Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Meclis’teki bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmasında kadınlar için doğum iznini arttıracak yeni düzenlemeye işaret etti. 2026 yılının başında Meclis’e sunulması planlanan kanun teklifiyle kadınlar için doğum izni 16 haftadan 24 haftaya çıkarılacak. Teklifin, doğumdan önce 8, doğumdan sonra 16 hafta olmak üzere toplam 24 hafta izni kapsadığı belirtiliyor. Mevut durumda sadece memurları kapsayan doğum izni, yeni düzenlemeyle memur ve işçi ayrımı olmadan çalışma hayatında olan tüm kadınları kapsayacak.
Düzenlemede ayrıca erkeklerin 5 gün olan doğum izni de 10 güne çıkarılacak. Kadınların çalışma yaşamından daha fazla uzaklaşmasını hedefleyen düzenleme iktidarın 2026-2035 arası dönem için ilan ettiği “Aile ve Nüfus On yılı” politikasının parçası olarak görülüyor. Mor Dayanışma Temsilciler Meclisi üyesi Zeynep Eda Berfin Tozlu, yeni düzenlemeye dair konuştu.
‘AİLE YILI’NIN PARÇASI
Teklifin kadınların hayatını “kolaylaştırıyor” gibi görünsede durumun böyle olmadığına dikkati çeken Zeynep Eda Berfin Tozlu, “Teklif, ‘Aile Yılı’ kapsamında kadınların daha fazla evde kalmasına ve bakım yüklerinin daha çok artması anlamında geliyor. Bunun yanı sıra teklifle birlikte kadınların kamusal alanlardan daha fazla uzaklaştırılması öngörülüyor. Evin içindeki iş yükü, kadınların omuzlarına daha fazla kalacak. Bu da daha fazla emek sömürüsü demektir. Kadınlar doğum izninden sonra işlerine geri döndüklerinde iş yerinde çok fazla mobinge maruz kalıyorlar. Çünkü işlerinden uzak kalmış oluyorlar. Kadınların emekleri bu türlü politikalarla değersizleştirilmeye çalışılıyor. İktidarın ilan ettiği ‘2025 Yılı Aile Politikaları’ kapsamında iş ve aile adı altında kadınların kamusal alanlardan uzaklaştırıldığı bir tablo ile karşı karşıyayız” diye belirtti.
CİNSİYET ROLLERİNİ DERİNLEŞTİRECEK
Teklifin toplumsal cinsiyet rollerini daha fazla derinleştireceğini söyleyen Zeynep Eda Berfin Tozlu, “Zaten bakım yükü tamamen kadınların omuzuna bırakılmış biçimde. ‘Erkek işi’, ‘kadın işi’ diye bir ayrım yapılmış durumda. Kadınların tamamen evin içine hapsedildiği, erkeklerin de kamusal alanları kendi alanları haline getirildiği patriarkal sistem içinde yaşıyoruz. Kadınların görünmeyen emeklerinin sömürüldüğü, iş alanlarında daha güvencesiz ve esnek modellere geçilen bir tabloyu hayatımıza koyuyorlar. Kadınların evdeki iş yükünü doğum ve nüfus politikalarıyla destekliyorlar. Doğurganlık politikalarıyla aynı zamanda ucuz iş gücü de hedefleniyor. Çünkü genç nüfusa ihtiyaçları var. Bu politikalarla görüyoruz ki önlerinde aslında bir plan ve strateji var. Yeni tekliflerle sürekli karşımıza çıkacaklar” ifadelerini kullandı.
‘MÜCADELEYLE YENİ YILA GİRİYORUZ’
Kadınların yaşamını kolaylaştırmak isteniyorsa bakım emeğini kamusallaşması gerektiğini dile getiren Zeynep Eda Berfin Tozlu, şöyle devam etti: “Ücretsiz kreşlerin açılması ve kadınların üzerindeki bakım yükünün toplumsallaştırmaları ve kamusallaştırmaları gerekiyor. Kadının yaşamını kolaylaştırmak istiyorlarsa kadına yönelik şiddeti durduracak politikalar üretsinler. Failleri cezasızlıkla ödüllendirmemeleri gerekiyor. Aslında başlamaları gereken temel konular varken sanki kadınların yaşamını kolaylaştırıyormuş gibi gözüken göz boyayan teklifler ortaya koyuyorlar. Ancak bunun alt metninde ürettikleri kadın düşmanı politikalar var. Umutla ve mücadeleyle yeni bir yıla girmek gerekiyor ve 2026’ya girerken de mücadeleyi büyüteceğimizin sözünü verelim.”
Uğurcan Boztaş / MA











