Künye   Hakkımızda
17 Aralık 2025, Çarşamba
Politika Haber
  • GÜNDEM
  • EMEK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • KADIN
  • GENÇLİK
Tüm Haberler
Sonuç Bulunamadı
View All Result
Politika Haber
Sonuç Bulunamadı
View All Result
Anasayfa Ekonomi

İktisatçı Mustafa Durmuş’tan 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin Analizi (5): Adalet Perspektifinden 2026 Bütçesi (a)

İktisatçı Mustafa Durmuş, 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'ni değerlendirdiği yazı serisinin dördüncü yazısında bütçeyi toplumsal adalet kavramı ekseninde değerlendird.

17 Aralık 2025
İktisatçı Mustafa Durmuş’tan 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin Analizi (5): Adalet Perspektifinden 2026 Bütçesi (a)
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsApp'ta Paylaş

“Adalet”, yüzyıllardır tartışılan ve genellikle farklı insanlar için farklı şeyler ifade eden bir kavramdır. Adalet, genelde onu ihlal edenleri cezalandırmak da dahil olmak üzere, hukukun tarafsız yönetimi ile ilgili olsa da sosyal ve ekonomik alana uygulandığı için, cezalandırıcı olmaktan çok onarıcı olmalıdır.

Böylece “adaletli bütçe” denildiğinde bir toplumda refahın, fırsat ve ayrıcalığın nasıl paylaşıldığı ve bunların bazı eşitlik ve adalet tanımlarına ne ölçüde uydukları kastedilir. Ayrıca adaletin geliştirildiği ve gerçekleştirildiği süreci ele alan usule ilişkin konular da dikkate alınır.

BÜTÇELER EŞİTLİĞİ TEŞVİK EDİCİ OLMALI

Eğer “bütün insanların eşit yaratıldığı gibi genel bir kabul varsa, o zaman adalet, devletlerin eşitliği teşvik etmelerini ve sağlamalarını gerektirir. Ancak bu eşitlik, başta toplumsal cinsiyet eşitliği olmak üzere farklı cins ve kimlikler arasındaki eşitliğin sağlanması, fırsat eşitliğinin sağlanması ve/veya servet ve gelirdeki eşitsizliklerin kaldırılması dahil olmak üzere farklı biçimlerde gündeme gelebilir. Bu bağlamda örneğin adil bir bütçenin “eşit yurttaşlığı” teşvik edici olması gerekir.

Bu anlamda devlet bütçesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin yanı sıra toplumdaki diğer eşitlik biçimlerini sağlamak için kritik bir araçtır. Çünkü ne kadar vergi toplanacağı (kamunun büyüklüğü), bu gelirin nereden geleceği (hangi sınıfların ve kesimlerin ne oranda katkı sağlayacağı) ve mevcut bütçe ödeneklerinin nasıl harcanacağı gibi önemli kararların alındığı alandır. Bu da onu sosyal sınıflar ve farklı kimlikler arasındaki mücadele alanlarından biri yapar.

Eşitliği sağlayan politikalar arasında; örneğin düşük gelirli bireyleri ve küçük işletmeleri korurken; yüksek gelirli bireylerin ve büyük şirketlerin vergi kaçırma ve vergiden kaçınma imkanlarını ortadan kaldıran vergi düzenlemeleri yer alır.

Harcama tarafındaki eşitlikçi politikalar arasında örnek olarak; cinsiyet uçurumunu azaltmayı ve kadınların işgücüne katılımını teşvik etmeyi amaçlayan bakım ekonomisi yatırımları ve buna uygun kaynak tahsisatları bulunur.

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SAĞLANMALI

Bu politikalar, zamanla vergi tabanının ve mali alanın genişlemesine katkıda bulunur. Bütçe ve bununla ilişkili süreçler neyin finanse edileceğini (harcama öncelikleri), nasıl finanse edileceğini (vergi/transfer ve bütçe dışı araçlar) ve kimin denetleyebileceğini (hesap verilebilirlik ve şeffaflık) değiştirdiği için toplumsal cinsiyet eşitliği açısından çok önemlidir.

Toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden bütçe politikalarını ele almak özellikle günümüzde son derece önemlidir. Çünkü onlarca yıldır verilen mücadelelerle elde edilen kazanımlara rağmen, birçok ülkede siyasi desteğin genel olarak azalması ve genel olarak geri çekilme nedeniyle toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı önemli saldırılar söz konusudur.

Bu durum, yalnızca son on yıllarda elde edilen kazanımların tersine dönmesine yol açmakla kalmayıp, gelecekte de elde edilebilecek kazanımların önünü kesme riski taşıyor. Türkiye’de mevcut otoriter rejim altında siyasal iktidarın ‘İstanbul Sözleşmesi’ni geçersiz sayması ve paralel biçimde kadına yönelik şiddetin artması bu olumsuzlukların örneklerinden sadece biri.

TEMEL İHTİYAÇLARIN KARŞILANMASI ADALETİN GEREĞİ

Temel ihtiyaçların karşılanması, yaygın olarak paylaşılan “daha fazlasına ihtiyacı olan daha fazlasını almalıdır” fikrine dayanır ve toplumun en yoksul üyeleriyle ilgili bir endişeyi yansıtır. Aynı zamanda “tüm insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması gerektiği” şeklinde de yorumlanabilir ve bu da herkesin asgari de olsa bu kaynaklardan payını alması gereğini içerir.

ÇABANIN ÖDÜLLENDİRİLMESİ ADALETİN GEREĞİ

Bireylerin, çabalarıyla orantılı olarak kaynaklardan yararlanmayı hak etmeleri gerektiği görüşü genel olarak kabul edilen bir görüştür. Bu bağlamda (eşitsizliği artırsa bile) daha fazla emek-çaba harcayan insanların daha fazla kaynağa erişebilmeleri adaletin gereğidir.

KATILIMCI BÜTÇE SÜREÇLERİ ADALETİN GEREĞİ

Politikalardan ve onların sonuçlarından bağımsız olarak, kararların alındığı süreçler adil oldukları konusunda uzlaşılan ilkeleri içermeli ve örneğin ilgili tüm tarafların tam bilgiye erişimi sağlanmalı ve onları etkileyen kararları etkileme imkanları bulunmalıdır. Bu da katılımcı bütçe pratiklerinin hayata geçirilmesini gerektirir.

Pratikte bütçede adaletin sağlanmasına yön veren temel ilkeler: Eşitlik, Sürdürülebilirlik, Etkinlik ve Kapsayıcılık

Sağlıklı bir ekonomi, aşırı yoksulluğu ve aşırı zenginliği önlemek, insan haklarını korumak ve desteklemek ve mevcut ve gelecek nesiller için doğal çevreyi korumak için ne yapılmalıdır? Bu bağlamda kamu yararını (ihtiyaçları ve istekleri olan insanları) hükümetin politika yapımının merkezine koyan bir kamu maliyesi ve bütçe anlayışı nasıl oluşturulabilir?

Bu konuda dört temel ilke dikkate alınabilir (1):

(i) Eşitlik ilkesi: Adil bir bütçelemenin ilk ve en önemli hedefi, bütçe politikalarının maliyet ve faydalarının toplumda adil bir şekilde dağıtılmasını sağlayarak, herkesin ihtiyaçlarını karşılayarak ve herkesin insan ve yurttaş olarak gelişmesi için yeterli fırsatlar sunarak eşitliği ve sosyal adaleti teşvik etmektir. Bu hedefi gözetmek; temel hizmetlerin evrensel olarak sağlanmasını ve örneğin hedefli programlar ve transferler yoluyla yoksul, savunmasız ve dezavantajlı gruplara özel ilgi gösterilmesini gerektirir.

Ayrıca bu ilke, örneğin artan oranlı vergilendirme yoluyla ama aynı zamanda sadece sermayeye fayda sağlayan vergi indirimleri ve vergi istisnaları ve muafiyetlerinin ortadan kaldırılmasıyla, gelir eşitsizliğinin kabul edilebilir seviyelere indirilmesini de gerektirir.

