EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, ortak mücadele vurgusu yaparak, “PKK kendine göre bir adım attı. Buna bağlı olarak yasal, anayasal, hukuk çerçevesinde bazı adımların atılması gerekiyor” dedi.
Kürt sorununun çözümü bağlamında devam eden Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Kürt Özgürlük Hareketi daha önceden attığı önemli adımlara bir yenisini ekledi. Bu kapsamda, 26 Ekim’de 12. Kongre kararları gereği ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da onayıyla güçlerini Türkiye ve Kürdistan’dan çekmeye başladığını duyurdu. Atılan bu adımın ardından gözler Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun atacağı ve yapacağı yasal düzenlemelere çevrildi.
Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
Kürt sorunun çözümünün önemli olduğunu vurgulayan Öztürk, “Bu sorun en başta insanların hayatlarını kaybetmelerine neden oluyor. Bu sorun Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinden Türkiye Cumhuriyeti zamanları boyunca tartıştığımız bir konu. Tarih değişti, toplumlar değişti, bir imparatorluk değişti. İmparatorlukta tek bir ulusun varlığını öne sürmek gibi bir yaklaşım yoktu ama ulus devlet söz konusu oldu. Bu durum diğer uluslar, etkin kimlikler için bir baskı demektir. O nedenle çok tarihsel bir sorunla karşı karşıyayız. Bunu da Kürt halkı her yönden anlatmaya çalıştı. Kürt halkı, ‘Ben ayrı bir var oluşa sahibim, ayrı bir kimliğe sahibim, her kimliğin, ulusun istediği gibi ben de bir Kürt olarak dilimi kullanmak istiyorum, kendi kültürümü geliştirmek istiyorum, varlığımın dikkate alınması gerektiğini söylüyorum” diye bunları dile getirdi” dedi.
BULGARİSTAN’DAKİ TÜRKLER ÖRNEĞİ
Daha önce Kürtlere yönelik ciddi bir “inkar” söz konusu iken şu anda Kürt halkının varlığının kabul edildiğini anımsatan Öztürk, “En son parlamento başkanının bir Kürtçe paragraf okuması da ‘demek ki bu bilinmeyen bir dil değilmiş, bilinen bir dilmiş, Kürtçeymiş ve güzel bir dilmiş’ gibi bir yaklaşım söz konusu oldu. O nedenle ülkemizde Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor. Çünkü ülkemizdeki insanların karşı karşıya gelmesine sebep oluyor. Ayrıca Kürt halkının talepleri evrensel bir haktır. Örneğin geçmişte Bulgaristan’da Türklere dair böyle bir sorun oldu. Burada demokrasiden, insan haklarından bahsediyorduk. Burada nasıl bahsediyorsak, kendi ülkemizde de toplumsal bir kesim sorun yaşadığını dile getiriyorsa bunu dikkate alıp çözmeliyiz. Bu evrensel mantığın, hukukun ve hakça düşünmenin gereğidir” diye belirtti.
‘ANAYASAL VE HUKUKSAL ADIMLAR ATILMALI’
AKP-MHP iktidarının süreci “yavaştan” aldığına dikkat çeken Öztürk, Kürt Özgürlük Hareketi’nin Qendil’e çekilmesine işaret ederek, “Buna karşın Abdullah Öcalan çağrısıyla örgüt kendi fesih etti ve ardından silahların yakılması söz konusu oldu. Son yapılan açıklamayla da sınır dışına çekilmiş olundu. Bu da sürecin ilerlemesi ve ağırdan alınmasının engellenmesi açısından önemli bir girişimdir. O açıdan bu adımın etkili olacağını düşünüyorum. Doğru düşünülmüş bir tutum. Çünkü bu hareketi yapmakla aslında mevcut iktidarı zorlamış olacak. PKK kendine göre bir adım attı. Buna bağlı olarak yasal, anayasal, hukuk çerçevesinde bazı adımların atılması gerekiyor. İktidar bunlardan bir adımı bile atsa kendisini bağlamış olacak ve yeni bir sayfa açılmış olacak. Çünkü iktidar, geri dönemez bir vaziyete gelecek. Bu geri çekilme tutumundan sonra iktidar bir adım atmak zorunda kalacaktır” diye konuştu.
KOMİSYONUN ABDULLAH ÖCALAN İLE GÖRÜŞMESİ
Kayyımların geri alınması, siyasi tutsakların serbest bırakılması gibi çok sayıda adımın atılması gerektiğini belirten Öztürk, “Ayrıca bütün bu gidişatta değişikliğe yol açan Öcalan’ın açıklamasıysa o zaman onun da koşullarının değiştirilmesi gerekiyor. Hakeza kimlik, kültür, dil konusunda herhangi bir adım atılırsa bir geri dönülmezlik tablosu olacaktır. O açıdan ilk olumlu iyileştirmenin gerçekleşmesi çok kritik” dedi.
Kürt sorunun Meclis’te kurulan komisyonda konuşulmasının önemli olduğunu vurgulayan Öztürk, “Komisyondan bir heyet Öcalan ile görüşürse bu da iyi bir sonuç verir. Bu sonuçta resmi protokolde artık Kürt hareketinin yer alması ve söz söylüyor olması demektir; komisyonun anlamı budur.
‘İNSANLARIN DÖNMESİ GEREKİYOR’
Kürt Özgürlük Hareketi’nin açıklamasında yer alan “Özel yasalar istiyoruz” başlığına işaret eden Öztürk, çatışmalardan sonra barış için birlikte yaşamın önemli olduğunu dile getirdi. Birlikte yaşamda hukuki düzenlemelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Öztürk, “İktidar, ‘Siz silahlı bir mücadele vermeyin gelin demokratik yollarla kendi varlığınızı ortaya koyun, mücadelenizi verin’ diyor. Bunun yapılması için o insanların tekrar Türkiye’ye dönmesi gerekiyor. Burada bir kovuşturmaya uğramaması gerekiyor. Demokratik ve hukuk zemininde bugüne kadar nasıl siyaset yürütülmeye çalışılıyorsa barışın olması sonrasında gelen insanlar da o sürece dahil olacak ve bu şekilde mücadele yürütecekler. Çünkü ülkeye geri dönen PKK’lilerin, ülke siyasetinde yer almaları gerekiyor” dedi.
ORTAK MÜCADELE VURGUSU
Kürt sorununda Kürt halkının ne isteyip ne söylediğinin önemli olduğunu dile getiren Öztürk, devamla şunları kaydetti: “Bu anlamda Kürt halkının barış sürecinden yana olduğunu gözlemiyoruz. Kürt halkı böyle düşündüğü için biz de ona paralel hareket etme düşüncesindeyiz. Sonuçta asıl söz bize düşmez. Ama burada bizim parti olarak yapacağımız şey de ittifak ilişkileri çerçevesinde Kürt hareketine destek de bulunmak, onunla birlikte ortak bir mücadele yürütmektir. Onun yanı sıra ülkede nasıl ücret, işsizlik, refahı, eğitim meselesini, işçi sınıfının iktisadi meselelerini anlatıyorsak aynı şekilde Kürtlerin haklarını da birer birer anlatıyor olmalıyız. Kürtlerin kültür, dil, kayyımların geri çekilmesi, cezaevindeki insanların çıkmaları, Öcalan’ın koşullarının değiştirilmesi konusu var. Bunlarla ilgili de gereken çabayı gösteriyor vaziyette olmalıyız. Burada bunu yaparken, Kürt hareketiyle paralellik içerisinde olmalıyız.”
MA / Ömer İbrahimoğlu












