Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde 8 Ekim 2016 tarihinde kobra tipi zırhlı bir araçtan açılan ateş sonucu Serhat Buldan (15), Rahmi Safhalı, Necdet İşözü ve Aydın Tümen yaşamını yitirdi. Şemsettin Kaya ile Mehmet Ali Kaya ise yaralandı. Olaya dair polis İlyas Mekikli hakkında verilen ceza, 6 yılı aşkın bir süredir onanmadı.
“Bilinçli taksirle birden çok kişinin ölümü ve yaralanmasına sebep olmaktan” 15 yıl hapis istemiyle Yüksek Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava, ilk duruşmanın ardından “güvenlik” gerekçesiyle Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledildi. Polis Mekikli ise, görülen ikinci duruşmada tahliye edildi. 11 Ekim 2018’da görülen davanın karar duruşmasında, sanık polis Mekikli’ye 11 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası verildi. Hükümle birlikte sanık polis Mekikli’nin tutuklanması talebi ise mahkeme tarafından reddedildi.
Mağdurların aileleri, karara karşı Antep Bölge Adliye Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Antep Bölge Adliye Mahkemesi 16’ncı Ceza Dairesi, yapılan istinaf başvurusunu esastan reddetti ve karar Yargıtay’a taşındı. Polis İlyas Mekikli’ye verilen ceza ise İstinaf kararının ardından Yargıtay’a taşındı. İlk karar, 7’nci yıla girerken dosyanın Yargıtay tarafından sonuçlandırılmaması, mağdur ailelerinin tepkisini çekiyor.
“FAİL DIŞARIDA HERKESİN CANI TEHLİKEDE”
Davanın sonuçlandırılmaması ve fail polisin tutuklanmamasına tepki gösteren Serhat Buldan’ın babası Hasan Buldan, bu durumun acılarını daha da derinleştirdiğini ifade etti. Buldan, “Fail şuan nerede olduğunu bilmiyoruz. Belki de şu an halen Yüksekova’da görevini yapmaya devam ediyordur. Şayet böyle ise daha vahim bir durum. Çünkü şuan failin Yüksekova’da her an her yerde sivilleri katletme potansiyeli yüksek. Katil bir şahsın dışarıda olması demek, herkesin yaşamının tehlikede olması demektir. Fail, dışarıda elini kolunu salıp geziyor, yargı ise bu yapılanlara göz yumuyor. Eğer bu ülkede gerçekten adalet varsa bunun bir an önce sağlanmasını failin cezalandırılmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
CEZASIZLIK POLİTİKASI
Dosyanın yıllardır Yargıtay’da bekletildiğini, öne alınarak incelenmesi taleplerinin geçiştirildiğini ifade eden davanın avukatlarından Davut Uzunköprü, failin tutuksuz yargılanmasının da sürecin ağır işlenmesine yol açtığını söyledi. Uzunköprü, “Konu polis ya da asker olunca dosyalar cezasız bırakılıyor. Biz mahkemede de belirttik: Bir Kürt’ün katledilmesine sadece 4 ay ceza veriliyor. 4 kişinin ölümüne sebep olan polis 3 ay içeride yattı. Burada verilen ceza aslında trafik kazasına verilen ceza ile eş değerdir. Fail muhtemeldir ki görevine devam ediyordur, çünkü cezasız bırakıldı ve ödüllendirildi. Kürdistan’ın bir kentinde çarşı ortasında güpegündüz dört kişinin katledilmesi ender görülen bir durumdur. Ortada olağan bir durum yokken dört kişiyi katletmek hatta daha fazla kişinin katledilmesini istemek normal bir şey değildir. Bu dosya önemli bir dosya iyi bir sahiplenme olmadığı için mahkeme heyeti at koşturdu. Kürdistan tarihinde ender görülen davalardan biridir bu. 4 kişinin ölümüne neden olan bir polis dışarda ve görevini devam ettirmektedir. Öldürülen Kürt, öldüren kolluk kuvveti olunca cezasızlık politikaları devre giriyor” diye konuştu.
NE OLMUŞTU?
Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Cengiz Topel Caddesi’nde 8 Ekim 2016 tarihinde kobra tipi zırhlı araçtan açılan ateş sonucu Serhat Buldan (15), Rahmi Safalı, Necdet İşözü ve Aydın Tümen yaşamını yitirirken, Şemsettin Kaya ile Mehmet Ali Kaya’da yaralandı. Fail polis İ.M., hakkında 11 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası verildi.