(ii) Sürdürülebilirlik ilkesi: İkinci hedef, hükümetlerin belirli bir mali disiplin düzeyini koruması ve aşırı borçlanmaktan kaçınması gerekliliğinin genişletilerek yeniden formüle edilmesidir. Bu hedef, demografik eğilimler, iklim değişikliği, doğal sermayenin tükenmesi gibi daha geniş mali sürdürülebilirlik konularını dikkate alırken, hükümetlerin uzun vadede kullanabilecekleri mali alanı en üst düzeye çıkarmayı amaçlar. Bu hedefi takip etmek, vergi reformları yoluyla yerli kaynakları harekete geçirmek, doğal kaynakların dikkatli yönetimini teşvik etmek, mevcut borçları yeniden müzakere etmek ve kamu-özel iş birliği projeleri konusunda daha dikkatli olmak gerektiği anlamına gelir.

Ayrıca bu ilke, bir ekonominin başarısının temel ölçütü olarak kişi başı GSYH ölçütünün ötesine geçerek, sadece mali sürdürülebilirliği değil, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği de dikkate alan daha kapsamlı ölçütlere geçmek demektir.

(iii) Etkinlik ilkesi: Üçüncü hedef, mevcut kaynakların beklenen etkisini en üst düzeye yükseltecek ve fonları nitelikli kamusal mal ve hizmetlerin sunumuna en iyi şekilde dönüştürecek şekilde yönetmektir. Bu hedefi izlemek, kamu kaynaklarının daha etkili bir şekilde kullanılmasını sağlayan kamu mali yönetimi ve insan kaynakları veya satın alma gibi diğer ilgili sistemlerin iyileştirilmesi anlamına gelir. Ayrıca, özellikle yoksul vatandaşlara büyük maliyetler yükleyen ve kalkınmanın önünde engel oluşturan yolsuzluk sorununu da bu perspektiften ele almak anlamına da gelir.

(iv) Kapsayıcılık ilkesi: Son hedef, bütçe süreçlerinin demokratik katılımcılığı teşvik edecek ve marjinal gruplar da dahil olmak üzere, herkesin politika seçimlerinde söz sahibi olmasını sağlayacak şekilde düzenlenmesini sağlayarak, diğer hedeflerin gerçekleştirilmesine yardımcı olmaktır. Bu hedefe odaklanmak; bütçe politikalarına ilişkin bilgilerin üretilmesi, tasarlanması ve dağıtılması biçiminde, herkesin erişebileceği ve anlayabileceği şekilde büyük bir değişiklik gerçekleştirilmesi anlamına gelir. Ayrıca, yurttaşların bütçe sürecine katılabileceği ve hükümeti kamu maliyesini yönetme biçiminden sorumlu tutabileceği yeni, yenilikçi katılım ve müzakere alanları yaratılması anlamına da gelir. Bu bağlamda toplumun komünler, meclisler, kooperatifler, sendikalar, emek ve meslek örgütleri ve diğer sivil toplum örgütleri biçiminde örgütlenmesi son derece önemlidir.

KAMUYU (HALKI) KAMU MALİYESİNE YENİDEN DAHİL ETMEK ADALETİN ÖN KOŞULU

Çoğu insan, kamu maliyesinin kendi hayatlarıyla hiçbir ilgisi olmadığını düşündüğü için mali konular hakkında konuşmaktan hoşlanmadıklarından, kamu maliyesini insanların endişelerine cevap verecek şekilde yeniden yapılandırmak ya da kamu maliyesine “kamu” unsurunu geri kazandırmak gerekir. Bu, bütçelerin herkesin yararına çalışmasına yardımcı olmakla kalmayacak, demokrasiye olan umudu geri kazanmaya da yardımcı olacaktır. (2)

Bunun pratikteki karşılığı; bazı ciddi yeniden düşünme ve düzenlemenin gerekli olduğu bir dizi politika sorununu belirlemek, önerilen yeniden çerçevelemenin önereceği analiz ve reformları hayata geçirmektir.

