İşyerleri ya da yürüyüş yollarındaki fiziki engelleler, kapatılmayan çukurlar, trafik ışıklarında seslendirmenin olmayışı, toplu taşıma, yetersiz istihdam, toplumsal dışlanma… Engelli bireyler, yaşamın her alanında söz konusu sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Doğuştan görme engelli olan psikolog Şule Sepin İçli de bu zorlukları yaşayan engellilerden biri.
‘ACINILACAK BİREYLER DEĞİLİZ’
Engelli bireylerin eşit haklara sahip olmadığına dikkati çeken Şule Sepin İçli, toplumun engelli bir bireye geleneksel ve kültürel tutumla yaklaştığını kaydetti. Şule Sepin İçli, “Geleneksel değerlere göre, kültürel değerlere göre tutumlar da çok ayrımcılık içeriyor. Özel anlamda kimse seninle ilgilenmiyor. Evet duyarlılıkları var, destek oluyorlar ama engelliye sadece engelli olduğundan dolayı destek olunuyor. Yani engellinin engellilik dışındaki diğer özellikleri yok sayılıyor. Engellilerin de bir mesleki konumu, bir kimliği, bir üretkenlik kimliği olabilir. İşte onlar gözardı ediliyor” dedi.
Şule Sepin İçli, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ile CHP’nin engelli bireylere dair çalışmalarının olduğunu, ancak iktidarın duyarsız bir noktada durduğunu söyledi. Şule Sepin İçli, “Engelli bireyler için yapılan şeyler sanki şeklen oluyor gibi. Yani 3 Aralık Engeller Günü ve 15 Ekim Beyaz Baston Haftası yaklaşınca bir şeyler yapıyorlar. Ondan sonra unutulup gidiyor. Engelli bireylere danışılıp, engelliler için kaynak aktarılmalı. Biz bunu söyleyince ‘tasarruf tedbirleri’ gündeme geliyor. ‘Çok fazla masraf’ deniliyor. Özetle engelliler birey olarak görülmeli, acınacak olarak değil” ifadelerini kullandı.
KIRIK KALDIRIMLAR VE SARI ÇİZGİLER
Günlük yaşamda birçok zorlukla karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Şule Sepin İçli, “Meşhur bir sarı çizgi furyası var. O sarı çizgiler, gören insanlara göre hayat kurtarıyor ama bizim için çok sıkıntılı yapılar. Bakın yurt dışındaki sarı çizgiler daha farklı. Yurt dışındaki çizgiler sadece bir durağı belirlemek, bir merdiveni belirlemek veya dönüşü belirlemek için yapılıyor. Ama Türkiye’de öyle değil. Halk senin başka yolda yürümene izin vermiyor, seni o sarı çizgiye itiyor.”
Şule Sepin İçli, sarı çizgilerin güvenli bir şekilde yapılmadıklarını, birçok kez kaygan olduklarını ve insanların araçlarını sarı çizgiler üzerine park ettiklerini söyledi. Şule Sepin İçli, “Engelliler bu sarı çizgileri güvenli buldukları için o park edilen araçlara çarpıyor. Ben bir çok defa az daha kaza geçiriyordum. Bir de kış günü yağmur ve kar yağdığı zaman çok kaygan oluyor. Yani kaldırımlar yapılmadan, sarı çizgilere araçlar park edilmeye devam ettiği sürece sarı çizgilerin bir anlamı yok. İstedikleri kadar sarı çizgiler yapsınlar. Hiçbir işe yaramaz” dedi.
NELER YAPILMALI?
Toplu taşımaların da engelli bireyler için tehlike arz ettiğini söyleyen Şule Sepin İşli, “Özellikle metrolarda çok sıkıntı çekiyoruz. O kapıların aralarına senkronize kapı yapmaları lazım. Aralarına ya da akordeon bir kapı koymaları lazım. Çünkü orada boşluğa düşme riski var. Mesele ben insanlardan yardım istemeden kesinlikle binmiyorum. Çünkü bir arkadaşımız o boşluğa düşerek hayatını kaybetti” dedi.
Bazı otobüslerde anons sisteminin olmamasının da büyük bir sorun olduğunu dile getiren Şule Sepin İşli, “Otobüslerde o anons sistemi olmayınca sürekli bir başkasına sormak durumunda kalıyorsun. Trafik lambaları her yerde sesli değil. Telefondaki uygulamalarla takip edebiliyorsun ama bazen o uygulama da yanıltıyor seni. Örneğin ‘Otobüs geldi diyor’ ama orada pek çok otobüs geliyor. Hangisinin olduğunu söylemiyor. O uygulamanın net olarak hangi otobüsün geldiğini belirtmesi lazım” diye kaydetti.
Engelli bireylerin iş hayatında “istenmeyen kişiler” olduğunu söyleyen Şule Sepin İşli, engellilere dönük bir ön yargının olduğunu ve engellilerin “yük” olarak görüldüğünü dile getirdi. Şule Sepin İşli, “Örneğin çalışacağın yerde sana bir konuşan bilgisayar verilmesi, bazı donanımların verilmesi lazım. Onları da bir yük gibi görüyorlar” şeklinde konuştu.
MA