CEZASIZLIK GEREKÇESİ: HUKUKA AYKIRILIK YOK
Görülen son duruşmadan bu yana fail polis hakkında cezasızlık zırhı işlerken, mahkeme heyeti o dönem karar duruşmasında verdiği cezada gerekçeyi ise “hukuka aykırılığın” bulunmadığı savunduğu kararda, “Görevi sadece devriye olan Kobra tipi zırhlı aracın tamamı sivillerden oluşan kişilerin bulunduğu işlek bir cadde üzerinde silahın ateşe hazır bir şekilde seyri sırasında silahla ateş edilmesi şeklinde gerçekleşen olayda bilinçli taksirle 4 kişinin ölümüne 2 kişinin yaralanmasına neden olma suçundan verilen mahkumiyet kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, cezanın kanuni bağlamda uygulandığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan sanık vekilinin ve katılanlar vekillerinin ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmemiş olmakla…” ifadelerine yer verilerek, başvuru esastan reddedildi.
KARAR TEMYİZE GÖTÜRÜLDÜ
Mahkemenin sanık polisi savunmasıyla, aklamaya çalıştığı gerekçeli kararına rağmen halen tutuksuz olan sanık polisin avukatları, verilen hapis cezasını fazla bularak kararı temyize götürdü.
4 KİŞİYİ KATLEDEN ZIRHLI ARAÇ 9 YILDIR FAALİYETTE
Kararda, ayrıca olay sırasında atış yapılan “Orman” kodlu zırhlı araçta yeniden inceleme yapılmasına gerek olmadığı da kaydedildi. Yine, 30 A 0593 plakalı zırhlı aracın emniyet faaliyetleri kapsamında kullanılmasının “uygun” olduğuna karar verildi.
ARAÇ ARIZASI BİLİRKİŞİ RAPORUYLA YALANLANDI
Fail polis İlyas Mekikli hakkında başlatılan adli ve idari soruşturmada, soruşturmayı yürüten müfettişlere gönderdiği verdiği savunmada, “Kulenin arızasından dolayı silah ateş aldı. Ben kesinlikle tetiğe basmadım. Silah ateş aldı. Olayın yaşandığı günün gecesi araçtaki silahla ilgili arıza raporu tutulmuş ve ben de bunu olaydan sonra öğrendim. Bu arıza raporu emniyette oradan da dosyayla birlikte savcılığa ulaştığı söylendi. Ben böyle bir arıza olduğunu bilmiyordum” iddiasında bulundu. Fail polisin yine her duruşmadaki olayın “teknik arızdan kaynaklandığı” yönündeki savunması, bilirkişinin “kule sistemi ve silahta kontrolsüz atış yapmaya sebep olabilecek bir durumun bulunmadığı tespit edildi” raporuyla yalanlandı.
Mahkemenin tüm delillere, bilirkişi Raporu ve tanık beyanlarına rağmen, “sanığın isteyerek ve bilerek bir eylemi gerçekleştirdiğini söylemenin mümkün olmadığı” kanaatine sarıldı. Mahkeme kanaatle fail polisi şu sözlerle savundu: “Sanığın olaydan kısa bir süre önce olayın olduğu bölgede görevlendirilmiş olması, sanığın olayda kullanılan kobra tipi araçların kule ve silah sistemleri üzerine oldukça kısa süreli ve yetersiz sayılabilecek bir eğitim almış olması, olay günü ve öncesinde bölgedeki yoğun terör olayları nedeniyle uzun saatler mesai yapmış, uykusuz kalmış ve yorgun olması, dolayısıyla sanığın meslekte deneyimsizlik, bölge şartlarına uyum sağlayamama ve yorgunluk gibi etkenler nedeniyle otokontrolünü yitirmiş ve dikkatini toparlayamamış olabileceği, bu nedenlerle de kastı olmaksızın hareket ederek kuleyi yönlendirirken, tetiğe basarak silah sisteminin ateş almasına neden olduğu anlaşılmıştır.”
“BİLİNÇLİ TAKSİRİN OLUŞTUĞU”
Yine aracın emniyet müdürlüğünden çıktığı andan itibaren ateşe hazır vaziyette bulunduğunun bilirkişi, sanık ve tanık beyanlarıyla sabit olduğu üzerinde durulan gerekçeli kararda, aracın emniyet sistemlerinin açık bir şekilde atışa hazır halde bulundurulmasının “istemsiz atış yapma riskini artırdığı ve yüksek emniyet riski oluşturduğu” savunuldu. Yargıtay’ın daha önce aldığı bazı kararlara atıfta bulunan mahkeme, 4 kişinin ölümü, 2 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olayda “bilinçli taksirin oluştuğuna” kanaat getirdi.
SPUTNIK