Bu bağlamda, adil bir bütçe politikasına ilişkin konular kabaca dört başlıkta incelenebilir: (i). Mali reformlar ve vergi adaleti. (ii). Kaynak tahsisi ve harcama etkinliği. (iii). Kamusal hizmet sunumu ve performansı. (iv). Bütçe açığı, borç ve finansman.

MALİ REFORMLAR VE VERGİ ADALETİ

Devletin mali kurumlarının antidemokratik güçlerce ele geçirilmesi, devlet bütçesinin halktan yana düzenlenmesine engel oluşturan faktörlerden biridir. Örneğin Türkiye’de TÜİK ve Merkez Bankası gibi kurumların antidemokratik işleyişi ve Hazine ve Maliye Bakanlığının uluslararası finans kapitalin ve IMF’nin etkisi altında olması, ülkenin demokrasi ve insan hakları konusundaki karnesini de zayıflatıyor. Bu durum, kurumsal alanda da yapılması gereken bazı reformlara olan ihtiyacı gösteriyor.

Bu bağlamda ekonomi yönetiminin tepesindeki atamalar şeffaf ve demokratik olmalıdır (atamalar tek bir kişinin takdirine bırakılmamalı ve nepotik atamalardan kaçınılmalıdır). Ancak teknik yeterlilik ve teknokratların göreceli özerkliği etkili mali yönetim için gerekli bir koşul olsa da yozlaşmış bir siyasi yapı karşısında sonuçta etkisiz kalınabileceği de unutulmamalıdır.

“Adil mali reform” genellikle şunların kombinasyonunu içerir: artan oranlı gelir vergileri, servet vergilerinin hayata geçirilmesi, çok uluslu şirketlerin daha etkili bir şekilde vergilendirilmesi, orantısız bir şekilde büyük şirketlere fayda sağlayan vergi muafiyetleri ve istisnalarını ve teşvikleri en aza indiren düzenlemeler ve daha fazlası.

Bu reformlar, harcama tarafında fiziksel ve sosyal altyapıya (eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, çocuk ve yaşlı bakımı) yapılan yatırımlar; nüfusun en yoksul kesimlerine yönelik nakit transferleri ve diğer sosyal koruma önlemleri, ücretli ebeveyn izni politikalarının uygulanması ve ayrımcılıkla mücadele, cinsiyete dayalı şiddet ve evlilik ve boşanmada eşitlikle ilgili yasaların uygulanması için uygun kaynak tahsisleri olarak yapılabilir. Bunların tümü, bütçe politikasının toplumsal cinsiyet eşitliği ve daha genel olarak eşitlik için çalışmasını sağlamaya dönük teknik seçeneklerdir. (3)

ADALETİ SAĞLAMAYA DÖNÜK VERGİ POLİTİKASI

Bir devletin vatandaşlarını nasıl vergilendirdiği (örneğin doğrudan veya dolaylı vergilendirme yoluyla ya da kişisel veya kurumsal gelirlere ve servete karşı tüketimi vergilendirmeye ağırlık vererek) kamu harcamalarının finansman yükünün nasıl dağıtılacağını belirler. Bu alanda, bir vergi sisteminin genel artan oranlılığı veya orantısal olarak gelir ve servet açısından daha iyi durumda olanlardan daha fazlasını isteyip istemediğine bakmak önemlidir.

Bu bağlamda Türkiye’deki vergi sistemine bakıldığında, vergi yansıması ve artan oranlılık konusunda yeterli veriye sahip olmasak da üç temel özellikten dolayı çok gelişkin ekonomilerle kıyaslandığında daha adaletsiz olduğu görülüyor.

İlk olarak, gelir vergisi ve kurumlar vergisi tahsilatları oldukça yetersizdir. Öyle ki toplam vergi gelirlerinin maksimum yüzde 20’si gelir vergisinden, kabaca yüzde 10’u kurumlar vergisinden oluşuyor. Gelir vergisinin yüzde 92’si stopajlardan ve bunun yüzde 65’i ücret ve maaşlardan yapılan stopajdan sağlanıyor. Ücret dışındaki gelirlerden alınan (zenginlerden) gelir vergisi ve emlak vergisi ise son derece yetersiz. Dolayısıyla da kentlerde emlak fiyatları hızla artarken bunlardan alınan vergiler son derece yetersizdir.

