Deprem bölgesinde, dünyadan 12 televizyon kanalı için gazetecilik yapan Melda Doğan, “Türk halkında depreme müdahalede geç kalındığı konusunda bir öfke hakim” diyerek yaptığı röportaj yüzünden şikayet üzerine işinden olmuştu. Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na yaşadıklarını anlatan Doğan, “Ben ünlü bir insan değilim, kamuoyu oluşturabilecek bir durumda değilim ama ben bile bir engellemeyle karşılaşıyorsam sahada çalışırken gerisini siz düşünün. Bu bir örnek. Benim yaşadığım şeyi sahada çalışan bütün gazeteciler yaşıyor. Çadır kentte konuştuğum kadının, ‘bana konteyner vermezler, lütfen videomu silin’ demesi çok içler acısı bir durum” dedi.
Gazeteci Melda Doğan’ın anlattıkları şöyle:
“Ben pek çok yabancı medya kuruluşuna çalışıyorum. Tek taraflı bir haber yaparsanız bu mesleği icra edemezsiniz. Bu sadece Türkiye’de ve az gelişmiş ülkelerde var. Washington Post’a deprem sürecinde yayınlarında yardımcı oldum ve inanın o yazılarda bile ki onların da duruşu belliydi aslında ama bu yazıda hükümetten bir ses alalım, onların da görüşlerini dahil edelim diye İçişleri Bakanlığı basın danışmanına ulaşıp görüş aldık. Dünyanın her yerinde hangi haberi yaparsanız yapın bütün paydaşların görüşlerini yansıtmanız lazım. Ben gazeteciliği bu şekilde öğrendim ve bu şekilde icra etmeye çalışıyorum. Türkiye’de içinde bulunduğumuz durumun en büyük sebeplerinden biri de gerçekten tarafsız basının olmaması ve maalesef propaganda aracı gibi kullanılıyor olması. Bizler mesleğimizi düzgün icra ettiğimiz sürece yeniden daha demokratik günlere ulaşacağımıza inanıyorum. Ben ünlü bir insan değilim, kamuoyu oluşturabilecek bir durumda değilim ama ben bile bir engellemeyle karşılaşıyorsam sahada çalışırken gerisini siz düşünün. Bu bir örnek. Benim yaşadığım şeyi sahada çalışan bütün gazeteciler yaşıyor. Senelerdir bu şekilde ve git gide artıyor.
“SAHADA HER GÜN KARŞILAŞIYORUZ”
Biz insanlara mikrofon uzattığımızda çalıştığımız kurumlara göre vatandaşlar konuşuyordu ya da konuşmamayı tercih ediyorlardı ama baskı giderek arttığı için şu anda sokaktaki vatandaştan görüş almaktan korkuyoruz. Çadır kentte konuştuğum kadının, ‘bana konteyner vermezler, lütfen videomu silin’ demesi çok içler acısı bir durum. Şu anda içerisinde bulunduğumuz durumu özetliyor. Zannetmeyin ki bu ekstrem bir durum, sahada bizim her gün karşılaştığımız bir durum. Ekonomi kötü ama vatandaşlar konuşmaya korkuyor. Devlet memuruyum konuşamam diyor, ticaret yapan iş alamam diyor. Herkesin çekinecek korkacak bir sebebi var. Pazardaki vatandaşlar bile benim oğlum polis, benim oğlum öğretmen diyor. Onların bile çekincesi var. Herkesin korkmak için bir sebebi var ve bu yüzden biz sahada çalışan gazeteciler olarak çok zorlanıyoruz. Bu korkunun da içinin boş olmadığını benim yaşadığım olayda gördük. Sahada çalışan herkes aynı baskılarla karşılaşıyor.
SPUTNİK












