Konya Ereğli Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsak Faruk Can’ın tahliyesi dördüncü kez engellendi. Gözaltına alınıp tutuklanan ve ardından yargılanan Can’a Van 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, “örgüte üye olmak” ve silah bulundurma iddiasıyla 10 yıl hapis cezası verildi. Can, verilen bu cezanın kapalı cezaevinde geçireceği kısmını bitirmesine rağmen tahliye edilmedi.
Tahliye değerlendirilmesi için 2 yıl önce İdare ve Gözlem Kurulu’na çıkarılan Can’a, “suçunu kabul etmediği” ve “pişman olmadığı” gerekçesiyle tahliyesini 6 ay erteledi. Kurul’un “pişmanlık” dayatması nedeniyle Can bir daha Kurul’a çıkmadı. Kurul ise Can’ın ikinci tahliye değerlendirmesinde dinlememesine rağmen tahliyesini 1 yıl, üçüncü toplantıda ise 3 ay daha erteledi. Bu sürenin 19 Ekim’de dolması sonrası kurul yeniden toplandı. Kurul, bu sefer ise Can’ın tahliyesini 6 ay daha erteledi.
Can’ın görüşüne giden eşi Zarife Can’ın eşarbını bağlama biçimi gerekçe gösterilerek eşiyle görüşmesine izin verilmedi. Daha sonra ise bu gerekçe ile Zarife Can’ın eşiyle görüşmesine 3 ay görüş yasağı getirildi.
BİRÇOK İHLAL YAŞANIYOR
Can’ın cezaevindeki durumu ve kendisinin karşı karşıya kaldığı ihlalleri Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şirnex Milletvekili ve Meclis Adalet Komisyonu’na Newroz Uysal Aslan’a gönderdiği mektupla anlattı. Newroz Uysal Aslan, yaşananlara ilişkin Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na (İHİK) başvurdu. Can’ın Newroz Uysal Aslan’a gönderdiği mektupta, yemeklerinin kalori ve besin değerinin düşük olduğunu; ağırlaştırılmış müebbet infaz rejimine benzer şekilde 23 saat boyunca hücrede tutulduklarını; bu durumlara ilişkin verdikleri şikayet dilekçelerinin ise işleme alınmadığını belirtti. Can; mektubunda, hücrelerin sürekli arandığını, aramalarda eşyalarının dağıtıldığını, gardiyanların tutsakları provoke etmeye çalıştığını, kargoyla gönderilen eşyaların, kitaplarının da kendilerine verilmediğini bilgisini verdi.
EŞARP NEDENİYLE 3 AY GÖRÜŞ CEZASI
Mektubunda, eşi Zarife Can’ın 3 Eylül’de ziyaretine geldiğini, ancak eşarbının bağlama şeklinin gerekçe gösterilmesi nedeniyle ziyarete alınmadığını aktardı.
Ulaştığımız Can’ın eşi Zarife Can da söz konusu durumu doğruladı. Zarife Can, gardiyanların, “Eşarbı böyle bağlayamazsın, ne anlama geldiğini biliyorsun” dediğini aktardı. Aynı zamanda gardiyanların, “Ne savcı ne müdür beni ilgilendirmez. Burada inisiyatif benim elimde” dediğini belirten Zarife Can, eşarbı çıkarmayı kabul etmediğini, bu nedenle cezaevi psikoloğunun kendisini aradığını ve 3 ay görüş yasağı cezası verildiğini söyledi.
MECLİS’E BAŞVURU
Newroz Uysal Aslan, bu durumlara dair İHİK başvuruda bulundu. Başvuruda, tutsakların aile bireylerinin de denetim altına alınmak istendiği belirtildi. Başvuruda, ayrıca bu 3 aylık görüş yasağına ilişkin herhangi bir resmi tebligatın da yapılmadığı kaydedildi. Başvuruda, “Cezanın cezaevi psikoloğu tarafından telefon yoluyla bildirilmesi, ceza infaz rejiminde yetkinin hukukta değil, memur inisiyatifinde toplandığını, kurumsal otoritenin mevzuattan ziyade personel tutumları üzerinden işlediğini açık biçimde ortaya koymaktadır. Eşarbın bağlanma biçiminin ileri sürülmesi ise, eşarbın herhangi bir güvenlik unsurundan bağımsız olarak memur tarafından ‘anlam yüklenen’ bir sembol olarak ele alındığını göstermekte. Bu durum; kadın kimliği üzerindeki bedensel özerkliğe müdahalenin yanı sıra, ziyaret hakkının ideolojik yorumlar üzerinden sınırlandırılmasına yol açmaktadır” denildi.
Başvuruda, tutsak Can’ın Wan’a sevkini istediğini; ancak bu talebinin de reddedildiğine yer verildi.
Başvuruda, kurulların hangi kriterlere dayanarak tutsakların tahliyeleri engellendiğinin yerinde incelenmesi, verilen 3 aylık görüş yasağına dair bilgi verilmesi ve mektupta yer alan ihlallerin son bulması için İHİK’in gerekli girişimlerde bulunması istendi.
MA