İkinci olarak, halk vergi dışı kamusal fiyatlandırmalarla (elektrik, doğal gaz, su gibi) aslında ciddi bir mali yük altında. Resmi ve gayrı resmi kullanıcı ücretleri ya da özel sektöre mahkûm bırakılma; rüşvet ya da “hızlandırıcı ödemeler” ve vergi kayıpları gibi devlet bütçesine girmeyen gelirler; geleneksel yapılara, dini cemaatlere vs. devlet bütçesinden yapılan transferler bunlardan bazıları.

Kısaca, kayıt dışı vergileme fırsat ve teşviklerini azaltmak gerekir. Adaletsiz bir karaktere sahip kayıt dışı vergiler yerel vergi sistemlerini sadeleştirerek, temel hizmetlerin finansmanını iyileştirerek ve hem kamu hem de özel sektörü daha iyi denetleyerek yapılabilir.

VERGİ KAÇAKÇILIĞI, VERGİDEN KAÇINMA VE VERGİ HARCAMALARI

Bütçe politikasının bir diğer önemli yönü ödenmeyen vergilerle ilgilidir. Bu, vergi kaçakçılığı ve vergiden kaçınma konusundaki tartışmaları veya bireylerin ve şirketlerin yasal olarak olması gerekenden daha az vergi ödemek için benimsediği stratejileri içerir.

IMF tarafından yapılan bir araştırma, tüm azgelişmiş ülkelerde vergiden kaçınmadan kaynaklanan gelir kaybının, bu ülkelerin dış yardımda aldığından daha fazla (her yıl yaklaşık 200 milyar dolar) olduğunu tahmin ediyor. (4) Kısaca vergi kaçakçılığı ve vergiden kaçınma faaliyetleri en aza indirgenmelidir.

Ayrıca vergide adalet, hükümetler tarafından yasal olarak onaylanan, farklı türlerdeki vergi indirimleri dahil olmak üzere büyük miktardaki “vergi harcamalarının” eleştirel bir değerlendirmesini de içermelidir. Çünkü vergi harcamaları genellikle bütçe dışı tutuluyor ve GSYH’nin birkaç yüzde puanına ve toplam vergi gelirlerinin yüzde 20’sinden fazlasına denk gelebiliyor. (5)

İKİ YÜZLÜLÜK

Diğer taraftan, zengin ülkelerin liderleri vergi kaçakçılığının boyutundan endişe duysalar da ulusal çıkarlarına hizmet etmenin en iyi yolunun çok uluslu şirketlerin emirlerine ve gizlilik yargılarının taleplerine boyun eğmek olduğuna ikna olmuş durumdalar. Öyle ki OECD ülkeleri dünya çapında çok uluslu şirketlere ve en zenginlere yönelik yıllık vergi kayıplarının yüzde 78’inden sorumludur. En ikiyüzlü ülke ise denizaşırı topraklar ağı ve “taç bağımlılıkları” ile küresel kayıpların yüzde 39’undan sorumlu olan Birleşik Krallık’tır. (6)

Diğer taraftan, çok uluslu şirketlerin ve zengin bireylerin vergiden kaçınması ve vergi kaçırması (ve buna hoşgörüyle yaklaşılması) devletleri temel vergi kaynaklarından yoksun bırakır ve böylece insan haklarına doğrudan bir saldırıyı temsil eder. Nitekim Covid-19 Pandemisi sırasında bu fonların yokluğunda, kemer sıkma programlarının sürekli saldırısı altında olan yetersiz kaynaklarla virüse karşı savaşan binlerce sağlık emekçisi hayatını bu yüzden kaybetti.

