Erkek aklın yaratımı olan savaşların kadın bedeni üzerinde yarattığı ağır tahribatların en somut örneği Şengal. DAİŞ’in 10 yıl önce gerçekleştirdiği katliam sırasında ganimet olarak alıkonulan kadınlar, din değiştirmeye zorlandı kabul etmeyenler katledildi, tecavüze maruz kaldı ve köle pazarlarında satıldı. Ancak Şengal özgürleştirildikten sonra birbirinin yurdu olan kadınlar, örgütlenerek güçlendi ve “kurtarılmaya muhtaç”, “mağdur”, “güçsüz” imgeleri yerle bir etti.
Öz gücüyle yeni bir doğuşu yaşayan Êzidî kadınların özgürlük rotası tüm dünyaya yol gösterdi. “Bir daha asla” diyerek yola çıkan kadınlar, özsavunma birliklerini, kurumlarını, özerk meclislerini ve yerel yönetimlerini inşa ederek, erkek aklın karanlığına yanıt oldu. Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) ve Êzîdî Kadın Birlikleri (YJŞ) kuruldu. Şengal Demokratik Özerk Meclisi (MXDŞ), savunma, güvenlik, kültür ve diplomasi gibi alanlarda bir güç haline geldi. Topraklarına dönük devam tehditlere karşı en güçlü savunmayı geliştiren kadınlar, şimdi her alanda topluma öncülük ediyor.
Bu kadınlardan biri de DAİŞ’in 2014’teki saldırısından kurtulan ancak Türkiye’ye göç etmek durumunda kalan Ferîde Şengalî. Şengal özgürleştirildikten sonra topraklarına geri dönen Ferîde Şengalî, şimdi TAJÊ Diplomasi Komitesi üyesi. Ferîde Şengalî, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolasıyla ajansımıza konuştu.
FERMAN ÖNCESİ VE SONRASI
DAİŞ tarafından kaçırılan ve şuanda KDP kamplarında yaşamak zorunda bırakılan Êzidî kadınların özgürlüğü için mücadele ettiklerini belirten Ferîde Şengalî, “73’üncü ferman” olarak adlandırdıkları DAİŞ saldırıları öncesi kadınların erkek-devlet baskısı ve otoritesi altında olduğunu söyledi. Ferîde Şengalî, “Fermandan önce Şengal’de kadınların evden çıkması dahi yasaktı. ‘Evden çıkmayan kadın şerefli kadındır’ diyorlardı. Kadına böyle bir yaklaşım vardı. Kadınların varlığı erkek-devlet ablukası altındaydı. Fermandan önce tek bir Êzidî kadının dahi siyaset yapması veya askeri alanda yer almasına izin verilmiyordu. Saddam Hüseyin döneminde 2 Êzidî kadın, siyasetin içinde yer aldı. Ama bu kadınları herkes dışlıyor ve ötekileştiriyordu. ‘Bir kadın nasıl olur da siyasetin içinde yer alır, kadınların siyasetten uzak durması ve evinde oturması lazım’ diyorlardı. Kadınları bu şekilde tanımlıyorlardı. Bu zihniyet nedeniyle varlığımız üzerinde çok saldırılar vardı. Etrafımızda bir sürü düşmanımız vardı. Bir Êzidî kadın buradan Musul’a kadar gidemiyordu. Dört duvar arasında hapis yaşıyordu. Bu da bize dayatılan egemen erkek zihniyetinin bir eseriydi” diye belirtti.
Fermandan sonra ise kadınların örgütlenerek, tüm toplumsal alanlarda yer aldığını ve öncülük ettiklerini anımsatan Ferîde Şengalî, “Ferman sırasında 7 bin Êzidî kadın ve çocuk, DAİŞ tarafından esir alındı. Sonrası kadınlar bir arayış ve sorgulamanın içine girdi. Neden sürekli hedef alındığımız üzerine yoğunlaştık ve bir sonuca vardık. Ferman bize derin acılar yaşattı ancak PKK buraya geldikten sonra, Êzidî kadınlar olarak uykudan uyandık ve örgütlenmeye başladık. Dayatılan köle yaşamı reddettik. Fermandan önce evinde dışarıya çıkamayan kadınlar, bugün bu toplumun öncüleridir. Bu yüzden 73’üncü ferman Êzidî kadınların hayatını bir bütünen değiştirdi. Sayın Abdullah Öcalan’ın fikirlerini ve yardımımıza gelen kadın gerillaları tanıdıktan sonra hayatımız değişti. Onlardan nasıl direnmemiz gerektiğini ve niçin yaşamamız gerektiğini tecrübe edindik. Bu, bizler açısından çok kutsal bir şeydir. Bizleri Êzidîlikten uzaklaştırma fikri başarıya ulaşmadı. Bakur ve Rojavalı kadınların direnişinden ilham aldık. Onların mücadelesini kendimize esas aldık ve mücadele etmeyi seçtik” ifadelerini kullandı.
