Konya Ereğli Yüksek Güvenlikli ve Aksaray T Tipi Kapalı Ceza İnfaz kurumlarında tutulan siyasi tutsakların infazları, İdare ve Gözlem Kurulları tarafından sistematik olarak erteleniyor. 18 Aralık’ta her iki cezaevine ziyarete bulunan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Ömer Faruk Yazmacı, 30 yılını dolduran çok sayıda tutsağın tahliyesinin “pişmanlık” ve “ajanlık” dayatmasıyla nedeniyle engellendiğini kaydetti.
Aksaray T Tipi Cezaevi’nde İdare ve Gözlem Kurulu’nda yer alan Savcının tutsaklara yönelik tutumunun hukuki denetimden uzak olduğunu aktaran Yazmacı, “Aksaray T Tipi cezaevinde İdare ve Gözlem Kurulunun başı olan savcı ‘bakan arasa da bırakmam’ diyor. Ancak son 6 aydır barış sürecini de öne sürerek, ‘Sizler bakanlıkla görüşüyorsunuz. Yasayı değiştireceksiniz. Ancak yasada ne olursa olsun ‘iyi hal’ kriteri var olacak bunu değiştiremeyeceksiniz. Yasada ‘iyi hal’ kriteri var oldukça ben sizi bırakmayacağım’ diyor. Bu durumun, kurulların objektif bir değerlendirme yapmadığının, aksine kişisel ve idari bir cezalandırma mekanizması olarak çalıştığının kanıtı” dedi.
AKSARAY’DA İNFAZI ERTELENEN TUTSAKLAR
Aksaray T Tipi’nde ağır hak ihlallerinin yaşandığını kaydeden Yazmacı, şu detayları paylaştı:
“*Metin Genli: 61 yaşında, 31,5 yıldır hapiste. MS hastası ve bir ayağı ampüte olmasına rağmen infazı 3 kez ertelendi.
*Tamer Tanrıkulu: 32 yıldır cezaevinde. İnfazı tam 5 kez uzatıldı. Son kurulda kendisine açıkça ‘ajanlık/itirafçılık’ dayatıldı.
*Hasip Avşar: 30 yıl 9 aydır tutsak. Kalp, prostat, fıtık gibi ağır hastalıklarına rağmen infazı 3 kez ertelendi.
* Faruk Can: İnfazı iki kez (6 ay ve 1 yıl) uzatıldıktan sonra, şimdi de 26 Haziran 2025’e kadar 6 ay daha uzatma kararı verildi. Toplamda 2 yıldır tahliyesi engelleniyor.
*Sinan Yaşar: 10 yıldır hapiste, tahliyesi 2 yıldır erteleniyor. Eylül ayında tahliyesi yeniden engellendi.
*Abdullah Çelik: 30 yıldır cezaevinde. Temmuz ayında tahliyesi engellendi, haftaya yeniden kurula çıkacak.
*Ahmet Göksu: 30 yıllık tutsak. Temmuz’da tahliyesi ertelendi, 3 gün sonra yeniden kurula çıkması bekleniyor.
*Mervan Sungur: 26 Ağustos’ta kurula çıkarıldı ve tahliyesi engellendi.
EREĞLİ CEZAEVİNDE İNFAZI ERTELENEN TUTSAKLAR
Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde de benzer bir tablonun olduğunu ifade eden Yazmacı, 30 yılını dolduran mahpusların listesini paylaştı:
“*Mehmet Zahit Bayar: Tahliyesi tam 6 kez ertelenerek bir rekora imza atıldı.
*Hacı Sincar: 30 yıllık tutsak, tahliyesi 2 kez engellendi. 8 Ocak’ta yeniden kurula çıkacak.
*Mehmet Ali Taşlı: 30 yıldır tutsak. Tahliyesi 2 kez (toplam 1,5 yıl) uzatıldı.
*Sinan Sipek: Tahliyesi 2 kez (1 yıl 6 ay) ertelendi.
*Sinan Çelik ve Mehmet Menfik: Tahliyeleri 2’şer kez uzatıldı.
*Abdo Şeğo: 30 yıllık cezasını bitirmesine rağmen tahliyesi 1 yıl ertelendi.”
‘AYAKTA SAYIMA KARŞI DİRENİŞ GEREKÇESİ’
Ayakta sayımı reddeden tutsakların tahliyelerinin engellenmeye gerekçe yapıldığını söyleyen Yazmacı, “Aksaray T Tipi’nde 2 buçuk yıl önce mahpuslara yönelik ayakta sayım dayatmasına karşı yapılan direniş, bugün infaz yakma gerekçesi olarak kullanılıyor. O dönem işkence ve hücre cezalarına maruz kalan mahpusların, idare ile varılan anlaşmaya rağmen, şimdi İGK kararlarında ‘ayakta sayıma karşı çıkmak pasif direniştir, bu nedenle iyi halli değildir” dedi.
‘İKİ TUTSAĞA MUTLAK TECRİT’
Aksaray’da ağırlaştırılmış müebbet cezaları kesinleşen Sami Borak ve İhsan Taşdelen’in 1 buçuk yıldır tecrit altında tutulduklarını aktaran Yazmacı, “Adli mahpusların arasındaki tekli hücrelere konulan mahpusların, birbirleriyle veya arkadaşlarıyla temas kurmalarının tamamen engellendiği, bu durum da mahpuslar üzerinde ağır bir psikolojik baskı oluşturuyor. Mahpuslar, bu mutlak iletişimsizliğin son bulmasını ve yan yana hücrelere getirilmeyi talep ediyor” diye belirtti.
‘DEMOKRATİK GELECEK İÇİN BÜYÜK BİR TEHDİTTİR’
Cezası bitmiş tutsakların cezaevinde tutulmasının tehdit olduğunu vurgulayan Yazmacı, “Bu kurullar, sadece hapishanelerinde değil, devletin kurumsal yapısı içinde bir hukuk dışı özerklik oluşturarak, merkezî idareyi baypas etmektedir” diye kaydetti. Tutsakların tahliyelerinin ertelenmesinin, kişisel özgürlükleri değil, Kürt halkının kolektif haklarına yönelik sistematik bir saldırı olduğunun altını çizen Yazmacı, “Adalet Bakanlığı’nın dahi kontrol edemediği bu yapıların varlığı, sadece Kürt sorununda değil, tüm Türkiye toplumunun demokratik geleceği için büyük bir tehdittir. Devlet içinde denetimsiz, ideolojik kadroların yönettiği bu kurulların varlığı; otorite boşluğu değil, otoritenin ideolojik işgali anlamına gelir. Bu da hukuku felç eder, adaleti yok eder, devleti gayri meşrulaştırır” dedi.
MA