Ayrıca yeterince vergi geliri olmadan altyapıyı finanse etmek veya içme suyuna ve hijyene ya da kreşlere ve bakım evlerine erişim sağlamak da mümkün değildir. Kısaca vergi adaleti teknik bir uyuşmazlıktan ziyade, insan haklarını geliştirmek için kullanılabilecek çok önemli bir araçtır.

VERGİ REFORMUNDA DOĞRU HEDEFLER

Öncelikle, sadece ücretlerden alınan değil, diğer gelir kaynaklarından alınan gelir vergileri artırılmalıdır. Çünkü gelir vergileri artan oranlı vergilemenin en önemli kaynağıdır yetersiz gelir vergisi tahsilatı ise az gelişmiş ülke vergi sistemlerinin en belirgin zayıflığıdır.

Emlak vergileri sadeleştirilerek geliştirilmelidir. Tıpkı gelir vergileri gibi emlak vergileri de az gelişmiş ülkelerde yetersizdir ama politik bir destekle geliştirilmeye en açık vergi geliri türleridir. Bu vergiler geliştirildiğinde yerel yönetim hizmetleri de artacağından düşük gelirliler bundan fayda sağlayacaklardır. (7) (Ancak bunun içi yerel yönetimlerin mali özerkliğinin güçlendirilmesi gereklidir).
KDV temel vergi kaynağıdır ama düşük gelirliler açısından son derece adaletsiz bir vergi türüdür. Prensipte ilerici bir kamu harcaması sistemini fonlamada ilerici bir vergi sisteminin temel faktörü olabilir. Ancak araştırmalar, pratikte KDV’nin yoksulları ezdiğini ve asla sosyal transferlerle bunun dengelenemediğini ortaya koyuyor.

Yani kamusal hizmetler çok kötü durumda kaldığında KDV yoksulluğu artırıyor. Benzer bir durum ÖTV için de söz konusudur. Bu iki verginin Türk Vergi Sistemi içindeki payı en az yüzde 50’dir. Bu nedenle KDV iyileştirilmeli, ÖTV’nin kapsamı daraltılmalıdır. Düşük gelirli grupların kullandığı temel mallar ve hizmetlerden alınan KDV oranı sıfıra kadar düşürülmelidir.

Ancak her şeyden önce ilerici, adil bir vergi sistemi için kamusal hizmet ve harcamaların niteliğini ve adaletini geliştirmek gereklidir. Yani adaletli ve verimli bir vergi sistemi için bu gelirlerin harcanacağı kamu hizmetlerinin ve devlet bütçesinin işleyişinin adaletli ve verimli olması gereklidir.

Devam edecek…

Dip notlar:

⦁ https://internationalbudget.org/fiscal-futures-putting-the-public-back-into-public-finance (6 Şubat 2019).

⦁ Agm.

⦁ https://www.brookings.edu/articles/fiscal-politics-the-missing-link-between-fiscal-policy-and-gender-equality (28 Kasım 2025).

⦁ Ernesto Crivelli, Ruud De Mooij and Michael Keen, Base Erosion, Profit Shifting and Developing Countries. IMF Working Paper No. 15/118 (Mayıs 2015).

⦁ Zhicheng Li Swift, “Managing the Effects of Tax Expenditures on National Budgets”. Policy Research Working Paper; No. 3927. World Bank. ⦁ http://hdl.handle.net 10986/8449 License: CC BY 3.0 IGO. (19 Haziran 2012).

⦁ Magdalena Sepúlveda, “Tax justice—a crucial tool to advance human rights”, https://socialeurope.eu (10 Aralık 2021).

⦁ Targets for Equity-Enhancing Tax Advocacy, https://www.ictd.ac/blog/targets-equity-enhancing-tax-advocacy, (4 Mart 2019).