KDP KAMPLARINDA ÖZEL SAVAŞ POLİTİKASI
KDP kamplarında tutulan Êzidî kadınların durumuna dikkati çeken Ferîde Şengalî, bu kadınlar üzerinde özel savaş politikalarının yürütüldüğünü söyledi. Ferîde Şengalî, “KDP kamplarında yaşanan en büyük acı Êzidî kadınların Êzdalıktan uzaklaştırılmasıdır. Bunun kanıt ve ispatları var. Êzdatî bir ahlaktır ve bir felsefedir. Ahlakından sapan insanın ne bir felsefesi ne de bir düşüncesi kalır. Hala birçok Êzidî DAİŞ’in elinde. Bu ferman kendisiyle birlikte çok acı getirdi ama aynı zamanda özgürlüğü de getirdi. Bugün Şengal üzerinde yürütülen özel savaş politikalarını kadınlar boşa çıkarıyor. YJŞ 24 saat boyunca kadınları koruyor. Bugün Şengal’in neresinde bir kadın haksızlığa veya şiddete maruz kalıyorsa direk bizimle irtibata geçiyor” dedi.
DEMOKRATİK ULUS İNŞASI
Şengal’de her ırktan ve inançtan kadınların demokratik ulusu birlikte inşa ettiğini kaydeden Ferîde Şengalî, “Ortak bir şekilde mücadele ediliyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın fikirleri ve felsefesini tanıdıktan sonra demokratik ulusu inşa ettik diyebiliriz. Bu sistemden önce sadece farklı inançlardan erkekler yan yana gelirlerdi, kadınlar ise birbirlerinden bir haber yaşarlardı. Demokratik ulus fikri birbirini tanımayan ayrı ırk ve inançtan kadınları bir araya getirdi. Kadınlar örgütlülüğünü demokratik ulus fikriyatı üzerinde gerçekleştirdi. En önemlisi de kadın özgürlüğü için birlikte mücadele ediyoruz” diye belirtti.
HEDEF DAİŞ’İN ELİNDEKİ KADINLARI KURTARMAK
TAJÊ’nin kurduğu komün ve meclislere de değinen Ferîde Şengalî, amaçlarından birinin de KPD kamplarında tutulan ve hala DAİŞ’in elinde esir olan kadınları kurtarmak olduğunu söyledi. Ferîde Şengalî, şöyle devam etti: TAJÊ olarak her köyde kadın meclislerimizi kurduk. Önümüzdeki günlerde çalışmalarımızı daha fazla genişleteceğiz. KDP kamplarında yaşayan kadınlar üzerinde çok fazla şiddet var. Kampta ölen kadınlar var. Hep birlikte kadınları bu şiddetten kurtaracağız. TAJÊ olarak önümüzde iki önemli çalışma var; bunlardan biri KDP kamplarındaki kadınların kurtarılması, ikincisi de DAİŞ’in elinde bulunan kadınların kurtarıp Şengal’e geri dönmelerini sağlamak. Daha önce kurtarılan kadınların tamamı YPG, YJŞ ve QSD sayesinde kurtarıldı. Êzidî kadınlar olarak birlikte mücadele etmezsek kendimizi koruyamayız. Bizler için en önemli şey topraklarımızı saldırılara karşı korumak. Sayın Öcalan’ın ‘kadın özgürlükçü’ paradigması çerçevesinde mücadelemizi sürdürecek ve kadın özgürlük mücadelesinde edindiğimiz tecrübeyi daha fazla büyüteceğiz.”
Zeynep Durgut / MA