Tutuklandıktan sonra yerine kayyım atanan Hakkari (Colemêrg) Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış’ın “örgüt yöneticisi olmak” iddiasıyla yargılandığı ve 19 yıl 6 ay hapis cezası verildiği dosyanın Van Bölge Adliye Mahkemesince bozulmasının ardından davanın ilk duruşması görüldü. Akış ile birlikte 11 kişinin Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasına Akış da hazır bulunduruldu.
Kimlik tespitinin ardından savunma yapan Mehmet Sıddık Akış, “Bu iddianameyi kimin ne zaman hazırladığı, ikincisi hazırlanan iddianamenin hazırlanış sürecinin ne zamana denk geldiğini görmek gerekiyor. Tüm iddialara baktığımızda hiçbir suçlamanın gerekçesi yok. Ben 35 yıldır burada siyaset yapıyorum herkes beni tanıyor. Gizli tanıklar beyanları doğru değil. Benim siyaset yaptığımı, toplantı yaptığımı söylüyorlar. Ben siyaset yaptım ve sayısız toplantı yaptım. Toplantı, miting yapmayan bir siyasi var mı? Toplantıdan daha doğal ne olabilir? Konuşmaların tümünü bakıldığında hiçbirinde tahrik edici, suçlayıcı bir durum yok. Bizi suçlandığınız sözleri o gün suç ama bugün yasa değişmemesine rağmen suç değil. Devlet Bahçeli, Öcalan için ‘kurucu önder’ diyor. Ama ben onu söylerken niye suç oluyor? Yine tape kayıtlarının tamamına yakını yanlış çevrilmiştir” dedi.
‘ÇOCUKLAR ÖLMESİN DE BİZ ÖMÜR BOYU CEZAEVİNDE KALALIM’
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne de işaret eden Akış, “Bu dosya 15 yıl öncenin iddialarına dayanıyor. O günün koşulları ile bugünün koşulları aynı değil. Bugün sürecin en önemli aktörü Sayın Öcalan’dır. Biz o dönemler ‘sayın’ derken ceza alıyorduk. Demek ki o dönemin koşulları ve söylemi aynı değil. Bugünün koşul ve söylemleri değişmiştir. Bugün Devlet Bahçeli ‘kurucu önder’ diyor. O dönem söylediğimiz ve ceza aldığımız sözler bugün devletin yönetenleri tarafından ifade ediliyor. Biz geçmişi geride bırakacağız ve sürece katkı sunacağız. Ben, sürecin sonuna kadar yanındayım. Kimsenin çocukları ölmesin de bırakın biz ömür boyu cezaevinde kalalım. Kürtlerin talepleri vardır ve bu inkar edilemez. Bu talepleri dile getirmek siyasetçinin borcudur. Ben de onu yapıyorum. Barış ve demokrasinin bu süreçle birlikte ülkede yerleşeceğini biliyorum” diye konuştu.
Akış’ın savunmasının ardından yargılananlardan Mikail Atan, Hıfzullah Kansu, Seyhan Şahin, Hüsna Sağın, İzzet Belge, Tahir Koç ve Faruk Yıldız da savunma yaparak, beraat ve adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını talep etti.
‘GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE KARAR VERİLMEMELİDİR’
Colemêrg Baro Başkanı Ergün Canan ise “Türkiye’de bugün birçok dosyada hazırlananan iddianamelerin yanlı, taraflı olduğu ortadadır. Bu dosya da bunlardan biridir. İstinaf tam da buna uygun bir karar vermiştir. Delillerin yeniden değerlendirilmesini istemiştir. Dönemin politik atmosferi, siyasi parti çalışmalarını bir örgüt çalışması olarak gösterilmiş ve Sıddık Akış tutuklanmıştır. Akış, bu halkın meşru temsilcisidir ve derhal bırakılması gerekmektedir. Bugün itibariyle artık müvekkilin tahliye edilmesi gerekiyor. Bu koşullarda artık tutukluluk bir tedbir olmaktan çıkmıştır. Bu dönemin hukuka uygun yürümesi ve geçmişin gölgesinden çıkması gerekmektedir” dedi.
Savunmaların ardından mütalaasını sunan iddia makamı, Akış’ın tutukluluğuna devam kararı verilmesini talep etti. Kısa bir ara veren heyet, Akış’ın tutukluluğunun devamına karar vererek bir sonraki duruşmayı 18 Şubat’a erteledi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Colemêrg Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış, 3 Haziran 2024 tarihinde gözaltına alındıktan sonra görevden uzaklaştırıldı ve yerine kayyım atandı. Akış, 2014 yılından bu yana devam eden davanın 5 Haziran’da görülen karar duruşmasında, “örgüt yöneticisi olmak” iddiasıyla 19 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. İçişleri Bakanlığı ise bu karara dayanarak belediyeye kayyım atamıştı. Yine Akış ile birlikte yargılanan 11 siyasetçiden İzzet Belge, Hıfzullah Kansu, Kadriye İlbaş, Mikail Atan, Seyhan Şahin ve Faruk Yıldız’a “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 8 yıl 9 ay hapis, Tahir Koç, Hüsna Sağın ve KHK ile kapatılan DİHA muhabiri Hamdiye Çiftçi Öksüz’e ise yine “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verilmişti.
DAVA BOZULMUŞTU
Van Bölge Adliye Mahkemesi 2’nci Ceza Dairesi ise yaptığı inceleme sonrası tüm dosya hakkında bozma kararı vererek, yerel mahkemeye gönderdi. İstinaf Mahkemesi, Kürtçe konuşma çözümlemelerinin usulüne göre yapılmaması, sanıkların hangi eylemlerinin suç oluşturduğu hususu açık ve ayrıntılı bir şekilde gerekçeli karara yazılmaması, sanıkların örgütle aralarında organik bağ oluşup oluşmadığının belirlenmemesi sırasında eksik hüküm kurulması, iddianame ile ekleri okunmadan usulüne uygun şekilde savunması alınmayarak hüküm kurulmak suretiyle sanıkların savunma hakkının kısıtlanması ve son olarak sanıklar hakkında iletişim dinlenmesi kararının olup olmadığının belirtilmemesini bozmaya gerekçe gösterdi.
MA
















