attandı ama 4’üncüsünü atayamayacaklar. Vereceğimiz mücadele ile kayyumları göndereceğiz” ifadelerini kullandı.
‘HALK İRADESİNE SAHİP ÇIKIYOR’
Kayyuma tepki gösteren yurttaşlardan Ahmet Çahan, özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmaları sonrasında tartışılan “barış eli” söylemlerini inandırıcı bulmadığını belirterek, konuşmanın arkasından ise kayyım uygulamasının geldiğini hatırlattı. Kayyımları kabul etmediklerini belirten Çahan, “Esenyurt’a kayyum atanmasının sebebi Özer’in Kürt olması. Ayrıca batıya verilmiş bir mesaj olabilir. CHP ve DEM Parti zaman zaman birlikte hareket edebiliyor. Bunun önünü kesmek için yapılmış bir hareket. Ayrıca CHP’yi bölmek ve DEM Parti’nin önünü kesmek olarak da görülebilir. Kayyuma tepkiler güzel, halk iradesine sahip çıkıyor” diye konuştu.
‘KABUL EDİLECEK BİR YANI YOK’
Bahçeli’nin çağrısını yetersiz bulduğunu belirten yurttaş Hasan Şahin ise yapılan çağrının tek taraflı ve statükocu olduğunu ifade etti. Hemen arkasından gelen kayyımların ise halkın iradesini hiçe saymak anlamına geldiğini vurgulayan Şahin, “Halk mücadelesini veriyor, ama bunun sonucunda sistem bunun ileriye gitmemesi ve daha da demokratik bir hal almaması için halka gözdağı veriliyor. Yani halk kendi kendisini yönetmesin gibi çalışmaları var. Bunu asla kabul etmiyoruz ki kabul edilecek bir yanı da yok zaten” şeklinde konuştu.
‘HALK TARİHSEL DENEYİME SAHİP’
Kayyımların halkın seçme ve seçilme hakkının elinden alınması anlamına geldiğini belirten yurttaşlardan Günseli Suna Kaya, seçilmiş kişilerin haklarının atanmışlar tarafından gasp edildiğini ifade etti. Yapılan atamaların demokratik uygulamalar olmadığını aktaran Kaya, “Seçme ve seçilme hakkı en temel demokratik haktır. Kayyum bu hakka aykırı uygulamadır ve bu uygulama ile Türkiye’nin en büyük ilçesinde irade gasp edilerek başka illerde ve ilçelerdeki halk iradesine verilen gözdağı veriliyor. Halka dayatılan hiçbir uygulama sonuna kadar devam etmez. Çünkü bu halk kendi iradesini kullanacak kadar tarihsel deneyime sahip” diye belirtti.
Kaya, Êlih Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük’ün büyük başarı elde ederek eşbaşkan olduğunu söyleyerek, Sönük’ün yerel yönetimlerde kadınlar için önemli bir örnek olduğunu ifade etti.
‘KABUL ETMİYORUZ’
Nüfusa Ataç adlı yurttaş ise kayyımlar geri çekilinceye kadar mücadele edeceklerini belirterek şunları kaydetti: “Kanunları uygulasınlar irademizi gasp etmesinler. Kürtler artık eski Kürtler değil. Zulmü kabul etmiyoruz, boyun eğmiyoruz. Bir damla kanımız kalana kadar bin bir emekle kazandığımız belediyelerimizin gaspına izin vermeyeceğiz. Mücadelemizden geri adım atmayacağız. Onuru ve vicdanı olan her Kürt bugün alanlarda olmalı iradesine sahip çıkmalı.”
MA