Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, DEM Partili milletvekilleriyle birlikte 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında kadına yönelik şiddet ve saldırılara karşı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı önünde açıklama gerçekleştirdi. Milletvekilleri, “İsyandayız, yan yanayız” ve “6284’ü uygula” dövizleri açtı.
“ÖZGÜR VE EŞİT YAŞAMDA ISRARCIYIZ”
Halide Türkoğlu, “Özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız, erkek-devlet şiddetine karşı isyandayız, yan yanayız” şiarıyla bakanlığın önündeyiz. 7 Kasım itibariyle verdiğimiz startımızda şiddetin her biçimiyle her alanda teşhir etmeye devam ediyoruz” dedi. AKP iktidarı tarafından kadın kazanımlarının hedef alınmasında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın önemli bir rolü olduğunu belirten Halide Türkoğlu, “Bakanlığın kadınlara yönelik yoksulluğu bitirmesi gerekirken yoksulluğun daha da derinleşmesine neden oluyor. Kadın katliamlarını önlemesi gerekirken yargı sürecinde cezasızlık politikalarına karşı tek bir söz dahi kuramıyor. Bu bakanlık çocukların yaşam hakkını korumak ve istismarlarını ortadan kaldırması gerekirken erken yaşta evlilik gibi yasal düzenlemelere karşı tek bir söz kurmuyor. Deprem bölgesinde kadınlar şiddetin hedefi haline gelirken ve derinden bir yoksulluk yaşarken, bu bakanlık sorumluluklarını yerine getirmiyor” dedi.
Halide Türkoğlu, şöyle devam etti: “Bakanlık bütçesini oluştururken kapalı kapılar ardından erkek egemen zihniyetle bir bütçe çalışması yapıyor. Bu bakanlık kadınların sorunlarını çözmek yerine bütçesini erkek egemen aile politikası üzerinden götürüyor. Her yerde şiddet söylemi ve ayrımcılık artsın diye ittifakını kurmuş. Öyle bir ittifak kurmuş ki kendine göre makul derneklerle ailecilik üzerinden bir şekilde cinsiyetçiliği büyütecek politikaları hayata geçirecek ve şiddeti besleyecek derneklerle çalışma yapıyor. Erken yaşta evliliğin mubah olduğunu söyleyen diyanet ile bunu hayata geçiriyor. Bunun üzerinden politika yürütürken eğitim kurumundan birçok alanda bu zihniyet büyüsün diye her türlü çabayı gösteriyor. Onlar her türlü çabayı göstersinler. Bizler eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren kadınlar olarak mücadelemizle öz savunmamızı, örgütlülüğümüzü büyütmek zorundayız. Bugün buraya gelişimiz örgütlü gerçekliğimizden geliyor. Kadın özgürlük mücadelesi kadınların asıl öz savunmasıdır.
HER 10 DAKİKADA BİR KADIN KATLEDİLİYOR
Bu ülkede ne yazık ki kadınlara yönelik bir savaş açılmış durumda. Her gün kadın katliamları yaşanıyor. BM’nin son yayınlanan raporuna göre 2023’te dünyada her 10 dakikada bir kadın katlediliyor. Bu korkunç bir olaydır. Bu ülkede de ne yazık ki her gün en az 3 kadın katlediliyor. Şehir fark etmeksizin bu ülkeyi yönetenler kadın katliamlarında oluşturdukları politikalarla cinayetleri artırıyor. Ürettiğiniz politikalar katliama sebep oluyor ve bu toplumda eşitsizliği beslediği için katliamlar gün be gün artıyor. Kadınlar her yerde, her şekilde şiddet ve ayrımcılığın hedefi halinde geliyor. Bugün kadınların ekonomik şiddetten fiziksel şiddete, cinsel şiddetten duygusal şiddete, dijital şiddetten birçok şiddet biçimiyle karşı karşıya kaldıklarını biliyoruz. Bu şiddete karşı mücadelede bizler örgütlü mücadelemizi yükselterek öz savunmamızı oluşturacağız. Çünkü bu politikaları yapanlar bizi örgütsüz ve savunmasız bırakmak ve kendi makul kadın inşasını hayata geçirmek için 22 yıldır bu bakanlığın içeriğiyle her şekilde oynadılar.
Geldiğimiz aşamada sığınaklar, kadın merkezleri açılmasın diye uğraştılar. Erkek egemen zihniyeti besleyecek, aile reisliğini erkeklik üzerinden tanımlayacak bir aile politikasını hayata geçiriyorlar. Bugün bu aile politikalarını teşhir ederken kadınların özgür ve eşit yaşayabileceği alanların çoğalması için mücadele ediyoruz. Kadınlar eşit ve özgür olduğu zaman şiddet sarmalı ve şiddetin her türlü hali de ortadan kalkmış olur. Bu toplumun teminatı kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesidir. Yükselen kadın ve çocuk katliamları ve istismarları toplumun nasıl çöktüğünün göstergesidir. 25 Kasım’a giderken alanlarda sözümüzü ve isyanımızı örgütleyerek büyütmek zorundayız. Bunu yaptığımız zaman bu ülkede kadınların eşit ve özgür bir yaşamı hep birlikte inşa edeceği günleri de adım adım örmüş oluyoruz.
“KAYYIMLAR KADIN MERKEZLERİNİ KAPATTI”
Savaş politikalarının en çok kadınları ve çocukları hedef alıyor. Bu savaş politikalarının bir yansıması da anti demokratik olmak, özgürlüğü askıya almak ve eşitliği yok saymaktır. Bu politikalar, bugün kayyım politikası olarak da kendini göstermektedir. Halfeti’de, Batman’da, Mardin’de, Hakkari’de, Esenyurt’ta atanan kayyımlar yerel demokrasinin askıya alınmasına neden olan politikalardır. Toplumun barış ve özgürlük umudunu askıya alınmasına sebep olan politikalardır. 8 yıl boyunca atanmış olan kayyımların hedefinde hep kadınlar vardı. Arkamda gördüğünüz bakanlık genelgeleri ile nüfusu 100 bini geçen yerlerde sığınak açılması üzerinden politika üreten bir bakanlık. Ama kayyımlar ilk icraat olarak sığınakları ve kadın merkezlerini kapattı. Kadın politikaları müdürlüklerine de erkek memurları atadı. Kayyım zihniyetinin ürettiği politikalara bakanlık bir kez olsun ses çıkarmadı. Bizler bir yandan bu politikaların ne kadar iki yüzlü olduğunu bir yandan da kayyım politikasının tıpkı bu iktidar gibi kadın düşmanı olduğunu her yerde teşhir edeceğiz.”
MA