HABER MERKEZİ

İlgili Haberler

İktisatçı Mustafa Durmuş’tan 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin Analizi (4): Sosyal Yönleriyle 2026 Yılı Bütçesi
Ekonomi

İktisatçı Mustafa Durmuş’tan 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin Analizi (4): Sosyal Yönleriyle 2026 Yılı Bütçesi

15 Aralık 2025
İktisatçı Durmuş: “Bütçe Hakkı” demokrasi ve barışın temelidir
Ekonomi

İktisatçı Durmuş: “Bütçe Hakkı” demokrasi ve barışın temelidir

13 Aralık 2025
DEM Parti ‘Ekmek ve Barış’ için Ankara’ya yürüyecek
Ekonomi

DEM Parti ‘Ekmek ve Barış’ için Ankara’ya yürüyecek

10 Aralık 2025
Van-Bitlis-Hakkari Eczacılar Odası Başkanı: Fiyat belirsizliği ilaçları vurdu
Ekonomi

Van-Bitlis-Hakkari Eczacılar Odası Başkanı: Fiyat belirsizliği ilaçları vurdu

6 Aralık 2025
Asgari ücret için ilk toplantı tarihi belli oldu
Ekonomi

Asgari ücret için ilk toplantı tarihi belli oldu

3 Aralık 2025
2026 yılı bütçe teklifi komisyonda kabul edildi
Ekonomi

2026 yılı bütçe teklifi komisyonda kabul edildi

2 Aralık 2025
Politika'dan Günün Yorumu
AKP-CHP iktidar kavgası ve Süreç
Politika'dan Yorum

AKP-CHP iktidar kavgası ve Süreç

Politika Haber
15 Aralık 2025
Politika'dan Söyleşi
Sosyalist cumhurbaşkanı adayı Osman Zorba:  Burjuva güçler için çözümsüzlük en iyi çözümdür.
Politika'dan Söyleşi

Sosyalist cumhurbaşkanı adayı Osman Zorba: Burjuva güçler için çözümsüzlük en iyi çözümdür.

Politika Haber
26 Ekim 2025

EN SON HABERLER

DEM Parti, Meclis’te çocuk istismarı için araştırma komisyonu istedi

DEM Parti, Meclis’te çocuk istismarı için araştırma komisyonu istedi

17 Aralık 2025
İHD: KHK’liler görevlerine iade edilsin

İHD: KHK’liler görevlerine iade edilsin

17 Aralık 2025
AYM, Tayfun Kahraman’ın tedbiren tahliyesini reddetti

AYM, Tayfun Kahraman’ın tedbiren tahliyesini reddetti

17 Aralık 2025
İktisatçı Mustafa Durmuş’tan 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin Analizi (5): Adalet Perspektifinden 2026 Bütçesi (a)

İktisatçı Mustafa Durmuş’tan 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin Analizi (5): Adalet Perspektifinden 2026 Bütçesi (a)

17 Aralık 2025
10 Ekim Katliamı davasında 3 polis için soruşturma izni

10 Ekim Katliamı davasında 3 polis için soruşturma izni

17 Aralık 2025
İmralı Heyeti üyesi Sancar: Şimdi, barış hukukunu kurmanın zamanıdır

İmralı Heyeti üyesi Sancar: Şimdi, barış hukukunu kurmanın zamanıdır

17 Aralık 2025
Gazeteci Diren Yurtsever’e ceza istemine ret

Gazeteci Diren Yurtsever’e ceza istemine ret

17 Aralık 2025
Politika Haber

© Tüm hakları saklıdır
Politika Haber'de yayımlanan yazı, haber, fotoğraf ve videoların her türlü telif hakkı Mustafa Suphi Vakfı'na aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilmeden ve link verilmeden alıntılanamaz.

Bizi Takip Edin

Kurumsal

Künye

Hakkımızda

Çerez Politikası

Gizlilik Politikası

Kullanım Koşulları

Politika Haber, MA ve SPUTNIK abonesidir.

© 2025 Politika Haber - Büyük İnsanlık İçin Politika!

Sonuç Bulunamadı
View All Result
  • Politika’dan Yorum
  • Politika’dan Söyleşi
  • Gündem
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kadın
  • Gençlik
  • Göçmen
  • Emeklilik
  • Eğitim
  • Doğa
  • Tarih
  • Kültür
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Spor
  • Video Haber
  • Foto-Galeri
  • Tüm Haberler

© 2025 Politika Haber - Büyük İnsanlık İçin Politika!